itiraflar,cesur çıkış

382 50 31
                                    

[pörpıl, keyifli okumalar diler.]

"Dalga mı geçiyorsun sen Jim?! Adam sana düşmüş bile alo. Zil takıp oynaman gerekmez mi şu an?"

Taehyung kabinden dışarı çıkardığı kafasıyla oturduğum yere doğru sert bakışlarını yollarken tek yaptığım bacak bacak üstüne atıp kollarımı göğsümde kenetlemek olmuştu.

"Komik bir şaka."

Kabinden çıkıp yüksek platforma yürümüş üstündeki takımı kontrol ederken gözlerini devirmişti.

Hoseok'un kız kardeşini bizi takdim edeceğini bunun için büyük bir parti organize edeceğini öğrenmiştik. Tabi bu bir bahaneydi. Son iki  haftadır sınavlarımız çok yoğun geçmişti ve Taehyung'u arayıpta olup biteni anlatmam çok zaman almıştı.

Sahiden iki hafta olmuştu.

"Fotoğraf öyle demiyor ama Jim."

Damağıma dilimle vurup başımı geri attım.

"Mesajı onun attığını bilemeyiz. Numara gizli."

Dudaklarında sinsi bir gülüş oluşmuş kollarını bağlayarak bana dönmüştü.

"İstersek öğrenebileceğimizi biliyorsun. Bence sadece götün yemiyor." Sonra duraklayıp biraz yüzümü inceledi. "Bekle, yoksa sen korkuyor musun?"

"Ha?"

Dudaklarım arasından çıkan sese alaylı bir gülüş bırakmış ellerini cebine sokarak öylece dikilmişti karşımda.

"Onun senden hoşlandığı ihtimalini neden gözardı edesinki yoksa? Hele de senin gibi bir durumda. Tuhaf ama neredeyse aşık olmaktan korktuğunu falan sanacağım. Daha birkaç hafta önce onun altına girmek için yerinde tepinen sen değilmişsin gibi davranıyorsun."

Kaşlarım havalandı.

"Sürtükmüşüm gibi benden bahsetmen çok adice. Üstelik bunun aşık olmakla ya da korkmamla ilgisi falan yok. Jeon ve o zaten kendi aralarında sözlü. Nişanı durdurup bana gelmesi için hiçbir imkan yok Taehyung. Aptal değilim ben," diye fısıldadım derin bir iç çekip "...kendimi tabiki ona kaptıracak değilim."

Yanıma yürüyüp elini omzuma koydu ve sıkıca okşadı. Ellerindeki bakışlarım yüzüne çevrildiğinde yüzünde alaycı bir gülüş vardı. Ona gıcık oldum.

"O, seni zaten kaptı Park Jimin. Yerinde olsam, durumu kabullenir ona göre oynamaya başlardım."

Kaşlarını havalandırmış karşımda dikilirken kabine geri döndü. Beni o koltukta düşüncelerimle baş başa bırakıp dakikalarca ortadan kayboldu.

Ya da belki haklı olduğunu bildiğimden bu süre bana işkence gibi gelmişti.

%

"Cumartesi gece yarısı!"

"Kaptanın keyfi yerinde olmalı."

"Jeon ayağını kırdığından beri kaçıncı kez parti veriyor?"

"Nişanlısının tedavisi iyi gitmiyor diye duydum."

Kulaklıklarıma rağmen duyduğum dedikoduların koridoları süslediği yolda müziğin sesini köklerken aklımdan geçen tek şey bugünü nasıl hemen bitirebileceğimdi.

Henüz sabah saatlerindeydik ve dün okul çıkışından gece yarısına kadar Taehyung ile alışveriş yapmış delicesine para harcayıp gezmiştik.

Kafamı bir yam yam gibi yemesine izin vermiştim.

Haklı olduğunu her bir cümlesinde dile getiriyor, zaten delirmek üzere olan aklımı kurcalayıp duruyordu. Babaannemden bahsediyordu. Jin'den ve onun lanet olası sevgilisinden bahsediyordu. Kendi kendine teoriler kurup durumu açıklığa kavuşturmaya çalışıyordu ama tek yaptığı aklımı darmaduman etmekti çünkü biliyordumki içime attığı her bir umut bende tomurcuklar büyütüyordu.

FILTER | 🎭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin