5

374 37 10
                                    

Yoongi

Göreve yarın başlıyacaktık.Pazar olduğu için okul problem olmıyacaktı ki zaten müdürümüz Bay Jung'tu.

Kendimi kötü hissediyordum çünkü Namjoon için endişelenmiştim.Onu çok severdim.Çok çoook severdim.

Küçüklüğümüz de o denk geldiğimiz ve ortasında sıkışıp kaldığımız kavgada kurtarmıştı beni.Bizim bir suçumuz yoktu sadece okula yürüyorduk.O zamanlar 13-14 yaşlarında filandık.

(Geçmişe gitme sallanışı)
        

İki insan ve etrafında bir topluluk yola yayılmış birbiriyle dalaşıyordu.Biz geri gitmek için adımlamıştık ki çoktan bizi görmüş ve bazıları bize doğru gelmeye başlamıştı.Namjoon,Tae yanımız da olduğu için Jimin ve Jungkook ile geri başka yoldan gitmesi için göndermiş.
Geriye sadece dördümüz kalmıştık.Şuan kaçabilirdik ama yakalarlarsa daha kötü olacağından en az hasarı düşündük.Meğerse bu zaten beni hırpalamak bana zarar vermek için yapılan bir kandırmacaymış.Ama biz bunu o hasarı aldıktan sonra öğrenmiştik.

Bizi gören adamlardan biri 'aha gelmiş min veledi' diye diğerlerine seslenince hepsi bize doğru gelmeye başlamıştı.Ellerinde sopalar,çakılar...bu ne lan anasını nerede bu adalet yani benimi dövmeye geldiniz sülaleyimi.

Yavaş yavaş gelirlerken biz de ne yapıcağımızı düşünüyorduk.Aralarından biri bize doğru çakıyla atılınca korkmuştum.Savunmasızdım.Onlar bize gülerken Seokjin ve Namjoon öne atılmış adama saldırmaya çalışıyorlardı.Hoseok benden tarafa gelmiş.Çaresizce bekliyordu.O serseri ikisine bıçak sallamaya devam ederken bıçak darbesinin biri Seokjin'in koluna gelmiş ve yere itmişti.Biz Seokjin'in yanına giderken fırsattan istifade Namjoon bıçağı yere düşürtmüştü.
Adama birkaç yumruk geçirmiş ardından kendi de bir yumruk yemişti.Yardım etmek istiyorduk ama Seokjin yaralıydı hem de yapacağımız birşey yoktu.

En sonunda adam yere serilmişti.Ben adamlara biraz daha yakındım ve arkamda kalıyorlardı.Joon adamı yere serdikten sonra buraya gelirken herşey bir anda gelişmiş.Hoseok'un bana 'Yoongi dikkat et!' diye bağırması polis sirenlerinin yükselmesi bir olmuş.Arkamı döndüğüm sırada Namjoon arkama geçmişti.Geçmesiyle sopa Joon'a isabet etmiş ve vuran kişiyle diğerleri kaçmıştı.

Anlaşılan polisi bizim çocuklar çağırmıştı.Polis arabaları hızla ilerleyip yanımızdan geçerken ikisi durmuş içinden bizim çocuklar çıkmıştı.Namjoon aldığı darbeden dolayı yığılmıştı.Gözlerim acıyordu.O pis heriflerin bizi iki dakikada getirdiği durum neydi böyle.

Diz çökmüş ve Namjoon'u kollarım arasına almıştım.Sarsıyordum uyansın diye.Benim yüzümden incinmişti.Kendimi suçluyordum çünkü o zamanlar çok güçsüzdüm.Bir elimi kafasına diğer elimi omzuna koymuştum.Kafamı çevirip Seokjin'e baktığımda kolunu şimdilik birşeyle sarmış hastaneye götürceklerdi.Polislerden birisi de gelip Namjoon'u kucağına almış arabaya bindirmişti.Hoseok yanıma gelip bana sarılmış kalkmam için sesleniyordu.Ellerim de yediği sert darbeden dolayı kanları vardı.Şoktaydım.En sonun da zorlada olsa arabaya binmiş biz de hastaneye götürülüyorduk.

Sanırım Taehyung'u birine emanet etmişlerdi.Sesler buğuluydu.Konuştuklarını anlamıyordum.Hoseok elini kafama koyup omzuna yaslamış saçlarımla oynarken hastaneye kadar olan yolda biraz dinlenmiştim.

(Günümüze geri dönme sallanışı)

O zamanları hatırlayınca buruk bir gülümseme oluştu.Hastane de geçen o süreden sonra çabuk toparlanmıştı.
Ben ise kendimi korumayı öğrenmiş güçlenmek için bir sürü şey yapmıştım.Şimdi 20'li yaşlarında güçlü biriydim.Ama hala onu koruyamıyordum.
Yatakta yan dönmüş yan taraftaki masanın üzerinde bulunan ikimizin fotoğrafına baktım.O benim o gün kahramanım olmuştu.

İlkokul yıllarımızda babasından kaçtığı zaman bizim yanımıza gelirdi.Babam bilirdi herşeyi.Bay Kim'in onu dövdüğünü.Annesinin onu sevmeden öldüğünü.Namjoon anlatırdı bize.Sevilmediğini.O küçücük kalbin acıdığını söylerdi.Biz de elinden tutar onunla oyunlar oynardık.Taehyung o zamanlar küçüktü daha neler olduğunu bilmezdi.Ama büyüyünce o da sevmedi.Biz Joon'un ailesiydik.Kan bağıyla olan ailesi değil.Sevgiyi öğreten ona insan olduğunu yaşayabildiğini anlatan bizdik.
Lakin her ne kadar kaçsa da hep geri gitmek zorunda kalırdı.Babama onu bize getirmesini söylerdim biz de yaşasın derdim.Babam birgün derdi.Birgün o pislikten kurtulcak.Ben onu daha küçükken sevmiş.Büyüdükçe sevgim de büyümüştü.
Saat 1'di.Uyuyamadığım için kalkdım ve masanın üstündeki fotoğrafı elime alıp fotoğrafla beraber yatağa tekrar yattım.Bir yandan okşuyordum bir yandan ise yarın onu göreceğim aklıma geliyordu.Yine yaralarını makyajla kapatacaktı.

Bekle Namjoon birgün senin yaralarının merhemi olacağım.I am determined to keep this flower alive.
You and I will be us.

---------------------------------------------------------------------------Merak ettiklerinizi veya da yanlış bulduğunuz şeyleri yazabilirsiniz.
İyi okumalar.

Cümlelerin türkçesi:
"I am determined to keep this flower alive."
(Bu çiçeği yaşatmaya kararlıyım)
"You and I will be us"
(Sen ve ben biz olacağız)

Adiós...

D.O. -NamgiWhere stories live. Discover now