19

2.7K 173 40
                                    


"Cidden inanamıyorum!"

Lisa şaşkınlıkla bağırdığında, başımı elime yaslayarak tepkilerini izlemeye devam ettim.

Taehyung'ın yanından ayrıldıktan sonra Lisa'nın yanına gelmiş, geceyi burada geçirmiştim ve sabah da gelmeleri için kızları aramıştık.

Chae ve Lisa öğrendikleri şeyler üzerine şok üstüne şok geçirirken Jisoo daha sakindi. "Taehyung sana bu kadar aşıksa, tüm bu olanların üstesinden beraber gelmenize izin verebilirsin belki de," dedi Jisoo düşünceli bir sesle. Başımı ondan tarafa çevirdim. "Ne?"

"Öyle işte," dedi. "Baksana, belli ki seni seviyor. Ondan nefret etmeni göze alacak kadar hem de."

"Hayır," diyerek lafa karıştı Chae. "Madem seviyordu, kızı üzmeden de işleri yoluna koymanın bir yolunu bulabilirdi. Hem anlattıklarını duymadın mı? Barda Jennie'yi görünce planı bu yönde ilerlemiş. Üstelik arkadaşının salak planını onaylamasından bahsetmiyorum bile."

Lisa öksürerek Chae'nin konuşmasını böldü. "Tatlım çok affedersin ama aynı durumda olan Jennie olsaydı, biz de dünyanın en doğru ve acısız planını yapmazdık herhalde, değil mi? İçinde bulundukları durum düşünülünce ve Tae de deli divane aşık olunca, olabilecek en mantıklı planı yapmamışlar mı sence de? Tamam, Jennie çok fazla üzüldü ve üzüldüğü her an için o aptal Taehyung'dan ve para fikrini veren şerefsiz patronumdan nefret ediyorum. Ama... ama aşık olduğunda, bazen neyin doğru neyin yanlış olduğunu göremezsin. Olaylara biraz da Taehyung'ın tarafından bakın. Kendinizi onun yerine koyun. Sevdiğinizin sizden nefret edeceğini bile bile, tüm bunları yapmaya cesaret edebilir miydiniz?"

Lisa konuşmasını bitirdikten sonra bir süre hiçbirimiz bir şey söylemedik.

Kendimi Tae'nin yerine koymaya çalışıyordum. Ben onun yerinde olsaydım, ailesinden nefret etmemesi için neleri göze alabilirdim? Sahiden onun nefretini kaldırabilir miydim?

Aslında şu an düşünmem gereken Taehyung değil, ailem olmalıydı. Babam olmalıydı. Ancak eğer onu düşünmeye başlarsam, işin içinden çıkamazdım. Bu yüzden bunu düşünmeyi biraz ertelemeye ihtiyacım vardı. Düşünürsem üzülecek, ağlayacaktım ve ağlamak, şu an en son istediğim şey bile değildi. Zaten kendimi güçsüz hissediyorken ağlarsam bu beni iyice güçten düşürecekti ve ben bunu istemiyordum.

"Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu Jisoo. Hafifçe omuz silktim. "Kafam karmakarışık. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremiyorum artık."

Lisa yanıma gelerek önümde diz çöktü ve elimi tutarak bana baktı. "Tek bir şey soracağım," dediğinde başımı salladım. "Sor." Kızlara bakarak bakışlarını tekrar bana çevirdi. "Cevabın ne olursa olsun arkanda olacağımızı da bil soruyu duymadan önce." Onu tekrar onayladım. "Sor hadi."

"Hâlâ aşık mısın ona?"

Lisa'nın bu soruyu sormasıyla, az önceki düşüncelerime zıt olacak şekilde ağlamaya başladım. Ağlamaya başladığımda Lisa belime sarılırken, Chae ve Jisoo da gelip bize sarılmışlardı. "Ben ondan nefret ettiğimi söylerken bile kendimi kandırıyordum sanırım," dedim ağlayarak. "Onu affetmek için kendimce nedenler arıyordum ama bulamıyordum ve şimdi... bana onu affetmem için nedenler verdi ama kafam allak bullak. Ne yapacağım? Onu affedersem gurursuz bir kadın mı olurum?"

Kızlar benden ayrılırken "Aşık bir kadın olursun," dedi Lisa. "Ve kimse seni bu yüzden yargılayamaz."

"Ama kendine onu affetmek için biraz zaman ver," diye ekledi Chae. "Her şeyin aslında seni kurtarmak için olması bir yana, bu süreçte ikiniz de çok fazla yıprandınız. Birbirinizi tüm bu olanları hatırlamadan, saf ve masum bir şekilde sevebilmeniz için önce biraz uzaklaşmanız gerekiyor. Ve yüzleşmen gereken bir ailen var."

"Bence de," dedi Jisoo. "Eğer istersen ailenle konuşurken yanında olabiliriz. Veya yılbaşı gecesi planını değiştirebiliriz. Bu süreçte Taehyung ile uzak kalır, her şey ailenin istediği gibi oluyor izlenimi verirsin. Ama yılbaşı gecesi, hem sizin kavuştuğunuz hem de senin kurtulduğun gece olur."

Dolu gözlerle kızların söylediklerini dinledikten sonra gülümseyerek her birinin yüzüne tek tek baktım. Onlar olmasaydı, yaşadığım hiçbir şeyin üstesinden gelemezdim. "Teşekkür ederim," dedim kısık bir sesle. "Siz olmasaydınız ayakta kalamazdım."

İnsanın mutlaka gerçek dostlara ihtiyacı vardı.

Mutlu olduğu anlarda onunla beraber içtenlikle gülümseyebilecek, üzgün olduğu anlarda onunla beraber üzülüp çare arayabilecek gerçek dostları olmalıydı insanın.

Sanırım hayatımdaki en büyük şansım onlarla tanışmış olmamdı. Çünkü onlar bana ayakta kalabilme gücünü veriyorlardı.

Ben kendi gerçek dostlarımı bulmuştum ve herkes gittiğinde bile, onlar yanımdaysa günün sonunda ayağa kalkacak gücü kendimde bulabilirdim.

•••

Taennie etiketinde birinci sırada olduğumuzu gördüm bu sabah. Teşekkür ederim🥺🙏🏻

Kendi gerçek dostlarınızı bulmanız dileğiyle.

💜

🍷Lily🍷

🍷Lily🍷

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
as if it's your last | taennie Where stories live. Discover now