ÖZEL BÖLÜM 2

111K 4.6K 310
                                    

Arkadaşlar bol bo lyorum bekliyorumm :D Sizleri kırmamak adına bu özel bölümü yazdım inşallah beğenmişsinizdir. Bir daha özel bölüm gelir mi bilemiyorum tamamen buna bağlı :D Yorum ve beğeniler etkiliyor :p

Keyifli okumaalar medyada ki Selmaaaaa :D

Seviliyorsunuz ♥ :)

-

Adam son dakikada yetiştiği kreşin önünde kızını bekliyordu. Yetişemeseydi büyük ihtimal Deniz canını okurdu. İstemsizce dudakları alayla kıvrıldı. Herkesin korktuğu Ahmet şimdi karısından mı korkuyordu? Hah, tam Gökhanlık bir malzemeydi bu. Hoş onunda Ahmet den bir farkı kalmamıştı. İnci canını fazlasıyla okuyordu. Adam yakın arkadaşlarıyla kaderinin ortak olduğunu düşündü. Sonuçta hepsi de karılarından fazlasıyla çekiyorlardı.

Kızını geldiğini görünce ona doğru birkaç adım attı. Selma Hanım'ın suratı asıktı. Arkasından da öğretmeni geliyordu.

''Merhaba Ahmet Bey...''

''Merhaba Yeliz Hanım.''

''Uygunsanız bir beş dakika konuşabilir miyiz?''

''Tabi ki.'' Diyerek adam kızını kucağına aldı ve yanağına bir öpücük bırakarak arabanın arka kapısını açarak kızını oturttu ve tekrar Yeliz Hanım'ın yanına doğru gitti.

''Bir sorun yok değil mi Yeliz Hanım?''

Karşısında ki kadın kibarca gülümseyerek ''Hayır, hayır sadece konuşmak istediğim birkaç konu var.'' dedi.

''Dinliyorum.''

''Selma yaşıtlarına göre ileri düzeyde ve bazen derslerde sıkılıyor. Yaptığımız uygulamaları çocukça ve basit bulduğunu söyledi bugün.''

Ahmet ne diyeceğini bilemez bir halde karşısında ki kadına bakıyordu. Tüm bunları beş yaşında ki kızı mı yapıyordu?

''Birde...'' dedi öğretmen kararsız bir sesle.

''Evet?''

''Barış adlı öğrenci dışında kimseyle oynamıyor. Barış'ın yanına gelen herkesle kavga ediyor.''

Adam iyiden şaşırmıştı artık. Bu küçük bücür fazla olmaya başlamıştı. Suratının asıklığının nedeni de kesin bu Barış yüzündendi. Beş yaşındaydı ama şimdiden kıskançlık genlerine işlemişti.

''Suratının asıklığı bu yüzden mi?''

''Barışla kavga ettiler.''

Ahmet inanamıyordu. Beş yaşında ki çocuklar kavga etmeyi de mi biliyorlardı? Oysa Efe ne kadar sakin ve usluydu. Oğlu tıpkı kendisi gibiydi ama bu bücür anlaşılan karısının küçük bir kopyası olacaktı.

''Ne yapmamızı öneriyorsunuz?''

''Anne ve baba olarak sizlerin çocukla konuşması daha iyi olur Barış konusunda. Ona diğer arkadaşlarıyla da arkadaşlık kurması gerektiğini anlayacağı bir şekilde anlatırsanız eminim anlayacaktır. Ben denedim fakat beni dinlememek adına elinden gelen her şeyi yaptı.''

Adam tahmin edebiliyordu. Bücür kızı birini dinlemek istemediğinde yaşından büyük işlere hiç çekinmeden kalkışabiliyordu. Öğretmene teşekkür edip yanından uzaklaşarak arabaya bindi. Yol boyunca baba kız konuşmadılar. Selma'nın sinirinden konuşmaya niyeti yoktu zaten ve bu durum Ahmet'in fazlasıyla işine gelmişti.

Eve girdiklerinde de Selma pembe çantasını salona atıp koltuğa oturdu ve kollarını birbirine sararak yüzü asık bir şekilde kendisine şaşkın bir şekilde bakan annesine bakıyordu. Ahmet araya girerek Deniz'i mutfağa çekti ve öğretmenin anlattıklarını anladı.

''Bu kız tam bir baş belası.'' diye hayıflanmadan edememişti Deniz. Ahmet ise yüzünde arsız bir gülümsemeyle ''Tıpkı sen gibi güzelim.'' dedi.

''Senin dilin fazla mı uzadı ne Ahmet?''

Adam karısına doğru yaklaşarak belinden sardı ve kendine doğru çekti. ''Bilmem uzamış mı?'' dedi ve karısının dudaklarını büyük bir açlıkla ele geçirdi. Kendini geri çektiğinde ise karısının kulağına doğru ''Uzamış mı güzelim?'' diye fısıldadı.

Deniz kahkaha atmasına engel olamadı. Olabildiğince şuh bir sesle ''Fazlasıyla.'' diyerek kendini kocasının kollarından kurtardı ve tekrar salona geçti. Kocasının peşinden geldiğini fark etmişti.

İçeri girdiklerinde kızları yine aynı pozisyonda oturuyordu. Öfkeli iri gözleri ile anne ve babasına açıkça meydan okuyordu. Bir yanına Deniz diğer yanına da Ahmet oturdu.

Deniz olabildiğince sevgi dolu bir sesle ''Bebeğim.'' dedi. Ama kızı dönüp ona bakmamıştı bile. Genç kadın pes etmeyerek ''Selma kızım.'' dedi. Bu sefer kızı kendisine bakmıştı.

''Ne oldu bebeğim?''

''Öyyetmen anlatmadı mı?''

Deniz yüzünde oluşan gülümseme ile ''Biz senden öğrenmek istiyoruz canım.'' dedi.

Selma bir süre kararsız gibi anne ve babasına baktıktan sonra alt dudağını sarkıtarak ''Bayış beni sevmiyoy.'' dedi ağlamaya yakın bir ses tonuyla.

''Seviyordur kızım hem olur öyle arkadaşlar arasında kavgalar.''

Selma annesinin bu sözleri üzerine öfkeyle irileşen gözlerini annesine çevirdi. ''Ben Bayışla aykadaş deyilim. Evlenicem ben onunla.''

''Ne?'' dedi Ahmet kendini tutamayarak. Tamam, sakin durması gerekiyordu ve bu saate kadar da sakin kalmıştı ama bu kadarı da fazlaydı canım. Bir tanecik, güzeller güzeli kızını elin Barışına mı verecekti?

Selma babasının tepkisini umursamadan göğsüne başını koyarak küçücük elleriyle babasını sardı. Gözünden akan bir damla yaş babasının gömleğini ıslatmıştı.

''Baba kalbim acıyoy.''

''Unutursun kızım.''

''Ahmet!

''Ne var Deniz yalan mı? Hem benim kızım Barışa mı kalmış?''

Deniz inanamaz gözlerle kocasına baktı. Çocuk psikolojisinden zerre kadar anlamıyordu bu adam.

''Hey, ne oluyor?''

Evin büyüğü Efe beyde gelmişti. Deniz Efe'ye her baktığında onun nasıl bu kadar büyüdüğüne anlam veremiyordu. On yaşındaydı yakışıklı oğlu. Boyu posu şimdiden ben buradayım diye bağırıyordu. Tıpkı babasının küçük bir kopyasıydı.

''Barış meselesi.'' dedi genç kadın bezgince. Artık hayatları Barış olmuştu.

''Yine mi Selma?'' dedi Efe azarlar bir tonda.

''Sen kayışma.''

''Ben senin abinim!''

''Pabucumum abisiiiiiiiii!''

Ahmet araya girme gereği duyarak ''Sakin çocuklar.'' dedi ama anında oğlundan yedi tepkiyi. ''Ben çocuk değilim baba tam tamına on yaşındayım.''

''Çok büyümüşsün oğlum.''

''Baba!''

Deniz biraz daha araya girmezse bu laf atışmasının sürüyüp gideceğini bildiği için ''Hadi herkes üzerini değiştirsin yemek yiyeceğiz.'' diyerek mutfağa geçti. Yüzünde oluşan gülümseye engel olamamıştı. Bir zamanlar hayalini dahi kuramadığı bir hayatın başrolündeydi ve bunun için her gün şükrediyordu. Mutluk demek onun için ailesi demekti. Onlarsız nefes dahi alamazdı. Ahmet ve çocukları onun yaşam kaynağıydı. Ve genç kadın biliyordu ki son nefesine kadar onlarsız tek bir an bile geçiremezdi.

Güzelim!(Sevdanın Külleri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin