Bir iki günlüğüne de olsa Ömer ile geçirdikleri yalnız vakitleri Banu için oldukça güzeldi. Ömer'i özlemişti ve onunla bu şekilde rahatça hareket etmek en özlediği şeydi.Onunla birlikte yüzmek, rahatça etrafta dolaşmak, rahat rahat sarılıp öpmek...
Bunlar kulübede Banu için bir lütuf gibiydi.
Ancak geri dönmeleri ile her şey eski düzene oturmuştu. Ömer'i yine akşamdan akşama görür olmuştu. Bazen o kadar işi oluyordu ki o zamanlarda yaptığı gibi mescidde sabahlıyordu.
Bu yüzden Banu'da çok üzülüyordu. Onun bu kadar çalışıp yorulması Banu'yu harap ediyordu.
Ancak o da buna bir şekilde katlanıyordu.
O gün de Mira'nın evine gitmişti. Bir şekilde dertleşmeye ihtiyacı vardı.
"Banu bence bunu Ömer'e söyle. Sonuçta Ömer artık senin kocan! Eskiden olan eskide kalır!"
Banu iç çekti. Göz ucu ile ilerilerinde oynayan Aişe ile Abdullah'a baktı. Ardından yeniden Mira'ya döndü.
"Öyle olmuyor işte." dedikten sonra oflayıp saçlarını geri itti.
"Ömer Pedro'nun bana karşı his beslediğini öğrenirse ne iş dinler ne başka bir şey. Her şeyi iptal eder Mira. Bu İhkakin-Dar'ın ilk anlaşması."
"Pedro iyi birisi Banu. Senin evli olduğun gerçeğiyle de baş edebilecek kadar olgun. Söylersen o ikna eder Ömer'i."
"Pedro'yu bende tanıdığım kadarı ile hala seviyorsa sevgisinide inkar etmez, yalan söylemez. Eğer hala böyle duyguları varsa ve Ömer ona bunu sorarsa da yüzüne karşı evet der."
"Ömer'de çıldırır tabi..." diye ekledi Mira.
Banu ise sıkıntılı bir şekilde "Anlamıyorum! Pedro'nun ne işi var İhkakin-Dar'da!" dediğinde Mira "Senin için gelmediği belli. İlk başta seni tanımadığına göre." dedi.
"En azından benim yüzümde peçe vardı Mira. Pedro'nın suratı karşımdayken tanımadım ben Pedro'yu!"
Banu elini alnına koyup "Ne yapacağım ben?!" dedi.
"Bir yandan Ömer bu işte başarılı olsun, ilk anlaşmasını yapsın istiyorum ancak bir yanda da Pedro gerçeği var. Bir şekilde öğrenebilir ve iyi şeyler olmaz."
"Ben diyorum sana! Başkasından duyacağına senden duysun!"
Banu başını kaldırıp "Korkuyorum Mira!" dedi.
Mira kaşlarını çatıp bir süre kardeşini süzdü.
"Ömer'in sana karşı olacak tepkisinden mi korkuyorsun?"
"Ömer'in ileriki zamanda bu bozulabilecek olan iş yüzünden beni suçlamasından korkuyorum. Ya bu İhkakin-Dar'ın gerçekten yükselme şansıysa? Ya bu iş Ömer için bir dönüm noktası olursa?"
"İş yalan üzerine kuruluysa hayır bekleme."
"Yalan söylemiyorum!"
"Ama gerçekleri Ömer'den gizliyorsun."
Banu bir şey demedi. Bu doğruydu ancak niyetide belliydi. Geçmiş mevzular yüzünden Ömer'in başarısını mahvetmek istemiyordu.
Bu düşünce günlerce kafasını karıştırıyordu. O akşam eve gittiğinde ise dalgındı. Abdullah'ı uyutup kendide yattı ancak uyku tutmadı. Bir sağa döndü, bir sola. İçinde midesine baskı yapan bir korku vardı ve bu kusmak istemesine sebep oluyordu.
O sırada kapı açıldı.
Banu kafasını çevirip kapıya baktığında karanlığın içindeki Ömer kafasındaki sarığını ve cübbesini çıkarıp kenara koydu. Ardından sandıktan kıyafetlerini aldı. Üstünü çıkarıp kıyafetlerini giyinirken bu sefer üstünü giyinmedi.

YOU ARE READING
Habbab'ın Kızları
Historical FictionHabbab... Habbab tüm Mısır'da karnavalları ile tanınır. Dansları ile neredeyse her karnaval düzenleyen beldeden talep gören Habbab ve ailesinde özellikle dikkat çeken başka bir mevzu daha vardır. Habbab'ın kızları. Habbab'ın kızlarının güzelliği bi...