Bölüm 69: Jiang Ziyi ve Lan Yuchen

79 7 42
                                    

Jiang Ziyi ve Lan Yuchen onları çeken sarmaşıklara karşı savaşırken Lan Zhuqing ve Jiang Song'un da sarmaşıklarla savaştığını gördüler. Sarmaşıklar ikizleri bir mezara kadar sürükledi. Jiang Ziyi birkaç sarmaşığı keserek kendisini salıverdikten sonra Lan Yuchen'i de aynı şekilde salıverdi ve Lan Zhuqing ile Jiang Song'a bağırdı:

"A-Zhu, A-Song!"

Jiang Song cevap verdi:

"A-Zi, endişelenme, iyiyiz!"

Lan Zhuqing ve Jiang Song, Jiang Ziyi ve Lan Yuchen'den uzağa sürüklendi. 

Tam Jiang Ziyi ve Lan Yuchen rahat bir nefes almıştı ki yeni bir sarmaşık dalgası onlara saldırdı. Jiang Ziyi, Tuzi'yi kullanarak sarmaşıklara saldırıyordu, Lan Yuchen çoğunlukla saldırıdan kaçınıyordu ve sordu:

"Bu da neyin nesi?"

Jiang Ziyi:

"Hareket etmeye devam et, gel!"

Jiang Ziyi elini uzatıp Lan Yuchen'i mozolenin üstüne çekti. Lan Yuchen konuştu:

"Teşekkür ederim. Bu sarmaşıklar her neyse, niyetleri çok ilginç."

Jiang Ziyi:

"Kapat çeneni! Kılıç tekniğin berbat!"

Lan Yuchen gülümseyerek sodu:

"A-Zi, biliyorum da bu sinir neden?"

Jiang Ziyi:

"Tehlikenin ortasındayız, diğerleri nerede bilmiyoruz ve şimdi de bir mezarlığa tıkılıp kaldık."

Lan Yuchen:

"Geri gitmek için bir yol bulmamız lazım, tılsım mektubu!"

Jiang Ziyi:

"A-Yu, aynı kasabanın içindeyiz."

Lan Yuchen:

"Eğer işaret fişeği gönderirsek yoğun sisten dolayı büyük ihtimal göremeyecakler. Bu yüzden tılsım mektubu daha iyi olur."

Jiang Ziyi:

"A-Yu, mektubu kime yollamak istiyorsun?"

Lan Yuchen:

"Mianmian'e. Biz yakalanırken ne dedi hatırlıyor musun? Yerin tehlikeli olduğunu anlamıştı dolayısıyla birisi çoğunlukla kaldıysa bu kişi Mianmian'dir."

Jiang Ziyi başını "evet" anlamında sallayıp Nie Mianmian'e tılsım mektubu yolladı. Bir süre beklediler ve Jiang Ziyi bir kağıt çıkartarak okudu: :

"Endişelenmeyin.  Hanguang-Jun, Wei Qianbei ve Shengkaide-Hua buraya geldi."

Lan Yuchen:

"Annem gelmiş!"

Jiang Ziyi:

"Öyle görünüyor ama burada tıkılıp kaldık."

Lan Yuchen:

"Bu mezar hırsızlıklarını bir süredir araştırıyoruz. Bir sürü ipucumuz var, bir sürü grup gönderdik, hepsi sonuçsuzdu ve şimdi buradayız. Her yer aynıydı. Olaylar, insanların anlattıkları fakat A-Zi burası farklı. Yani başımıza daha önce hiç böyle bir şey gelmemişti."

Jiang Ziyi:

"Haklısın. Çoğunlukla durum sakindi. Hikayeler, hep aynı kelimeleri duyduk. Asla böyle bir şeyle karşılaşmadık. Sanırım bir şeyler bulmuş olabiliriz."

Lan Yuchen:

"Ben de öyle düşünüyorum. Sadece, buradaki kin çok fazla ve insanlar şey yaptığında... İnsanlar! İşte bu! A-Zi, ne zaman yere bassak bir şeyler olup durdu. Çok hızlı adım atman lazım, bir noktaya uzun süre basmamalısın! A-Zi bekle beni!"

Lan Yuchen mozoleden inip hızlı adımlarla ilerledi. Etrafa bakınırken bazı mezarların açıldığını ve cesetlerin çalındığını gördü. Mozolenin üstüne tekrar çıkıp durumu anlattı: 

"A-Zi, bu mezar da soyulmuş."

Jiang Ziyi:

"Diğer mezarlıklarla aynı şekilde mi?"

Lan Yuchen:

"Öyle görünüyor,  bu mezarlık çok büyük."

Jiang Ziyi:

"Nerede olduğumuz bilyorlar mıdır?"

Jiang Ziyi sorusunu sorar sormaz bir sarmaşığın garip davrandığını fark etti. Sarmaşık, Lan Yuchen'in arkasına yaklaşıyordu, Jiang Ziyi durumu anlamıştı. Sarmaşık, Lan Yuchen'e zehir püskürtmek üzereydi. Jiang Ziyi, Lan Yuchen'i itikleyerek konuştu:

"A-Yu, dikkat et!"

Sarmaşım zehri Jiang Ziyi'ye püskürttü. Lan Yuchen sarmaşığı kesti ama çok geçti, ağzından bir isim döküldü: 

"A-Zi?"

Jiang Ziyi:

"Sorun değil A-Yu. Üstümde... ilaç... var."

Jiang Ziyi gözlerini kapatıp düştü. Lan Yuchen onu yakalayıp ona seslendi: 

"A-Zi! A-Zi!"

Lan Yuchen, Jiang Ziyi'nin nefes aldığını görünce rahatladı. Jiang Ziyi'nin üstünü aradı ve genel bir panzehir buldu. Jiang Ziyi'nin ağzını açarak panzehri boğazından aşağı döktü ve yine seslendi: 

"A-Zi? A-Zi?"

Lan Yuchen çok endişeliydi, kalbi hızlıydı, gözleri yaşlarla dolmuştu fakat neden kötü hissettiğini bilmiyordu. Derin bir nefes alarak Jiang Ziyi'yi nazikçe kucağına yatırdı, onu göğsüne yasladı ve Tuzi'ye baktı, kılıç parlıyordu. Lan Yuchen merak edip kılıcı tuttu ve kılıç ona izin verdiğinde nefesi kesilerek konuştu: 

"İmkansız. Kılıç, onun kılıcı sadece ona izin veriyor, diğerlerini itikliyor. Bekle, A-Zi!"

Lan Yuchen anlamıştı. Birlikte oyunlar oynadığı kız, beraber büyüdüğü kız, onunla alay ederek ona "efsun eşin olacağım" diyen kız ruh eşiydi! Bir süredir bazı hisler besliyordu; hisler, çekim... Bunun adını bir türlü koyamamıştı, şimdiye kadar, bu ana kadar, Lan Yuchen sordu:

"Hislerimiz karşılıklı olmalı, benim için kendisini zehrin önüne attı! A-Zi, ne yaptın?!"

Lan Yuchen kendi kendisine mırıldanırken mavi bir ışık görünce ağzından terk bir kelime döküldü:

"Amca?"

Lan Wangji bir hışımla yanlarına geldi, hala maskeli adamla dövüşüyordu. Maskeli adam başkasının sesini duyunca hemen oradan kaçtı. Lan Wangji onları görüp konuştu:

"Yuchen, Ziyi?"

Lan Yuchen:

"Evet biziz amca. Neler oluyor?"

Lan Wangji:

"İyi misiniz?"

Lan Yuchen:

"Ben iyiyim, A-Zi zehirlendi fakat genel bir panzehir bulup ona verdim."

Lan Wangji:

"Aferin. Gidelim."

Lan Yuchen:

"Nereye?"

Lan Wangji:

"Mezarlığın diğer tarafına."

Lan Yuchen kucağında Jiang Ziyi ile mozolenin tepesinden indi ve onu taşıyarak hassas adımlarla Lan Wangji'yi takip etmeye başladı.

YABANİ KALPWhere stories live. Discover now