97

10.1K 619 93
                                    

| Eray |

Cuma.

Eray
Devrim
Deha
Doğu

"Bir şartım var."

"Neymiş?"

"Beni affedeceksin."

"Oradan bakınca gavat gibi mi görünüyorum sevgilim? Seviştikten sonra siktir çekecek halim yok."

"Ben işimi garantiye alayım da."

Otuz iki diş sırıtarak dudaklarına eğildim. İfadesiz yüzü anında yumuşadı ve öpücüğüme istekle karşılık verdi.

Dizlerimin üzerinde yükselip ona doğru emekledim ve bacaklarımı açarak kucağına yerleştim. Elleri aynı saniye içinde belimin iki yanını kavradı. Dilimi alt dudağının üzerinde gezdirip yüzümü geriye çekerken ellerinin sırtıma doğru kaydığını ve kollarının gövdeme kenetlendiğini hissettim. Dudağının köşesine küçük bir öpücük kondurup derin bir nefes alarak ciğerlerimi kokusuyla doldurdum. Duş jelinin kokusu öyle yoğun ve tatlıydı ki yeni duş aldığı belli oluyordu.

"Beni buraya sevişmek için mi çağırdın cidden? Duş bile almışsın."

Yarı yarıya kapalı göz kapaklarının ardından uyuşuk uyuşuk gözlerimin içine baktı.

"Her türlü ihtimali göz önünde bulundurdum diyelim."

"Ciddisin yani, içine girmeme izin vereceksin."

Tedirgin bir şekilde yutkunurken yüzündeki ifadeyi kendinden emin tutmaya özen gösterdi ama yine de ince bir çatlaktan korkunun izlerini görebiliyordum.

"Bence bu işi biraz erteleyelim."

Kaşları şaşkınlıkla yay şeklini alırken dudakları "İstemiyor musun?" Diye kıpırdandı.

"İstiyorum, ama bu şekilde değil."

"Nasıl yani?"

"Bu, seni affetmem karşılığında ödemen gereken bir bedel değil Devrim. Gözlerini kapatıp bitmesini beklemeni istemiyorum. Sadece sen istersen gerçekleşecek bir şey, anladın mı?"

"Hiç istemezsem ne olacak?"

Eğilip kirpiklerini öptüm. Dudaklarımı teninden ayırmadan şakağına doğru kaydırıp sırayla kaşlarının bittiği noktaya ve saçlarının başladığı çizgiye bastırdım. Kollarımın arasında titredi. Gövdemi biraz daha sıkı sararak sıcak göğsünü benimkine yasladı. Başını boynuma gömmesine izin verirken burnumu hala biraz nemli olan saçlarının arasına soktum.

"O zaman hiç yapmayız."

"Çok seviyorum Eray."

"Biliyorum."

"Affettin mi?"

"İyice kedi gibi oldun lan. Mum yakmalı sürprizler, burun sürtüp affettin mi diye sormalar falan. İki lafından birinde kafa sikme diye çıkışan bir adamdın sen, nasıl bu hale geldin?"

Titreyerek güldüğünde ben de kendimi tutamadım.

"Ayarlarımı bozdun şerefsiz. Sana yaranacağım diye yemediğim bok kalmadı."

Parmaklarımı saçlarının arasından geçirip başını arkaya yatırmasını sağladım. Dudaklarımı bir kez daha onunkilere sürtüp alt dudağını emdim. Geri çekildiğimde gözleri iyice mayışmış gibi bakıyordu. Bu görüntüyü, yanımda böyle olmasını seviyordum.

"Yiyecek bir şeyler var mı?"

"Yok galiba. Aklıma bile gelmedi yemek yiyeceğimiz."

"Sevişiriz diye duş almak aklına gelmiş ama."

"O hiç aklımdan çıkmıyor ki yavrum, ona her zaman hazırlıklıyım."

Kucağında hafifçe yaylanıp sertliğini kontrol ettim. Söylediğinin aksine alttan dürten bir uzuv falan hissetmiyordum. Ne yaptığımı anlayınca kahkaha atıp çenemi öptü.

"Ortam çok romantik abi, alışık değil ya içine kaçtı."

Gülerek kucağından inip ayağa kalktıktan sonra elimi uzatıp onun da kalkmasına yardım ettim.

"Yiyecek bir şeyler söylesene."

"Ne istersin?"

"Lahmacun. Bol soğan da söyle."

"Ulan öpüşüyoruz amına koyayım, ne soğanı? Pizza ye geç işte."

"Abi şaka mısın?"

"Valla soğan moğan yersen öpüşmem ben Eray, haberin olsun."

Yüzünde muzip bir ifade vardı ama söylediklerinde ciddiymiş gibi görünüyordu.

"Bana Eraysu diyene bak amına koyayım, Devrimnur seni."

Elini başımın üzerine atıp saçlarımı karıştırırken kıkırdadı.

"Lan seni ısırırım!"

Dudaklarını şakağıma bastırdığı sırada telefonu çalmaya başladı. Ellerini üzerimden çekip halının üzerine bıraktığı telefonunu aldı.

"Söyle kardeşim."

Tükürür gibi kahkaha atıp "Allah'ın gerizekalıları." diye haykırdı.

"Lan yok, yemek söyleyeceğiz. Gelin isterseniz."

Aynı saniye içinde kapı zili evin duvarlarında çınladı.

"Kapıda mı beklediniz amına koyayım?"

"İyi kapat, açıyorum."

Telefonu kotunun arka cebine sıkıştırıp başını iki yana sallayarak gülmeye devam etti.

"Volga aradı. Dışarda bekliyorlarmış sen geldiğinden beri. Birbirimize gireriz diye korkmuşlar."

"Hangi anlamda?"

Gözleriyle imalı gülüşümü süzüp kolunu omzuma sararak beni odadan dışarı yönlendirdi. Kulağıma eğilip "Beni kışkırtma." diye fısıldadı.

"Ne zaman basılma ihtimalimiz olsa halleniyorsun Devrim. Seni tahrik eden bu mu acaba?"

Beni bir adım öne geçirip arkadan omuzlarını kavradı. Dişlerini boynumda hissettiğimde başımı sağa yatırıp dudaklarına daha fazla yer açtım.

"İstersen göndereyim hepsini."

Kollarından sıyrılıp basamakları hızlı adımlarla inerken "Bu gece kimse kimseye çakmayacak." diye bağırdım.

Gülerek çelik kapıya uzanıp açtığımda dört şaşkın yüz bana bakıyordu. Yalnızca Deha'nın yüzü görünmüyordu çünkü Doğu elleriyle gözlerini kapatmıştı.

"Ne yapıyorsun abi ya?"

"Travma geçirme diye uğraşıyorum."

"Kulaklarımı kapatman gerekiyordu yalnız. Çakmalı kısmı duydum çünkü."

____

sınır çizgisiWhere stories live. Discover now