Ⅳ |KORKUSUZ

182 13 8
                                    


https://youtube.com/shorts/oJSq-ryWxdc?feature=share

Arkadaşlar eğer link açılırsa bir bakın:)

KORKUSUZ
IV

Yeni bölüm!

Her zaman her şeyde iki yol olurdu. Ya iyi ya da kötü, ya hep ya hiç... Peki benim şuan hangisini tercih etmem gerekiyor du? Kaçmak mı? Yoksa teslim olmak mı? İyi de ben zaten buraya teslim olmaya gelmemiş miydim? Şimdi bu kaçma fikri de nereden çıkmıştı? Peki tamam korkusuz olucağım ve kaçmayacağım. Bana doğru gelen komiser kartal ve o küçük çocuk, bense öylece durmuştum. Kaçmam gerekiyor du yoksa insan katil suçundan asla içeriden çıkmayabilirim. Kartalın bana son adım atmasıyla arkama bakmadan koştum. En son kartalın "yakalayın şunu!" Deyişini duydum.

Bir dakika ben kaçmayacaktım değil mi?

Sokaklar dardı. Ve nefesim daralıyor du. Daha fazla dayanamayacaktım. Koşarken bir yandan arkama baktım. Yoktu. Ne araba ne polis, ne de kartal. Tekrar önüme döneceğim an arkamda birinin varlığını hissettim ne oluyordu? Ve çok geçmeden elime değen soğuk metal kelepçeler... Kahretsin! Yakalanmıştım, bir daha asla kurtulamazdım. Araba yoktu resmen sokak sokak bir polis yanında da kelepçeli suçlu. Bazıları telefonda video çekiyordu. Tüm mahalle sanki başka işi yokmuş gibi beni izliyorlardı. Yol boyunca hiç sesimi çıkartmamıştım ama artık dayanamıyordum kolumu tutan kartal'a inat tepinmeye başladım
"ne bakıyosun lan?!" Diye bağırdım otuzlu yaşlarında gösteren bir adama. Manyak mı? Deyişini kesinlikle görmezden gelmiyeceğim.
"Sensin o manyak!" Kaşlarını çatmış her an patlamak üzere olan polis bey bana ters ters bakıyordu. "Kes sesini!" Dedi dişlerinin arasında.
Ve konuşmaya başladı;

"Anlamıyorum ki nasıl bu kadar basit olabiliyor? Bir can. Sen o çocuğun hesabını nasıl vericeksin? Hiçmi vicdanın yok! O çocuğun gözlerinin önünde öldürmeye" o çocuğun gözleri geldi aklıma babasına bakıp, yardım istercesine bana bakması...

"Ben..." Dedim kısık sesle, bana baktı sinirle "sus!" Dedi.
"Hiçbir suçlu haklı değildir!" Ona ters bir şekilde baktığım sırada arkamızda bir silahın patlama sesi geldi. Buda neydi şimdi? Kartal'a baktım silahın geldiği yere bakıp dişlerini sıkıyor du. Tam bende bakacağım sırada kolumun çekilmesiyle tökezledim. Kartal koşuyordu koşarken benide çekiyordu. Ama ben artık dayanamıyordum bugün haddinden fazla koşmuştum buda astımı mı ortaya çıkartıyordu.

O kadar çok koşmuştuk ki nerede olduğumuz hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu. Ama hala koşuyorduk. Daha fazla ayakta duracak gücü bulamayınca kendimi bıraktım hala bileğimden çekiştiren polis de en sonunda durdu. Nefes alamıyorum. Sanki tam nefes alıcam ama son anda biri çekiyor tekrar ve tekrar...
"Anlamıyorum neyin olduğunu?" Sinirle ellerini saçlarına geçiren polis delirmek üzereydi. Acıdan onun elini tuttum. Ve tüm gücümle sıktım. Sanki öyle yapınca nefes alabilecektim, "i-ilaç" dedim güçlükle "astım ilacı, n-nefes.." ancak bunları diyebildim ve kararan gözlerim ile onun kollarına düştüm.

------

Gözlerimi zorlukla açmaya çalışırken, birilerinin konuşma sesi geliyor du. Ama anlayamıyordum. Sanırım bilincim daha yeni kendine geliyordu.

"Kalk," birinin seslenmesiyle sesin geldiği yöne baktım. Kartal polis bir yaşlı adamla yan yana durmuş beni izliyorlardı.
Ben neredeyim?

"Nereye?" Diye sordum. Ama sanırım bunu sorarken aptallık ettim çünkü hapisaneye gidiyorduk ve ben içeri girecektim. Daha çok gencim!.

"Hapisaneye" dedi soğuk bir sesle.

Elimde kelepçe yoktu, en son astımdan bayılmıştım, ve buradan çıkışım yoktu.

"Tamam," dedim kaderime boyun eğerek..
"Şu anda neredeyiz? Biz neden orada adamlardan kaçtık?" Diye sormadan edemedim.
"Hayatım sizin gibi pisliklere dolu olduğu için nereden çıkacakları belli olmuyor!" Dedi. Sizin gibi derken bana resmen tiksinerek bakmıştı. Bu kadar mı ahşalığım...

Hiç bir şey söylemeden doğruldum ve gitmeyi bekledim. Yine soğuk metalleri bileğimde hissettim.

Artık ne kaçış vardı nede çıkış, bundan sonra sadece karanlığa mahkûm olmuş bir hayat vardı..

-----

Gücünü yitirmiş bacaklarımı kendime çektim ve üç gündür yaptığım şeyi yaptım, ruhsuz ruhsuz beyaz gri arası örümcek ağı tutmuş duvarı izledim. Daha içeriye gireli üç gün olmuştu ve ben daha şimdiden tükendiğimi görüyorum.. bu aralar aklıma giren tek konu annem beni bırakmasaydı ben daha iyi yerlere gelebilirdim. Ellerim kan kokmaz bir çocuğun göz yaşları ruhumu eritmezdi.

Peki ben bu hale nasıl geldim?

Daha öncede çocuğu olan birini öldürmüştüm belki çocuğu o an orada yoktu ama biliyordum, peki şimdi bu hassasiyet nereden çıkmıştı? Hayır bu sefer ki başkaydı bambaşka... O çocuk orada belkide bana lanetler yağdırdı bilmiyorum, bildiğim tek bir şey varsa o da artık yaşamıyordum ben her geçen saniye biraz daha ölüyordum. Ama ciddi anlamda ölüyordum, benim astımım vardı, ve burası elimi kaldırsam toz Duman oluyordu, boğazım yırtılırcasına öksürüyordum. Olabildiğince duyulmasın diye ağzımı tutuyordum. Biliyorum belki bu bir intihar ama ben zaten yaşamıyordum pekde yaşamaya hevesli değilim.

Annem beni terk etmişti, babam beni canavar olarak yetiştirdi, bunu o çoğunun gözlerinde kendimi görünce anladım. Şimdi ise cezamı çekiyorum.

Birilerinin ayak seslerini duyuyordum muhtemelen yine her zamanki gibi yemek getirmeye geldiler ahh pardon kuru ekmek ve yarım bardak su diyecektim. Yine her zamanki adam elinde tepsiyle gelmişti, tepsiyi yere bıraktıktan sonra yüzüme baktı şaşırmış gibiydi "sen getirdiğim şeyleri yiyormusun?" Diye sorunca hiç tepki vermeden "evet" dedim. Hayır yemiyorum hepsini alıyorum ve bir yerde biriktiriyorum. Polis yüzüme biraz daha baktıktan sonra tam arkasını dönüp godiyordu ki öksürmemle geri durdu. Kahretsin! Şimdi olmaz. Adam hala bana bakıyordu, o baktıkça nefesimi daralıyor ciğerlerim öksürmekten isyan ediyordu. Nefesimi düzene sokmaya çalıştım ama fayda vermiyor du. Avcumun içinde hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi kocaman açtım ağzımdan kan geliyordu. Ve ben durduramıyordum. Polis bir şeyler söylüyordu ama anlamıyorum. Kapıyı açtılar bir kaç polis daha geldi aralarında kartal komiser de vardı. Basımı ellerinin arasına almış bir şeyler diyordu. En sonunda kartalın ambulans arayın denesini duydum ve bilincimi kaybettim..

-----

Kartaldan devam;

"Bir haber varmı?" Diye sordum salih'e ama oda bilmiyorum demişti. Nehiri tutuklayalı daha üç gün olmuştu ve o üçüncü gün ölümden dönmüştü, astımı vardı, yanında ilacı yoktu, kapalı alandaydı ve oldukça tozlu bir yerdi. Peki bunu bildiği halde neden hiç bir şey söylemedi? Bu kız ölmek mi istiyor! Ama şu aralar aklıma takılan tek şey neden kendi ayaklarıyla geldi karakola, içeri girmek ister gibi!

Beni ilgilendirmezdi! O bir suçu ben ise bir polis. suçlu yakalandı insanlar güvende... Bitti

Hala oturduğum sandalyede beklerken salih telaşlı bir şekilde yanıma koşurdu "ko-komiserim" dedi hala nefes alamazken "nehir kaçmış, yada kaçırılmış, gittiğimizde yatağında yoktu ama kan lekesi vardı. Ayrıca en son baygındı hala. Muhtemelen kaçırdılar" kahretsin! Niye her gün bir kaçma yada kaçırılma aksiyonu anlamıyorum ki!

Bölüm sonu...



















Merhaba arkadaşlar, uzun bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım.
İlk öncelikle bölüm nasıldı? Evet biliyorum buda biraz kısaydı ama inanın başımı işlerden kaldıramıyorum..keşke daha kısa zamanda daha uzun bölümler! İnşallah en yakın zamanda

Bölüm yorumu?

Hepiniz Allaha emanet olun ✨ sizi çok seviyorum 🦋💙

MAHKÛM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin