Derin Duygular

99.3K 2.5K 1.1K
                                    

Bazen hayat çok kötü gidiyor ve ben onu nasıl anlatacağımı bilemiyorum. 🔱

Merhabaa papatyalarımm! 💐

Bölüm ithafım _cankiriklarim_ 'a sevgilerimle...

Bölüm şarkısını bırakıp kaçıyorum!

Zeynep Bastık|Uslanmıyor Bu
〰 Barış Diri | Derinden

İyi okumalaar!

"Konuşmamız gerekiyor."

Dudaklarını ıslatıp önündeki kupayı itekledi. "Konuşalım." Fısıltılı sert sesiyle gözlerim anlık olarak dolgun dudaklarına değdiğinde yeni ıslattığı için parlıyor oluşu gözlerimin önüne onlarca arsız düşünceyi beraber getirdi. Başımı çevirip cam duvara çarpan şiddetli yağmurun sesine ve rüzgarla oraya buraya savrulan damlaların ahenkli dansını düşündüm.

Derin bir nefes alıp kahveyi içmeyeceğini anladığım için önünden aldım. "Belli ki içmeyeceksin, salona geçelim."

Kendi kupamı ağzıma dayayıp içindeki kahveyi bir kaç yudumda bitirdim. Dudaklarımın kenarında çeneme doğru akan damlayı başparmağımla silip dudaklarımla emdim. Gözlerimi ona çevirip salona ilerleyecekken kapının pervazından bana baktığını gördüm. Baş parmağım hâla daha dudaklarımın arasındaydı ve ben onu bir bebek gibi emiyordum. Bunu gözlerinin içine bakarak yaptığımı farkettiğimde gözleri çoktan o sevdiğim lacivertine boyanmıştı. Baş parmağımı hızla ağzımdan çekip koşar adım yanından geçerek mutfaktan çıktım.

Yemek masasının yanından geçip oturma gruplarına doğru ilerlerken dokunuşunu sahiplenen ve tanıyan bedenim bir çift kol tarafından sarılarak salonun girişindeki kolona sertçe iteklendi. Sırtım soğuk zeminle temas ettiğinde açık saçlarım yüzüme dağılmıştı. Doğrulmaya fırsatım olmadan aynı kollar tarafından mengene gibi kıstırıldım. Kolonla bir bütün olma yolunda emin adımlarla ilerliyordum lakin şuan için düşündüğüm şey kesinlikle bu değildi.

Hormonlarım çoktan ortaya çıkmış, vücudumla arasında santimler olan bedenden aldığı ısıyla kalbim maratona çıkmıştı. Alığım nefeslerin bana yetmediğini ve ayakta duramadığımı düşündüm. Derin nefesler alıp verirken V yakalı beyaz elbisemden taşan göğüslerim önümdeki bedenin göğsüne çarpıyordu.

Elimle yüzüme dağılan saçları çekmeye çalıştığımda ince uzun parmaklar ve büyük bir el tarafından bileklerimden tutularak başımın üzerinde sabit kalmalarını sağladı. Bir ayağıyla iki bacağımın arasına sokulup bedenini bana doğru iyice yasladı. Başım ona meydan okurcasına havaya kalktı ve doğrudan gözlerine baktım.

Kıyamet koparan lacivertlerinde bir çok duyguyu bir arada gördüm.

"Ne yapıyorsun" diye fısıldama cüretini kendimde bulduğumda boştaki eliyle çenemi kavrayıp başımı kolana sıkıca bastırdı.

Sertliğinin hoşuma gitmesi normal miydi? Kafayı mı yiyiyordum. Yoksa fiziksel gücüyle üzerimde hakimiyet kurmaya çalışmasına sakin ve azmış hormonlarımla sessiz kalmam mümkün değildi.

Sıkılı dişlerinin arasında başını yüzüme doğru eğerek çenemdeki elini yanaklarımdaki parmaklarının yardımıyla sıkıştırarak dudaklarımı araladı.

"Asıl sen ne yapıyorsun" sıcak nefesini ağzımın içinde hissetmekle gözlerimi kapatıp inlememek için kendimi zor tuttum.

"Bana bir söz veriyorsun. Sabahında sıcaklığını da götürüp çekip gidiyorsun. Yıllar sonra karşıma çıkıyorsun bu siktiğimin elbisesi ve kıpkırmızı rujunla, sana tek bir soru soruyorum. Beni reddediyorsun, dokunmamı istemiyorsun. Bir kaç saat sonrasında önümde eğilip beni evine alıyorsun. Ha bak tüm bunlar yetmiyor. Beni kışkırtarak tahrik ediyorsun sonrada ne mi yapıyorsun diyorsun. Kızım sen dalga mı geçiyorsun benimle!" Tüm bunları söylerken sert nefesini yüzüme üflemekten ve fısıldamaktan ileri gitmedi. Söylediklerini tartıp biçemiyordum. Düşünemiyordum ve en önemlisi söylediklerini algılayamıyordum. Şuan aklımdaki tek şey üzerimdeki baskısı ve bunun bende bıraktığı etkinin yanlışlığıydı.

TEDH +18Where stories live. Discover now