Giriş

19.4K 1.5K 669
                                    

Merhaba! Kar ve Kıvılcım'ı yakın gelecekte kitaplaştırmayı planlamadığıma karar verince bölümleri yeniden paylaşmak istedim. Keyifli okumalar ❤

"Bir varmış, bir yokmuş

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Bir varmış, bir yokmuş. Soğuk diyarların padişahı kardan adam, bir gün kendisini eritecek bir alev parçasıyla karşılaşmış."

Anlatacaklarıma başlamadan önce benimle ilgili bilmen gereken üç şey var sevgili okuyan. Kim ne derse desin kırmızı rujun bana çok yakıştığına inanırım. Dışarıdan saf görünsem de insanların ne kadar kötü olabileceğinin hep farkındayımdır. Son olarak ise ikili ilişkilerde intikam düşüncesinden nefret ederim. Yani Monte Cristo Kontu değilsen intikam peşinde koşman henüz olgunlaşmamış, bazı şeyleri bir türlü aşamamış biri olduğunu göstermekten başka bir işe yaramaz. Eğer Monte Cristo Kontu'ysan da geçmiş olsun, intikam hakkındır. Yine de şahsen, naçizane, hayatınla daha iyi şeyler yapabileceğini düşünmekteyim.

Bir kadın dergisinde yayımlanan köşe yazısını okurken yol boyunca yüzümü buruşturduğumun farkında değildim. Ancak otobüsün camında kendi yansımamı gördüğümde etrafa huysuz bir ihtiyardan hallice baktığımı fark ettim. İnsanları bu nahoş manzaraya daha fazla maruz etmemek için dergiyi kapattım ve yanımda oturan genç kıza uzattım. "Okumak ister misin? Fakat eski sevgilini nasıl geri döndürebileceğine dair yazılmış köşe yazısını atlamanı tavsiye ederim. Saçmalıktan başka bir şey değil."

Telefonuyla ilgilenmekte olan kız şaşkınca bana döndü. Ona uzattığım dergiyi tereddütle alırken "Eski sevgilim yok." diye mırıldandı.

İç çekerek arkama yaslandım. "Ne şanslısın. Benim iki tane var. İkisinin de geri dönmesini hiç ama hiç istemem. İkisinin de geri dönmesi için o köşede yazanlardan birini bile yapmam. Bir şeyin önünde eski sıfatı varsa bunu hak ediyordur diye düşünüyorum. Eskimiştir yani. Yıpranmıştır. Hatta belki mahvolmuştur, değil mi?"

Kız bana gözlerini kırpıştırarak baktıktan sonra "Sanırım." dedi. Tereddütlü konuşuyordu.

"Tükenen, biten şeylerin peşinden koşmak hiç bana göre değil." derken otobüste rastgele insanlarla derin sohbetlere girmeyeceğime dair kendime verdiğim bir sözü anımsadım. Yine de devam ettim. "Aşk acısını elbette anlıyorum ama yıpranmış bir ilişkinin aşk acısından daha iyi hissettireceğini kim söyledi ki? Şu an eski sevgililerimden birisi karşıma çıksa düşünebildiğim tek şey ayrılmamıza sebep olan sorunlar silsilesi olur. Kendimi bir daha bunların içine atmak istemem. Bir başkası neden ister, bunu da anlamıyorum."

Kız nihayet o ilk şaşkınlığından sıyrılıp sözlerimi değerlendirdi ve "Belki hataların düzelebileceğini düşünüyorlardır." diyerek fikrini belirtti.

Bir kere daha iç çektim. "Hatalar..." Başımı iki yana salladım. "Hatasını düzeltebilen çok az insanla tanıştım, biliyor musun? Çoğu insan onları inkâr etmekten yana. Kabullenip düzeltmek zor geldiği için sanırım. Belki de herkesin insan doğasının bir gereği olan bu hatalara fazla tahammülsüz oluşandır, bilemiyorum. Fakat ben, insanı insan yapan en büyük şeylerden birinin hatalar olduğuna inanıyorum."

Kar ve KıvılcımWhere stories live. Discover now