Ⅸ |GİTME!

62 10 7
                                    

Donmuş bir şekilde arabaya bakarken umutun arkamdan seslenişini duydum.
Araba az kalsın çarpıyordu. Gerçekten son dakika kurtulmuştum!

Kartalın arabasıydı bu. Arabanın kapısı açılınca, içinden başka bir komiser ve oğuz çıkmıştı.

Allah kahretsin!

Oğuz bir anda üzerime doğru yürüdü. O anda umut araya girdi ve oğuzun önünde durdu, oğuz ise çok rahat bir tavırla cebinden polis kimliğini çıkardı. Umut bana bakıp yutkunurken ben ise sadece boş ve ruhsuz bir şekilde bakıyordum oğuza.. beni tutuklacaklardı.

Oğuzun önüne geçtim ve bileklerimi ona uzattım. Oğuz ise bana hiç bakmadan cebinde ki çıkardığı kelepçeleri taktı. Soğuk metaller tekrar bileğim ile buluştu.

Arabaya binince camdan umuta baktım o da kendi arabasına hızlı adımlar ile gidiyordu. Muhtemelen peşime takılacaktı. Beni bu durumdan tek kurtarabilecek kişi umuttu.

Umut bana küçük de olsa bir umut vermişti..

Emniyetin önüne geldiğimiz zaman oğuz hızlı bir şekilde arabadan indi ve karakola doğru çekiştirdi. Merdivenlerden yukarı çıkarken kartalı gördüm bir polis ile konuşuyordu. Ara elinde bir dosya ile ona çok önemli olacak ki ciddiyetle bir şeyler anlatıyordu.

Bir basamak daha çıkınca bizi fark etmiş olmalı ki bu tarafa baktı. Ve bana gözleri beni kendine kitlediğinde kaşları hafiften çatılıyor du. Dudaklarını birbirine bastırmış bir şekilde oğuza baktı ve,

"Oğuz odama gel." Dedi emrivaki bir sesle bana daha hiç bakmadan koridorda yürürken oğuz beni yanındaki polise devretti.

"Kızı at içeri, ben on dakikaya geliyorum" dedi ve kartalın arkasından gitti.

Ben şimdi ne yapıcaktım?

Beni sürükleyen polise zorluk çıkarmadan yürürken onun yüzüne baktım. Zayıf ama uzuzn bir polisti ona baktığımı anlayınca o da dönüp bana baktı.

"Neden bakıyorsun?" Diye sorunca ne diyeceğimi bilemedim. Bildiğin adamı dikizliyordum!

"Kaç yaşındasın?" Diye soruverdim. O ise tek kaşını kaldırıp bana baktı
"Hayrola? Yaşımı niye merak ediyorsun?" Diye sorunca hala yüzüne boş boş bakıyordum. Ve o bu durumdan pek hoşlanmış gibi görünmüyor du.

"Her neyse," dedi dudağının kenarını kaşırken "şimdi gir içeri." Diyince yutkunamadım. Loş ışıkların kapladığı demir parmaklıklar beni ürkmeye yetmişti.

Beni şuan da sadece korkutan bir şey vardı. Burası çok karanlıkdı. Ve sadece bir tanesi parmaklıklar vardı boş büyük koridor gri duvarlar kasvetli hava..

yıllarca siyahların içinde olan ben bugün siyahtan nefret etmiştim..

Beni içeri koyup giderken arkasından bağırdım "hey!" Nefes alışlarım güçleşmişti ama fark ettirmemeye çalışıyordum. Arkasını dönen polis
"Söyle," dedi.
"Işıklar kapanmasa?" Diye sorunca bana dikkatli bakmaya başladı.
"Üzgünüm," dedi üzgün değildi.
"Işıklar yapatılıyor sadece şurada gördüğün gece lambası gibi olan ışık kalıyor. Ve sakın boşuna nefesini tüketme buraya girenin sesi yukarıdan milim duyulmaz." Dedi ciddiyetle.

"Arkasını dönüp gitti. Işıklar kapandı sadece gri loş küçük bir lamba kaldı.

Nefes alamıyordum giddikçe nefesim tükeniyor du. Saçlarımı kökünden koparmak istercesine yoldum ve o bağırmaya devam ettim.. nefes alamazken bağırmak çok acıtuyordu.

"Baba!" Diye bağırdım. "Baba duy beni duy! Cezamı çekiyorum! Hepsi sizin yüzünüzden! Hepsi annemi-" demiştim ki ağzımdan gelen kan ile kalakaldım metalik tat daha da büyüdükçe ben nefes alamadım. Dizlerim üzerine düştüğüm zaman ellerimi yere kenetleyip sakinleşmeye çalıştım olmadı. Ve ben nesef almaya çalışmadım saçlarımı yolan ellerim gevşerken bu gece Sadece ölmek istedim.

MAHKÛM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin