Bölüm 9: Mask...

533 52 0
                                    


Ana'nın son söyledikleirinin üstüne herkes ona dehşetle bakımıştı. Bu kadının gerçekten sorunları vardı. İçinde belkide yüzlerce insan olan bir yeri patlatarak tarihe gömmekten bahsediyordu. İçindeki insanlar her ne kadar ajan olsalar da insandılar. İçerideki çocukları hiç mi düşünmüyordu peki? Orda yaşı küçük kişilerin bulunduğunu hepsi biliyordu. Ana bu önerdiği çözüm ile ne kadar vahşileşebileceğini göstermişti herkese.
Steve: Ana sanırım hala ameliyatın etkisindesin, hatırlatayım sana bize binada çocukların olacağını sen söylemiştin.
Steve onun üstünde gitmeden sakin bir şekilde durumu ona hatırlatmak istemişti. Ana'nın içinde bulunduğu durumu anlayamasa da onunla empati kurmaya çalışıyordu. Asla o binadaki çocukların ölmesine izin vermeyecekti. Ama Ana'nın da mantıklı düşünmesine ve kendi taraflarında olmasına ihtiyacı vardı.

Ana ise Steve'in yapmak istediğini anlamıştı. Captain America'ya her zaman saygı duymuştu ama yine de onun lafını dinleyecek değildi.
Ana: Sen temin ederim Yüzbaşı, o binada bulunan herkes en az bir kişiyi öldürdü.
Soğuk kanlılıkla konuşmasından sonra Steve masaya doğru eğilimiş ve Ana ile aralarındaki mesafeyi kısaltmıştı.
Steve: Mecburlardı.
Ana: Kendi sınıf arkadaşlarını boğmaya.
Sakin bir ses tonu ile Steve'in cümlesini tamalamıştı. Sarışın kadın Steve'e açık uç bırakmamaya kararlıydı. Ama Avengers üylerini buna asla ikna edemeyeceğin de biliyordu. Şu anda yaptığı şeyle bir nevi onları psikolojik olarak hazırlamayı planlıyordu. Orda karşılarına çıkacak herkesin ne kadar tehlikeli olabileceğini de analtmak istiyordu.
Rhodey: O zaman seni de öldürelim. Sonuçta ordaki herkesin katil olduğunu sen söyledin.
Ana bakışlarını Steve'in okyanus mvisi gözleirnden çekip Rhodey'in yorgun kahverengi gözlerine çevrmişti. Rhodey gerçekten yorulmuştu, savaşmak herkesi yorardı...
Ana: Beni öldürmeniz gerektiğini söylemiştim zaten Albay James Rhodes.
Buz mavisi gözlerini ile alaycı bir şekilde bakıyordu. Ama haklı olduğunu biliyorlardı. Ana kendisini öldürmeye çalışmıştı.

Natasha: Ana, yeter. Kendini iyi hissediyorsan fiziksel olarak antremana geçelim.
Kızıl ajan bu durumu toparlamak için konuşmanın ortasına bir anda dalmıştı.
Ana: Как хотите, Алиановна. (Sen nasıl istersen Alianovna.)
Birkaç dakikaya herkes antreman salonunda toplanmıştı. Natasha ve Ana içeriye son girenler olmuştu. İkisinin de üstünde kendi tulumları vardı. Natasha kızıl saçlarını arkadan örmüştü ve siyah tulumunun içindeydi. Ana ise platin sarısı saçlarını sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. Beyaz tulumunu giymiş bir şekilde Natasha'nın arkasından antreman salonuna girmişti.
Ana: Зимний солдат (Winter Soldier)
Bucky: белое окно (White Widow)
Ana: Arkadaşlarına örnek bir dövüş göstermek ister misin?
Bucky ona önden gitmesini işaret etmişti. Ana gülümseyerek minderlerin ortasına geçmişti. Sakin bir şekilde Bucky'nin ilk hamleyi yapmasını beklemişti. Bucky ona hamle yaptığında ise belinde duran soplarala onu engellemişti. Diğerleri onları izliyordu. Red Room'da büyüyen birinin nasıl dövüştüğünü öğrenmeleri gerekiyordu.

Ana ise Bucky'nin dövüş tarzından hiç memnun değildi. Winter Soldier olduğu zamanlardan beri onu tanıyordu. Belki de James Buchanan Barnes'ı en iyi tanıyn birkaç kişiden biriydi Ana. Onun bu dövüş tarzından sıkıldığında karar vermiş ve Bucky'nin kolundan onu yakalayarak yere sermişti. Bucky ise sertçe yere düştükten sonra ayağa kalkmıştı hızlıca. Ana'nın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Evet şimdi yapacakları dövüşte öfke bekliyordu. Yine de bu kadar önemli bir göreve gitmeden önce daha kontrollü olmasını bekliyordu.
Bucky: Ne yaptığını sanıyorsun?
Ana: Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun Barnes?
Bucky ona şaşkın bir ifade ile bakmaya başlamıştı. Ana'nın gerçekten saçmaladığını düşünüyordu artık. Ona arkasını dönmüştü ki sarışın kadının sesini yeniden duydu.
Ana: Öldürmek için saldırmak zorundasın. Orda seni öldürecek kişiler yok mu sanıyorsun? Red Room'un en sevdiği iki kişiyi onlara gidiyor. Ama istedikleri gibi itaat etmeye değil, onları yerle bir etmeye. Sence sana benim yaptığım gibi tatlı bir şekilde yumruk mu atacaklar? Ben cevaplayayım, hayır. Ты тоже был в Красной комнате, Джеймс. Нам понадобится больше, чем Баки Барнс или сержант Барнс, чтобы выбраться оттуда, мне понадобится Зимний Солдат. (Sen de Red Room'da bulundun James. Oradan kurtulmak için ihtiyacımız olan Bucky Barnes ya da Çavuş Barnes'dandan fazlası, Winter Soldier'a ihtiyacımız olacak.)
Ana ona soğuk ve yüksek bir sesle konuşmuştu. Bucky'nin olanları ve ne kadar tehlikeli bir işe girdiklerini anlamasını istiyordu. Bucky elbette bunun farkındaydı. Ama kendisi olarak da halledebileceğini düşünüyordu. Ana ona bunun olamayacağını hatırlatmıştı. Red Room gibi bir yeri bitirmek istiyorsa, Bucky Barnes ya da Çavuş Barnes olarak kazanamazlardı. Ana haklıydı, orda ihtiyaçları oacak kişi ikisi de değildi. Red Room'da James Buchanan Barnes'ın ruhunun en karanlık parçasına ihtiyaçları vardı, o parçayı gömmeye çalışsa da ortaya çıkarması gerekiyordu. Winter Soldier'ı...

Bucky odasına çıkıp kaldırdığı makesini aramıştı. Winter Soldier olması gerekiyorsa maskesine ihtiyacı vardı. Antreman salonuna geri girdiğinde yüzüne maskesini geçirmişti. Gözlerinin altına kadar kapatan maskesini takmasına rağmen gözlüklerni takmamıştı. Diğerleri onu maskesiyle gördüklerinde çekinmişlerdi. Özellikle Steve dostunu yeniden bu şekilde görmek canını yakıyordu. Onun bunu istiyerek bunu yaptığına inanmak istemiyordu. Bunu yapmasını sağlayan Ana'ya sert bakışlarını göndermişti. Natasha ise Bucky'nin içeri girmesine kadar Ana ile konuşuyordu. Bucky'nin üstüne çok fazla gittiği hakkında ona laf söylerden Bucky'nin kendi dediklerinin aksine Ana'yı haklı çıkarması onu şaşırtmıştı. Ana ise Bucky'yi ve yüzündeki maskesini görünce sinsi bir şekilde gülümsemişti. Bucky'nin bunu yapmaktan nefret ettiğinin farkındaydı. O da bu durumdan pek hoşnut değildi, Winter Solider onun her dailm en büyük düşmanı olmuştu. Ama ikisinin de ortak bir noktası vardı, Natalia Alianovna Romanova. Kızıl kadını korumak için ikisi de kendi ruhlarından vazgeçebilirdi.
Ana: Зимний солдат (Winter Soldier)
Bucky: белое окно (White Widow)
İkisi de minderlere geçtiklerinde dövüşmeye anında başlamışlardı. Bu defa yaptıkları hamleler ölümcül düzeydeydi. İkisinin arasındaki dövüş eğitim ya da diğerlerini hazırlamaktan çok ikisi arasındaki kişisel bir kavgaya dönüşmüştü.

Wanda arkadaşının yanına gitmişti. Natasha minderlere en yakın duran ve acil bir durumda ilk müdehaleyi yapacak olan kişi olarak duruyordu. Minderde dövüşen bu iki kişiyi çok seviyordu ve başlarına bir şey gelmediğinden emin olmak istiyordu. Winter Soldier'ın ve White Widow'un ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyordu. Ama Natasha için onlar ne Winter Soldier ne de Whide Widow'du, James ve Valeria'idi. İkisini de birbirleriyle öldüresiye dövüşürken ilk görüşü değildi. Red Room'da onlarca defa izlemişti belki de bu manzarayı. Ama her seferinde onları böyle görmekten daha çok nefret ediyordu.
Wanda: Biliyorsun, aralarındaki şey tamamen senle alakalı.
Kızıl kadın başını bir saniyeliğine Wanda'ya çevirmişti. Wanda'nın haklı olduğunu elbette biliyordu. Hemen arından başını hala dövüşen ikiliye çevirmişti.
Natasha: Я знаю. (Biliyorum.)
Tek eklimelik cevabından sonra Wanda arkadaşına destek olmak istercesine onun omzuna dokunmuştu. Natasha için bu durumu izlemenin ne kadar zor olduğunun farkındaydı. Onun bu durumu daha önce birçok defa izlediğini de göz önünde bulundurduğunda onun için üzülüyordu aslında.

Natasha en sonunda minderlerdeki ikiliye bir şey olmadan durmaya ikna edebilmişti. O kadar ağır ve ölümcül bir dövüşün ardından ikisinden birinin hala komada olmaması bir mucize bile sayılabilirdi. Yine de Natasha ikisini dinlenmek için göndermişti. Bucky kendi odasına giderken Natasha gitmek istemeyen Ana'yı zorla kendi odasına gönderebilmişti.

White WidowDonde viven las historias. Descúbrelo ahora