3 ꚣ thank u

266 44 122
                                    

15.07.1561

🕊️

Loş ve titrek bir şekilde ışık yayan birkaç mum eşliğinde Jungkook ile birlikte oturmuş meyve yiyorduk. Tabii öyle bol keseden bir tabak hazırlamış değildik, elimizde birer tane elma vardı sadece.

Bitirdiğim elmanın çöpünü elimde tutmaya devam ederken bir yandan hala ağzımdaki lokmayı çiğniyordum. Ağzımdakini yuttuğumda gülerek Jungkook'a baktım.

"O kadar iştahlı yiyorsun ki bir an et mi yoksa elma mı yiyorsun diye şüpheye düşmedim değil..." O da güldüğünde elimdeki elma çöpünü kaptı ve ayağa kalkıp onları dışarıya attıktan sonra tekrar karşıma oturup bağdaş kurdu benim gibi.

"Hep öyle diyorlar biliyor musun? Merak etmeme neden oluyor bu, keşke bende kendimi görebilsem." Güldüm. "Emin ol kendini görebilseydin, o an aç karnın doyardı." Benim gibi güldüğünde bakışlarım gülüşüne kaymıştı. İç çekip gözlerimi kaçırdım. Tam olarak iki hafta önce bahsettiğim şey gerçekleşmişti.

Ben Jungkook'a aşık olmuştum.

Üzülecekmişim gibi gelse de ve engellemeye çalışsam da başaramamıştım. Fakat pekte umrumda değildi, farkında olduğum tek gerçek ona olan aşkımdı. Bir insanın bir insana bu kadar çabuk bir takım duygular hissetmesi her ne kadar tuhaf olsa da elimden gelen bir şey değildi.

Hiç tatmadığım farklılıkta bir mutluluk tatmıştım onun sayesinde. Tuhah tuhaf duygular hissettiriyordu bana fakat bundan hoşnuttum.

"Ah, artık yatsak iyi olur sanırım." Jungkook ayağa kalktığında bende kalktım ve gülümseyen yüzüne baktım. "İyi geceler." O diğer odaya ilerlediğinde karasızca arkasından baktım ve tam çıkacakken yutkundum. Tanrım yardım et.

"Jungkook. Seni seviyorum." Bir çırpıda söylediğim kelimeler üzerine Jungkook bir iki adım daha atmıştı ama ne dediğimi idrak etmiş olacak ki durmuştu öylece. Gerginlikle sırtına bakarken diğer yandan da kenetlediğim ellerimi sıkıyordum var gücümle.

Jungkook yavaş bir şekilde arkasına dönüp harelerini benim yüzümde didik didik gezdirdi ve yine yavaş adımlarla yanıma ilerledi.

Ölecek gibi hissediyordum...

Yanıma ulaştığında sıktığım ellerimi tutup ayırdı birbirinden ve baş parmaklarıyla avuç içlerimi okşadı. Titrekçe nefes alıp onun gibi bende ellerime, ellerimize baktım.

"Benden önce davrandın..." Kaşlarımı çatıp anlamaya çalıştım. "Sana aşkını itiraf eden ilk ben olacaktım..." Usul usul avuçlarımı hala okşarken bana baktığını hissettim ama başımı kaldırıp gözlerine bakacak gücü bulamadım kendimde.

Beni seviyordu, benim onu sevdiğim gibi.

Başını eğip avuçlarımı öptüğünde yutkunup dudaklarımı birbirine bastırdım. Kalbim deli gibi atıyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum...

"Sadece, çok çabuk kapıldım büyüne. Engel olamadım kendime, her ne kadar çokça kez kendimi ikaz etsem de..." Bir elini yanağıma koyup hafifçe uyguladığı güç sayesinde kendisine bakmamı sağladığında yutkundum yine.

"Şimdi, eğer izin verirsen uzun zamandır düşlediğim bir şeyi yapmak istiyorum." Ufak bir tebessümle bana baktığında bende elimi onun gibi yanağına koydum.

Çok geçmeden dudaklarımız bir araya gelmişti. Uzun bir sessizlik sonrası yavaş yavaş artmıştı sesler, kalplerimizin atış hızı ve hissettiğimiz duygularla birlikte.

u made me feel alive, thank u [rsk] ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz