Çörekler Ama Tarçınlı Olanlardan

《 9 》

Elinde bir meyve tabağıyla oturma odasına girmişti Penelope. Ancak içeride Dave'i göremeyince yüzündeki gülümseme bir anda silindi. Bunun, Dave'in evden ayrılıp uzun süre geri gelmediği ikinci bir sefer olabileceğini düşündüğü için elinde tuttuğu tabağı bir kenara bırakıp evin içinde adamı aramaya başladı. Adıyla sesleniyor, karşılık alamayınca daha da telaşlanıyordu.

En sonunda banyonun önünde durdu ve kulağını kapıya dayayıp dinledi. İçeriden gelen sese bakılırsa Dave sadece duş alıyordu. Bir faciayı daha kaldıramayacağını düşündüğünden Dave'in hala evde olmasına sevinen Penelope, derin bir oh çekerek oturma odasına geri döndü.

Tam meyve tabağını bıraktığı yerden alıp Dave'in duştan çıkınca yiyebilmesi için mutfağa götürecekti ki kanepenin üzerinde duran telefona bir mesaj geldiğini gördü. Bildirim sesinin kendisininki ile aynı olduğunu görünce Penelope, telefona elini attı. Ancak mesaj, Dave'e gelmişti. Aynı bildirim sesini kullanıyor olmalıydılar. Kılıfları da benzer olduğundan telefonun kendisine ait olmadığını tahmin edememişti.

Yine de gelen bildirimi merak eden Penelope, mesajı önizleme kısmından okumaya başladı. Bir spor salonundan geldiğini fark edince önemsiz olduğunu düşünerek telefonu aldığı yere bırakacaktı ki mesajın sonunda Jennifer Russell isminin yer aldığını fark etti.

Dave'in hoşlandığı kadın bu olamaz, değil mi? diye düşündü kendi kendine. Eğer öyle ise bu, Dave'in zayıflama ve daha sağlıklı bir hayat yaşama hedefinin sadece hoşlandığı kadına destek olma çabasından ibaret olduğu anlamına gelirdi. Dave'in kendi hayatı konusunda vereceği kararlarda bu kadının payının olması, Penelope'yi sinirlendirmişti. Dave'in üzülmesine ve kendini yıpratmasına sebep olan Jennifer'ın, onun hayatında yer almasını ve ona daha da fazla zarar vermesini istemiyordu.

Dave'in telefonu elindeyken, kadının işletiyor olabileceği spor salonunu internette arattı. Tahmin ettiği üzere Jennifer denen bu kadının, salonun sahibi olarak sitede birçok fotoğrafı yer alıyordu.

Çok güzelmiş, diye geçirdi içinden Penelope. Jennifer'ın fotoğraflarına imrenerek bakıyor, kendisiyle barışık olmasına rağmen içten içe onun yerinde olmayı diliyordu. Bunun asıl sebebinin Dave olduğunu inkar edemezdi ancak eğer sevdiği kişi Jennifer olmasaydı, Dave'in kendisini sadece bir arkadaş olarak görmesini bu denli büyük bir sorun haline getirmeyeceğini düşünüyordu.

Ona karşı duyduğu hoşlantı bir yana, değer verdiği bir arkadaşının üzülmesine sebep olan Jennifer'ın her şeyden habersiz ve huzurlu bir şekilde hayatını sürdürmesini adaletli bulmuyordu. Zavallı Dave'in kendi iyiliği için ondan uzak durması gerekiyordu. Eğer bunu o yapamıyor ise de Penelope, aralarına girmekten biraz olsun çekinmezdi.

Jennifer ile buluştuğu akşam yemeğinden döndüğündeki hüzünlü yüzü, bir anlığın gözlerinin önüne geldi. "Hayır," diye düşündü Penelope. "Onun seni üzmesine izin vermeyeceğim."

***

Duş aldıktan sonra Penelope'nin bana ayırdığı bornozu alıp üzerime geçirdim. Duş jelinin mi, yoksa yeni yıkanmış olan bornozun mu olduğuna karar vermediğim hoş bir koku burnuma gelmişti.

Bornozu aldığım yerin hemen yanında, katlanmış bir şekilde duran baş havlusunu alıp saçımı kurularken bir yandan da bornozumun yakasını kokluyor, bu hoş kokunun neye ait olduğunu çözmeye çalışıyordum.

Yumuşatıcıdan olmalı, diye geçirdim aklımdan. Annem, ben henüz küçük bir çocukken çamaşırlarımı yıkadıktan sonra da şimdikine benzer bir koku odamı sarardı. Tüm kıyafetlerime siner, ertesi gün giydiğimde bile gitmezdi bazenleri.