•1• Je suis la reine

1.5K 66 26
                                    

Yıllar önce yazdığım bir kitap, tamamı paralel evren kurgusudur ve gerçeklikle alakası yoktur.

Hogwarts kitapları okumak isterseniz profilime bakabilirsiniz, iyi okumalar ve iyi günler dilerim<3

...

1668 Rönesans Dönemi, Fransa Sarayı

2 ihtimal vardı, kraliçe Athalia'nın geleceği ile alakalı iki karar ve iki seçenek.
Yönetmeyi mi tercih edecekti, yoksa şömine başında kalbi kırık bir kadın olarak oturmayı mı?

Athalia'ya hiç kimse acımayacaktı, buna kendi bile dahildi. Ondan nefret edebilirlerdi, onu sevebilirlerdi veya ondan korkabilirlerdi ancak hiç kimse Athalia'ya acımayacaktı. Buna izin vermeyecekti. "İmzala."

Kafasını masada ona imzalaması için uzattıkları kağıttan kaldırdı Kraliçe Athalia ve karşısındaki adama baktı.
"Bunu imzalasam bile hiçbir şey değişmez. Benim damarlarımda kraliyet kanı aktığı sürece ben senin kraliçenim ve sen benim kölem olarak kalmaya devam edeceksin."

Athalia sıradan erkek ve kadınlardan değildi. O kutsaldı, Fransa tahtının tek varisiydi ve en önemlisi İngilitere tahtınında aynı anda varisiydi.
Nasıl bunu anlayamayacak kadar aptal olabiliyorlardı? Athalia dünyadaki en iğrenç insan dahi olsa bir kraliçeydi. Zina yapmış olsada, iki düzine adamla yatmış olsada, hırsız olsa dahi o kraliçeydi. Böyle iğrenç ithamlarla adı lekelenemezdi, hele ki doğruluğu bile olmayan ithamlarla.

"Tahttan vazgeçtiğime dair bir belge imzalatsanızda, bir hücreye tıksanız da ben kraliçe olarak kalacağım. Ben ölene dek kraliçe olarak kalırım, bu bir amaç değil bu benim kanımda vâr olan bir şey." Kadının sözleri odada ölüm etkisi yarattı. Athalia kesinlikle karşısında öfkeden adeta kudurmuş bir adam bırakmıştı.

"Tahtı hak etmiyorsun! Tahtına kral Tom Riddle çıkacak!" Yanın sert adımlarla yaklaştı Sarışın genç ve kadının boğazını sıkmaya başladı.

Kadının ağzından hırıltılar çıkıyor, yaşamına lanet ediyordu. Daha 25 yaşındayken bu kadar yükü kaldıran başka bir kadın bulamazdınız, hepsi bir soyadı elde etmek için çabalardı. Ancak Athalia kendi soy adını kendi yaratmıştı.

Buraya, bu konuma aklını ve kendi kapasitesini çok iyi kullanarak gelmişti. Kendi kendine başarıya ulaşmış, kendini yetiştirmiş bir kadındı o.

Abraxas elini, kadının boğazından çeker çekmez oturduğu sandalyeden yere düştü. Başını kaldırmadan pürüzleşmiş ancak asi sesini tekrar kullandı. "Bana sıradan biri gibi davranmayı aklından geçiriyorsan Abraxas aklını kaybetmiş olmalısın, ben sıradan biri değilim. Efendine söyle ülkeme darbe yapmayı bırak beni öldürmeden tahtıma tahtıma asla ulaşamayacak."

Bir tahtta oturmayacaksa ölürdü daha iyiydi.

Athalia'yı öldüremezlerdi. Bunu karşısında şok içinde açılan gözleri ile bakan sarışın adamda, Tom Riddle denilen sözde kral da biliyordu. Kraliçe Athalia'ya uzanan eller cehennemde yanardı, o kutsaldım.

Tanrı tarafından kutsanmış biriydi ve o
Ona sıradan bir köle elini uzatamaz. Uzatması demek cehennemde yanması demekti.

Ve Abraxas tam olarak bunu yapmıştı. Rezil insan paçavrası...

Kral Tom ile alakalı bildiğim tek şey, onun sevgi ve şefkati elbette değildi. Ayrıca kraliçe Athalia aptal da değildi, onun sadece güç ve hırsı bilinen bir adam olduğunu biliyordu.
O kadının ülkesinde kadına saldırmıştı, kendi kraliçesine saldıran birinden ne iyilik gelirdi ki?

Abraxas'ın odadan çıkmak için Athalia'ya arkasını dönüp adım atması, en büyük hatası olmuştu.
Sakın düşmanına arkanı dönme, kural üç.

Babasının Athalia'ya öğrettiği o ağır kurallardan sadece biri, kim bir gün işe yarayacağını bilebilirdi ki?

Ayağa kalktı ve askerlerden birinin belinde duran kılıcı hızla aldı. Asker onun askeriyse, karşısında titrese bile Athalia'ya dokunamazdı. Darbe olmuş olsa dahi bunu izleyebilir, ancak
Kadına karşı gelemezdi.

Bıçağı hızla Abraxas'ın sırtından soktu, gelen çığlık ile odaya kapıdaki askerler doluşurken bağırmaya başladı Athalia.
"Bir kraliçeye hakaretin sonu şüphesiz ölümdür! Ya bana itaat edersiniz ya da sonuçlarını katlanırsınız!"

Odaya Giren üç düzine insan bakıştı ve bir dakika sonunda Abraxas'ın yere düşen bedeninin önünde kadına diz çöktüler. Athalia'dan korkuyorlardı ve korkmakta haklılardı, tam üç yıl önce kendi annesini idam ettirmiş biri olarak ondan çekinmeleri en iyi kararları olurdu.

Kraliçe Athalia'nın esareti tam üç saat sürmüştü ve yine yeniden o esaretten kurtulmuştu.
O bir kraliçeydi, o insanları yönetmek için doğmuştu. Athalia'yı esir tutamazlardı ve tutamamışlardı da, dük Abraxas'ı gözünü dahi kırpmadan öldürmüştü. Kral Tom'un en büyük hatası da bu olmuştu. Krallığının son varisini kraliçenib ülkesine yollaması, kadını hafife alması onun sonu olacaktı...

Other Queen - T.M.RWhere stories live. Discover now