152 25 16
                                    

Lunaparkın Kapanmasına Kalan Süre: 10 Dakika

Atsumu önünde oturan suçlulara sinirle baktı.
Parkın sekizinci kuralının altıncı fıkrasına göre; mesaiden izin almadan gitmenin ve geri dönmemenin kesinlikle kurallara aykırı olduğu yazıyordu. Kendisi çalışırken onların işten kaçması adil değildi bu yüzden intikam almalıydı.
Ama açıklama yapmak yerine Osamu patileriyle oynuyordu ve Suna da onu izliyordu.

Sarışın derin bir nefes aldı.

"Bunu yaparken ne düşünüyordunuz?" Atsumu hâla tilki kostümünün içinde olan Suna'ya ve sevgili ayıcık ikizine baktı.
Kollarını göğsünde birleştirdiğinde bir cevap beklemişti ancak kimse konuşmuyordu.

Geçen bir dakikanın ardından sarışının sinirleri daha çok gerildi.

"Bana cevap vermeyecek misiniz?"

En sonunda Rintarou ayıcığın patilerini izlemeyi bıraktı ve hiçte mahçup görünmeyen bir sırıtmayla kafasını kaldırdı.

"Yani şey, dün gece saatim durmuş bende fark etmedim ve Osamu ile mesaimiz bitti sanıp ayrıldık?" Rin bahanesini sorgularcasına sarışına baktı.
Atsumu ise ikizinden de cevap almayı bekliyordu.

Osamu, ikizini şaşırtmadı.

"Gerçekten böyle oldu; bilirsin işi asla terk etmem."

Sarışın neredeyse sadist bir kahkahayla yüzünü eliyle kapattı.

"Bahane yoksunları olduğunuzu tahmin etmeliydim." Gülmeyi bıraktı ve uzaktan bipolar izlenimi verecek kadar ciddi bir ifadeye büründü. "Birincisi; Rin, senin saatin yok. İkincisi; olsa bile bu kostümün üzerine saat takamazsın yani saat bileğinde olsada, saati göremezsin. Son olarak üçüncüsü; mesai ondan önce bitmiyor siz ise saat ikide ayrıldınız. Bunun neresi size mantıklı geliyor? Çocuk mu kandırdığınızı sanıyorsunuz?"

Ve Tanrı Atsumu'ya sonsuza kadar konuşma yeteneği verdi.
Rintarou kostümün tamamını giyseydi boğulduğunu düşünebilirdi. Osamu'ya baktı.

Şimdi ikisi bakışırken akıllarında tek bir çıkış yolu gözüktü.

İkinci bir kaçış.

Osamu ve Suna hızla gişe binasından çıktıklarında sanki bir katilden kaçıyormuşçasına koşmaya başladılar.  Kovalamaca başladı ve Atsumu o an koşmaktan nefret etti. Otuz saniye koştu ya da koşmadı ama o ikisinin izini kaybetti.

İntikam için yeni bir yol düşünmeye başlamıştı ki kendisine seslenen kişi yüzünden odaklanması başarısız oldu.

"Neden deli gibi koşuyordun?" Geçen haftaların birinde gelen kıvırcık saçlı, gazeteci çocukla yeniden karşılaşmayı beklemiyordu.

Atsumu gülümsedi. "Spor yapmayı seviyorum."

Ve intikam planlarını unuttu.

"Çok yoruldum, sanırım öleceğim." Osamu ayaklarını sürümeye devam ediyordu ama daha fazla koşamazdı. Uzun zamandır koşmamıştı; şimdiyse böyle bir koşu dizlerinin titremesine sebep olmuştu.

Rintarou için durum pek farklı değildi bu yüzden ilk bulduğu banka kendini attı. Gülmemek için kendini tutmuyordu; hatta koştuğu yol boyunca dahi gülmüştü.
İsterse Osamu onun deli olduğunu düşünebilirdi ancak kendiside garip bir şekilde sürekli gülüyordu.

Tilki nefes nefese konuşmaya çalıştı. "Tsumu bizi ispiyonlarsa işimiz biter." Saçları rüzgarda tamamen dağılmıştı. "Kariyerim buraya kadardı."

Osamu gülüp, bankta otururken bacaklarını göğsüne çekti ve kafasını dizlerine yaslarken Rin'e baktı. "Bir tilki maskotunun nasıl iş kariyeri olabilir?"

Rintaoru kendisine zor bir soru sorulmuş gibi düşündü. Ancak cevabı kendiside bilmiyordu.
Çarpık bir sırıtmayla pençelerini Osamu'nun sol göğsüne yerleştirdi.

"Cevabı kalbin biliyor."

Ah, evet biliyordu.

mascots Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin