12•

666 76 111
                                    

Kapıya tıklattıktan sonra içeriye girmiş ve elindeki bir buket çiçeği, yüzünü göstermeden sallamıştı.

Rachelle, hasta yatağında doğrulup şaşkınlıkla bukete baktı.
"Le-"

"Sürpriz!"
Saklandığı yerden çıkıp gülümsedi, Dean.
"Sana en sevdiğin çiçekleri aldım, Rachelle."

"Oh."
"Az evvel ne tür bir saçmalık düşünüyordum ben?"
Gülümsemişti.
"Teşekkür ederim..." çiçeklere uzanıp aldı." Çok güzel gözüküyorlar."
"En sevdiklerimden olmasa da, gülü tutturmuş en azından."

"Nasılsın? Daha iyisin, değil mi?"

"Önemli bir şeyim yok, bugün çıkacağım. Sadece bayıldım, o kadar."

"Önemli bir şey bu, Tanrım... departman yöneticisiyle konuşup senin ofisini girişe indireceğim."

"Hayır!" Dedi Rachelle hızlıca." Bunu yapma, lütfen."

"Neden? Tekrar bayıl diye mi? Unut bunu, hiç şansın yok." Dedi mavi gözlerini devirerek." Bir daha seni hastanede görmek istemiyorum."

"Merdiven çıkabilirim."

"12 kat mı?"

"Spor olabilir..."

"Saçmalıyorsun. O katta seni tutan ne var ki sanki?"

"Manzarası güzel..." demişti Rachelle, dudağını büzerek.

Dean, gülerek burnunu parmaklarının arasına sıkıştırıp hafifçe çekti.
"Küçük bir çocuk gibi davranıyorsun."

"Ofisimi seviyorum."

"Ve ben de seni seviyorum, bu yüzden ofisinin aşağıda olması daha iyi olacaktır."

"Dean!"

"İyi! Tamam..."
gözlerini kaçırmıştı.
"Konuşmuyorum, buna karşılık olarak asansöre tek başına binmemeye çalış. Ben de teknik servisi her ay çağırıp bakımını yaptırayım."

"Bu çok marifetli."

"En azından bunu yapabilirim."

"Peki...öyle olsun."

"Refakatçin nerede?" Diye sordu Dean, odaya bakınarak.
"Onu göremedim."

"Yemek saati geldi ve ikimiz de hastane yemeklerinden pek haz etmiyoruz."

"Oh!"
Eliyle yüzünü kapatmıştı.
"Bana söylemeliydin, size yemek alırdım."

"Elinden geleni yaptın." Demişti Rachelle, Dean'in önüne düşen perçemini kenara itip yüzünü açarak.
"Daha fazla bir şey yapamazdın."

Elini çekecekken, Dean onun elini tutmuş yanağına koymuştu.
"Gerçekten çok korktum..."

Rachelle, tebessüm ederek ona baktı.
"Ben iyiyim."

"Sana inanabilir miyim bilmiyorum, kötüyken de iyiyim diyorsun."

"Gerçekten iyiyim. Hatta senden özür dilemeliyim, sana haber veremedim."

"Hasta yatağında en son aklına gelen şey bu olmalı, önceliğin kendin olsun."

"Makaleyi bitirdim."

Dean, ciddi bir ifadeyle ona baktıktan sonra iç çekti.
"Ve en nihayetinde sohbet yine makaleye dönüyor..."

"Ama bunu seveceksin!"

"Yine güvensizlikten ve sevgisizlikten bahseden bir makaleyse-"

"Hayır, bu sefer insanlara yaşama hevesi aşılamaya çalıştım."

Try Again.||Ackerman.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora