32."Kırıklarım Var."

48 3 135
                                    

#Kisnou-My Love

🌟

Yaptığım şeyi neden yaptığıma dair bir açıklamam yoktu. Dudaklarımı ayrılır ayrılmaz yere düşen defteri kaptığım gibi eve doğru koşmaya başlamıştım. Aklıma gelen ilk şey ve yapabileceğim tek şey bu gibi durmuştu o an. Duygularımı kontrol edemiyor, önüne geçemiyordum. Çağdaş'a çok kızgınım, ama aynı zamanda da kırgındım.

Onu seviyor olduğumu fark etmemiştim. İnkar etmiştim hissetsemde. Söylediklerinde haklıydı. Alp'i sevdiğimi sanmış, Alp'in sevgisini ve ilgisini hep hayatımda hissetmek istemiştim. Çünkü ne babam vardı beni seven, ne de abim. Yapayalnız biri olduğum için bana kol kanat geren birine bağlanmak istemiştim. Bu bağı da aşk sanmıştım. Alp'ten ayrıldıktan sonraki her gün bunu fark etmiş, Çağdaş işe her göz göze gelmemde aradaki his farkını çözmeye çalışmıştım. Kalbime giren bu sancının nedeninin Yıldız'ın ölümünde payı olduğundan sanıyordum.

Aşık olduğumdanmış.

Çağdaş'a çok kırgındım. Beni bu denli üzdüğü için, kalbimde derin bir yara açtığı için. Ona her baktığımda boşluk hissiyle savrulduğum için.

Adımlarım gittikçe yavaşladı. Elimdeki defteri hızlı bir şekilde ileri fırlattım ve olduğum yere çöktüm. Esen rüzgarda sayfaları uçuşan deftere baktım. Ona güldüğüm her anı resmettiğini söylemişti. Ona cidden böyle mi gülüyordum? En sahici gülümsememle?

"Böyle kaçacak mısın?" Yerimde sıçradım ve arkamı dönüp Çağdaş'a baktım.

"Yalnız kalana dek, koşmayı bırakmayacağım." Yeniden ayağa kalktım ancak tek bir adım daha atamadan bileğimden yakaladı ve boştaki eli ile çakmağı yaktı. Önce çakmağa sonra ona bakıp ne yaptığını anlamaya çalıştım.

"Eğer rahatlatacaksa yak beni, yeterince yanmıyormuşum gibi." Güldüm.

"Seni yakmayacağımı bildiğin için mi geliyor bu cesaretin?" Başını sol omzuna yatırdı ve bu kez o güldü. Kolumu tutmayı bıraktı ve elini ateşe yaklaştırıp avucunu yakmaya başladı. Elini ateşten çekmedim, ne yaptığını sorgulamadım. Bağırıp çağırmadım. O avucunu yaktı, benim kalbim yandı ama yine de izledim. Sadece izledim. Yıldız yanarak can verdiği için, Çağdaş'a dur diyemedim. Dursun isterdim, canı yanmasın isterdim ama durduramadım. Gözleri doldu, yüzü kızardı.

"Anlayamazsın, nasıl acı çektiğini anlayamazsın." Çakmağa uzandım ve elinden alıp avucunu daha fazla yakmasını engelledim.

"Yıldız'ın çektiği acı ile, benim canımın yanması ile senin avucunun yanması bir olamaz Çağdaş. Anlayamazsın." Yutkundum.

"Seni seviyorum." Eğdiği başı hızlı bir hareketle kalktı ve bana baktı.

"Ama seni sevmeyi, sevmiyorum Çağdaş. Seni sevdiğim için üzülüyorum. Kötü hissediyorum. Yapmamam gereken bir şeyi yapmışım gibi hissettiriyor. Bu sevgi beni heyecanlandırmıyor. Korkutuyor. Üzüyor. Ama sevgi böyle bir şey değil ki. Özür dilerim." Gözyaşımı sildim.

"Seni anlamaya çalışıyorum. Deniyorum en azından. Empati kuruyorum, düşünüyorum. Ama yine de Yıldız'a sırtımı dönemiyorum. Unutamıyorum." Attığım deftere doğru ilerledim ve onu elime alıp mırıldandım.

"Bana biraz zaman ver. Eğer seni tamamen aklımdan çıkarırsam bu defteri sana geri vereceğim." Bana doğru bir adım attığında hemen geriye bir adım atıp aramızdaki boşluğu doldurmasına engel oldum.

Hayat Işığı✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin