•3• La graine

515 47 11
                                    

1668, Fransa sarayı

"Kral Tom Riddle sizinle tanışmak istediğini belirtmemi arzu ettiler. Eğer kabul-ü teşrif ederseniz oldukça memnun ve müteşekkir olacağını da bildirmemi istediler."

"Çok istiyorsa buraya gelebilir. Biz sizin gibi barbarların aksine oldukça misafirperver bir halkız. "Karşıdaki elçi yutkundu ve yanındaki askerlere başıyla bir işaret verdi.
İçeriye üç sandık geldiğinde yavaşça sandıklar açıldı. Değerli mücevher ve hediyeler dolu sandıkları gördü kraliçe Athalia, sadece alaycıl bir biçimde güldü.
"James, elçiye ülkesine dönerken götürmesi için 1 sandık bahçede bulunan sarmaşığın tohumundan yollayın."

"Ama krali-" James itiraz edecekken mırıldandı.

"İtirazın mı var James?" Kadının sert sesi, elçinin başını eğmesine sebep olurken, umduğu tek şey kral Tom'un zeki olması ve verdiği mesajı anlamasıydı.

Adımlarını arkasında dolaşan hizmetkârlar eşliğinde bahçeye çeviridi, bu kez Antonio konuşmaya başladı.
"Kraliçem halka açık-"

"Hiç kimseye açıklama borçlu değilim."
Kraliçenin sert çıkışı etrafındaki otoriteyi geri sağlarken, acınası halka açıklama yapmama konusundaki kararlılığını sürdürüyordu. Onlar kadına ölümüne bağlı ve aciz halktı, Hep öyleydiler ve öyle kalacaklardı.

Öte yandan Tom'un hırslarına çok yenik düştüğünü düşünüyordu Athalia. Hırsları o kadar ağır basıyordu ki zekasını gölgeliyordu. Onun fazlasıyla zeki olduğunu zaten bilmeyen yoktu, verdiği her karar ince ince işlenmiş ve özenle yapılmış gibiydi.

Fakat mantıklı biri olsaydı, Kraliçe Athalia'yı varisi ilan eder ölümüne kadar Fransız tahtında oturduktan sonra ülkeyi yönetmesine izin verirdi.
Onlar kuzen çocuklarıydı, dedeleri kardeşti. Böylece ikiside aynı anda hem Fransız hem de İngiltere ailesinin kanını taşıyordu.

Eğer hırsı yerine, kraliçe Athalia'yı rakip görmeyip iş birliği teklif etseydi onu şerefle onurlandırırdı.

Kadının yolu tuzaklarla doluydu ve mutlak gücü elde edene kadar da bu böyle devam edecekti. Bir şekilde kral Tom ile anlaşmaya varmalı ve aralarındaki rekabeti bitirmeliydi kraliçe. Kralın Yaptığı barışçıl tavrın bir oyun olduğunu bilerek ve ona göre davranarak haraket edecekti Athalia. Lakin bu iki ülkenin geleceği için heba edilmesi gereken bir konuydu.
Söz konusu ülkesiyse elbette her şeyden vazgeçebilirdi.

Athalia bir prenses olarak doğmuştu ve bir prenses olarak yetiştirilmişti. Dolayısıyla hristiyan ve dahi diğer alemlerde kadından daha fazla güçlü bir kraliçe bulamazlardı. "Efendim söylediğiniz üzere elçi 1 sandık tohum ile yola çıktı. Bir sonraki emriniz nedir?"

"Hazırlıklara başlayın İngiltere kralını kendi sarayımda ağırlayacağım."
Etrafındaki hizmetliler birbirlerine şüphe ile baksada onaylamaktan başka şansları olmadığı için sessizce kraliçe Athalia'ya itaat ettiler.

Daha geleceğine dair bir mektup almadan hazırlık başlatması aptalca bir haraketti. Ancak gelecekti ve bunu biliyordu, o zeki bir adamdı.
İkiside geç birer yöneticiydi ancak uzun zamandır büyük yanlışlar yapmayan ilk lider olma ünvanı ikisine aitti.
Hoş en büyük yanlışı Athalia'yı tahttan indirmek olan birine ne diyebilirdi ki?

"Kraliçem!" Bir feryad sesi adımlarını durdururken ağır bir şekilde kafasını çevirdi. "Kont George! Lord Thomas'ı zindanlara atmış!"

"Ne cürretle!?" Bağırmasıyla bahçede bulunan herkes başını eğerken, kabarık eteğini topladı ve hızla George'u bulmak üzere sarayda ilerlemeye başladı.

George sarayda bulunan çoğu hizmetkârdan daha fazlasıyda. Athalia ilk tahta çıktığında kadının saltanatı boyunca olabilme ihtimali olan tüm olası sorunları Athalia'ya demiş, Fransa'yı bugünkü konumuna getirmesinde yardımcı olmuştu. Bildiklerinin yarısını, siyasi bilgiyi ona aşılarken ona bu hakareti reva görmelerine izin vermezdi.

Other Queen - T.M.Rحيث تعيش القصص. اكتشف الآن