70

11.2K 702 150
                                    

| Devrim |

Çarşamba
23.30

Devrim
Volga

"Gazı bitti amına koyayım, bırak şu çakmağı."

Baş parmağım art arda çakmağı ateşlemeye devam etti. Tık. Tık. Tık.

Benim hayatımın içine sıçılmışken bir çakmağa acıyacak değildim. Gözümün önünden gitmiyordu ulan. Nereye baksam o şerefsizle yan yana olduğunu görüyordum. Ama en çok sinirimi bozan şey Utku şerefsizinin cesaretiydi. Bütün okulun önünde Eray'ı öptüğü yetmiyormuş gibi bir de bununla gurur duyuyormuş gibi kasıla kasıla yürüyordu.

Çakmağın ucu kırılıp elimde kaldığında hırsla kalanını cebime attım.

"Erayla ne iş?"

"Yok iş miş."

"Belli amına koyayım. O yüzden adamın verdiği çakmakla duygusal bağ kurdun."

"Volga kafa sikme."

Kendisini yanımdaki boşluğa bırakıp kaldırıma otururken sıkıntılı bir nefes aldı.

"Ne zaman konuşacağız?"

"Neyi?"

"Oğlum yeter artık amına koyayım. Her gece evsiz gibi dışardayız. Dök içinde ne varsa gidelim eve yatalım."

Nefesim daralmadan dört duvar arasında durmayı başarabilsem şuan bu durumda olmayacaktık. Ama duramıyordum işte.

"Derin'e baktığında nasıl hissediyorsun?"

"Nasıl mı hissediyorum?"

"Evet."

Gözlerini sokağın karşısındaki duvara dikip dizlerini bükerek bacaklarını araladı. Yüzündeki aptal gülümseme nasıl hissettiğini çok iyi anlatıyordu ama yine de duymak istiyordum.

"Rahat hissediyorum. Her şey olduğundan daha zahmetsiz görünüyor. Yani ne bileyim oğlum ya, kolay anlatılabilecek bir duygu değil bu."

"Nefes alıyormuş gibi mi?"

"Aynen. Zahmetsiz, rahatlatıcı."

Ellerimi yüzüme kapatıp ovuştururken sıkıntıyla iç çektim. Gövdemin içinde bir şey vardı. Durmadan, yılmadan içeriden beni kemirip duruyordu. Bu geçmeyen sızı için mantıklı başka bir açıklama bulamıyordum.

Kaldırıma bıraktığım paketi alıp bir sigara çıkardım. Cebimdeki çakmağı çıkarıp ateşleyerek sigarayı yaktım.

"Eray'a baktığında öyle mi hissediyorsun?"

Şok etkisiyle kaşlarım yay gibi yukarı kıvrılırken sigara dudaklarımın arasından düşüyordu.

"Abi cidden ayıp oluyor ama artık. Beni iyiden iyiye mal yerine koyuyorsun."

"Anlamıştın yani?"

"Oğlum içini biliyorum ben senin. Ne demek anlamıştın yani? Aranızda bir şeyler var, orası kesin. Ama şuan ne bok yediğinizi pek anlamadım. Ayrıldınız mı?"

Başımı arkaya atıp sessizce güldüm. Nasıl anlatacaktım ki olanları? Denesem de bir şeyler eksik kalacaktı.

"Onun gibi bir şey."

"Sana Eray'dan uzak dur demiştim hatırlıyor musun?"

Sessizce başımı salladım.

"Böyle olacağını biliyordum. Keşke dinleseydin beni."

Saçlarımı hırsla karıştırıp gözlerimi bacaklarımın arasından asfalt zemine diktim. Şimdi söyleyeceklerimi yüzüne bakarak itiraf etmem imkansızdı.

"Sorun da bu. Uzak durmak istemiyorum. Ama bunu sesli söylemeye de cesaretim yok."

"Şuan söylüyorsun."

"Sen sayılmazsın."

"Diyelim ki söyledin, herkesi siktir et babana nasıl anlatacaksın? Doğu'ya nasıl açıklayacaksın?"

"Bilmiyorum, gerçekten hiçbir bok bilmiyorum."

"O zaman otur oturduğun yerde."

"Anlamıyorsun kardeşim. Anlayamazsın da."

"Oğlum bu Eray Utku'yla çıkmıyor mu zaten? Biz neyin davasındayız ben anlamadım."

"Sikerim Utku'yu. Biliyorum, bana inat yaptı. Sırf beni deli etmek için öptü o şerefsizi."

"Eh, işe yaradığı kesin. Ayrıca söylediğine göre o senden hoşlanıyor, sen ondan hoşlanıyorsun. E o zaman niye ayrıldınız amına koyayım?"

"Durup dururken atar gider yaptı. Elimi tutmaktan korkmayacak bir adamı hakediyorum falan dedi."

"Hakettiğini bulmuş o zaman. Utku korkmuyor sonuçta."

"Oğlum sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun gece gece? Gidip kapısına dayanacağım şimdi bak."

Tükürür gibi gülüp omzumu kavradı. Gözleri gecenin karanlığında ışıl ışıl parlıyordu.

"Abi sen aşık mısın acaba bu Eray'a?"

"Ne bileyim. Daha önce aşık olmadım ki."

"Gülmeyeyim diyorum ama gülünmeyecek gibi değil ya. Bugüne kadar kalbini kırdığın kızların ahı götünde öyle bir patladı ki ne yapsan toplayamazsın artık."

"Komik mi it oğlu it?"

"Senin böyle göreceğim hiç aklıma gelmezdi. Burnunun ucunda cinayet işlense dönüp bakmazdın oğlum sen."

"Of."

Omzumdaki elini enseme kaydırıp sertçe sıktı. Aldığım soluğu yavaşça dışarı saldım. Hayatımda hiçbir şey yolunda gitmiyordu ama en azından sonunda birisiyle konuşabilmiştim.

"Takma kafana. Düzelir her şey."

"Kendi kendine düzelmiyor ki anasını satayım."

"O zaman otur her şeyi enine boyuna düşün kardeşim. Ama gelecek tepkileri göze alamıyorsan o yola hiç girme."

Cebimdeki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Yine bildirim yoktu. Ekran kilidini açıp WhatsApp'e girerken gerginlikten midem kasılıyordu. Son günlerde sıkışıp kaldığım döngülerden biri de buydu.

Çevrimiçi yazısını gördüğüm an kalp atışlarımın sesi kulaklarımda yankılandı.

Sinirle ekranı kilitleyip telefonu elimde çevirdim. Utku'yla yazıştığını düşündükçe sinirden elim ayağım titriyordu.

"Yollar bana girmiş kardeşim. Ben o yola girsem ne olur girmesem ne olur."

____

sınır çizgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin