B.30.

154 22 86
                                    

Selam, yine biz geldik. 

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir?  

Bizim çete yine iş başında ,bakalım bu kez yolları nerelere düştü. 

Sizlere keyifli okumalar dilerken her zaman mutlu kalın ve ayrıcalıklı kalın. 

He, unutmadan oy verip yorum yapmayı unutmayın, sevildiğinizi unutmayacağınız gibi:) 

Yanımızdan hızla geçip giden motorcuların ne ayak olduklarını henüz bilmiyorduk ama Samet'i ve bizi takip ettikleri apaçık ortadaydı. "Bizim andaval Samet'in sözünü ettiği motorcular bunlardı sanırım?"

Titrek Rodi, ayakta titreyip dururken hala motorcuların arkasından bakıyordu. "Sanırım evet!" diye kendi kendine konuşur gibi kısık bir ses tonuyla aralamıştı derisi soyuk ham vişneye benzer dudaklarını. Rodi, hassas bir cilde sahipti, özellikle burnunun ucu ve dudakları kış aylarında kat kat soyulurdu. Ölü hücrelerin altından çıkan yeni derinin rengi kendi ten renginden bir ton daha açık olurdu. "Bunlar Samet'i mi yoksa bizi mi takip ediyorlar?"

Motorlu gençler gözden kaybolunca Rodi, soruma karşılık vermek için durdu ve vücut yönünü bana doğru çevirdi. "H-her ikisi de olabilir. G-geçen gün bahsettiğim f-farkındalık meselesi de bunlardı. M-mahallede bunlarla sık sık karşılaşır oldum. K-kaç kişiler h-henüz bilmiyorum. B-bunların Samet'in dediği gibi çocukların cep h-harçlığının peşinde olduğunu s-sanmıyorum. Bunlar daha büyük balığın p-peşindeler g-gibime geliyor."

Bir adım atıp durdum, "Sence neyin peşindeler?" yürümeye başladım ve adımlarımı hızlandırdım. Senin sezgilerin kuvvetlidir Arzu, bunu unutmuş olamazsın. Kulaklarımın dibinde duyduğum sesle ayaklarım asfalt zemine mıh gibi çakılı kaldı. Sesin Rodi 'den geldiğini düşündüğüm için arkamı dönüp arkadaşıma bakmıştım ama gördüm ki onun duyduğum sesle bir alakası yoktu. "Yine mi sen ya, hani benimle iletişime geçmek için on sekiz yaşıma girmemi bekliyordun?

"Bazı istisnalar kaideyi bozmaz, kendimi tutamadım diyelim. Hem zor durumda olduğunuzu gördüm hem de uyanık olun diye tembihlemeye geldim." Benim kendi kendime konuştuğumu görmesin diye Rodi 'den daha hızlı yürüyordum bu yürüyüş temposu da nefesimi kesiyordu. "Hangi konuda uyanık olacakmışız?" Sesimin tonunu oldukça alçak tutuyordum. Motorcular!

Rodi, bana yetişti ve aynı hizaya gelince adımlarını yavaşlattı. "N-neyin peşinde olduklarını bilmiyorum ama k-küçük paraların peşinde olmadıkları kesin. Arzu, s-sen motorlardan a-anlarsın yani bir motor s-sever olarak. Altalarındaki m-motorlara baksana h-hepsi de pahalı bebekler."

Bizim evin kapısının önüne gelince durduk. "Bebekler he, sende ne cevherler varmış böyle Rodi? Neyse yarın okulda görüşürüz. Zaten bu işi çözse çözse Yobaz Fahri, çözer. Ben en iyisi onunla iletişime geçeyim."

"Görüşürüz!" derken gülümsemeye çalıştı ama olmadı. Soyulmuş dudakları gerilince acıdığı için gülümsemesine engel oluyordu.

Kendi evimizin kapısı önüne gelince duraksayıp nefeslendim. Bu bir çeşit rahatlama yöntemiydi. Bugün babamın gece çalışacağını bildiğim için o yönden içim rahattı. Geriye Aras abim ve evimizin kraliçesi annem kalıyordu. Gecikeceğimi haber vermiştim ama yine de içimde baş edemediğim bir huzursuzluk vardı.

Kendi anahtarımla kapıyı açtım ve usulca geriye doğru ittirdim, çelik kapı sessizce açıldı ve ben bir kedi sessizliğinde evin içine dalış yaptım. Harekete duyarlı holün lambası benden bağımsız yanınca anlamsızca tedirgin oldum. Bütün bunlar son günlerde yaşadığım olaylarla ilintiliydi yoksa bu kadar çekingen genlere sahip bir varlık değildim. Nedensizce bir ürkeklik peyda olmuştu hücrelerime.

Sensörlü lambanın yanmasıyla annem başını mutfak kapısından koridora doğru uzattı. "Geç kaldın?" Botlarımı çıkarıp ayağımın tekiyle duvar dibine doğru itekledim. Birkaç adımda portmanto olarak da kullandığımız vestiyerin önüne gelince şişme montumu çıkarıp ayrıcalık gözetmeden rastgele bir askıya astım. Vestiyerin önüne bıraktığım çantamı elime aldım ve yerde sürükler gibi mutfak kapısına doğru ilerledim. "Haber vermiştim anne!"

Mutfak masasının başında beni bekleyen Aras abim, "Hadi güzellik, daha fazla bekletme de elini çabuk tutup doğruca buraya gel!"

Yorgundum sanki üzerimde tonlarca yük vardı. "Tamam, abi, elimi yüzümü yıkayıp hemen geliyorum!" Hantal adımlar atarak odama yöneldim, okul formamı çıkarıp rasgele ortalığa bıraktım. Şimdi düzenli bir kız olmakla hiç uğraşacak halim yoktu, üzerime rahat kıyafetler giyip banyoya oradan da mutfağa geçtim. Yemek yemeyip beni beklemişlerdi. İçimden keşke beklemeselerdi, diye geçirdim. Beklenmek beni geriyordu çünkü ben rahat bir kızdım.

"Keşke beklemeseydiniz anne, ben pek aç değilim, okulda bir şeyler yemiştim."

"Arzu, meseleyi daha fazla uzatma istersen, geç kaldığın için böyle konuştuğunu ben bilmez miyim? Sabahları da bir şey yemiyorsun okul yemeğiyle ev yemeğini kıyaslama. Kendini derslerine verebilmen için düzenli beslenmen lazım, bunu unutma."

Bir şeyi de bilme be kadın, her şeyi bilmek zorunda mısın, diye içimden avaz avaz bağırasım vardı ama sustum çünkü sevgili anneciğim haklıydı. Boynumu mağduriyet yaşayan biri gibi hafifçe yana yatırdım. "Tamam, anne bundan sonra öyle yaparım."

Hiç kimsenin yüzüne bakmadan annemin tıka basa doldurduğu tabağımı büyük bir iştahla yiyip bitirdim. Tabağımı sil süpür yaptığımı gören annem ve benim canım abim meğerse üşenmeden beni takip ediyorlarmış. "Boşan da semerini ye be kızım, iyi ki aç değildin bi de aç olsaydın vay halimize. Bi ara tabağı da yiyeceksin sandım."

Boş gözlerle önümdeki tabağa bakarken istemsizce hayretimi dile getirdim, "Yok, artık!" Bütün bunlar kafamın karışık olduğundan ileri geliyordu çünkü bir an önce odama çekilmek istiyordum.

Odama çekilince ilk iş olarak Yobaz'ı aradım.

 MİSYONER✓Yarı TextingWhere stories live. Discover now