04 | min yoongi.

62 20 19
                                    

"kanın kırmızı rengi hep cezbederdi beni

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"kanın kırmızı rengi hep cezbederdi beni. bu yüzden yaşıtlarım arabalarla oynarken ben kesici aletlerle oynardım."

--

ben min yoongi.

ölümün mevsimi sonbahardır.

çünkü ölüm, sonbahar kadar güzeldi.

ve ben sonbaharda doğmuştum.

ölümün ayında; ölüme ait kalmıştım.

-

anılar, bir yaz bahçesi gibi.

soluk çiçekleri temsil eden.

silik silik hatırladığımız o şeyler, bizim benliğimizi oluşturan temel tuğlalar.

ve benim benliğim yerle bir oldu.

hatırlayamadığım kadar uzun zaman önce.

-

eğer bir insan intihar edecek raddeye geldiyse ve intihar ettiyse; bana göre o insana saygı duyulmalı.

çünkü o adam, yaşarken defalarca kez öldürmüştür kendini ancak bunu fiziken tek bir defa gerçekleştirmiştir.

bu yüzden, o adam saygıyı hak eder mezarında.

-

gerçeklik, çarptırılmış uydurmalardan ibaret.

uydurma olmayan tek bir kısmı var ise, o da can yaktığıdır.

evet, bazı şeyler can yakar.

öyle bir yakar ki ölmek istersiniz.

-

okul yıllarımda, resim dersim hiç iyi olmamıştı.

benim uzman olduğum tek sanat, bedene yapılan sanattı.

kan dolu olan o sanat.

-

fırçaların yerini jiletler aldığında,

tuvalleriniz bedeniniz olduğunda, büyümüş oluyorsunuz.

ben daha çocukken büyümüştüm.

büyük olmak zorunda olduğum gün sayısı kadar, jilet izi taşıyorum bedenimde.

canım yanmıyor.

ruhsal acıdan başka bir şey hissedemiyorum.

hissetmeyi dilerdim.

-

zihnimde yeşeren ölü anılar, ruhumu ızdırapla kıvrandırıyor.

babamın annemi döverken ve annemin acıdan kahkaha attığı zaman.

acının nasıl zevk verdiğini öğrenmiştim, babamdan.

acıyı acıyla bastırdım yıllarca.

hiç pişman olmadım.

ben, acının besleyip büyüttüğü yaralı bir ruhtan ibaretim yalnızca.

-

bedenimde uyguladığım jilet darbesinin verdiği acı, beynimi uyuşturuyor adeta.

acı, benim için vazgeçilmez bir his.

bundan vazgeçemem, bağımlıyım buna.

ve bu uğurda, her şeyden vazgeçebilirim.

hayatımdan bile.

-

yaşamanın, boktan bir çukurda çırpınmaktan ibaret olduğunu fark ettiğimde, oldukça küçüktüm.

gerçeklik, beni erken vurmuştu.

hayatın bana tanıdığı süre, oldukça kısaydı.

duygusal çalkantılarımı bastırmak için bedenime zarar verdim.

kimse beni merak etmedi.

ve en önemlisi, kimse beni sevmedi.

-

her insanın zehirli bir sarmaşığı vardır.

önce düşüncelerini, sonra hayallerini, ruhunu ve tüm benliğini sarar.

en son ise bedenini.

benim düşüncelerimi de, hayallerimi de; tüm benliğimi sardı.

ve artık sıra bedenimde.

-

parayla tuttuğum sadist herifin teki, beni öldürene kadar dövmüştü.

ağzım burnum kan içindeyken, yüzümde gülümseme vardı.

ölecektim, bu kadar dayak yiyen kimse sağ kalamazdı.

ölmek istiyordum.

tanrı'nın cehennemine odun olmak, benim için bir onurdu.

en azından, yaratılışım bir işe yarayabilirdi.

ölüm, sırlarla dolu bir perdenin arkasında canlanan son bir oyun, bu oyunu kimse göremiyor.

ben bu oyunu görmek istiyorum, pişman olmayacağım.

öleceğim ve beni kimse hatırlamayacak, olması gereken de bu.

dünya, sen iki yüzlüsün.

hiçbir zaman adil oynamadın.

hiç kimseye eşit davranmadın.

şimdi, cehennemde bir keyif sigarası yakarken, dünyada ezilen aptal bedenleri izleyeceğim.

hoşçakal.

toska, bangtan ✓Where stories live. Discover now