21. Bölüm (2.kısım/Final)

2.1K 76 33
                                    

21. Bölüm (Final) - İntikam

(Mabel Matiz- Gel, Haylaz ft Albatros- Sessiz)

'Ya al götür geri kalanımı
Ya da gel tamamla eksik kalan yanımı.
«Mevlana»'

°°°°°°°°°

Korkuyordum. Hem de çok. Bekliyordum. Kaç zamandır beklediğimi bilmeden. Kurtulmam imkansızdı. Karanlıktan çok korkarken ben, şimdi iç içeydim sanki, bir bütün gibi.  Olmak istemediğim kadar çok iç içeydim hem de. Kendimi yalnız, savunmasız, çaresiz ve boşlukta hissediyordum. Bana ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ölür müydüm, yoksa ölüme mi terk edilirdim.. Hiçbir fikrim yoktu.

Belki korkum yersizdi, Zayn beni kurtaracaktı. Kimseye zarar vermeden bu işten kurtulurduk?

Ah, kimi kandırıyorum! Bunun olması imkansızın da ötesindeydi. Çünkü onlar çok güçlülerdi. Fazlasıyla. Onlarla başa çıkmak zordu. Başaramazdı..  Başaramazlardı.

Onun zararlı çıkacağını biliyordum. Dökülmesini istemediğim kadar çok kan dökecekti, bunu da biliyordum. Yumruklar konuşmayacaktı bu savaşta. Küçük değildi çünkü aralarındaki rekabet. Silahlar konuşacaktı.
Bunu düşündükçe, korkum kat be kat artıyordu. Zayn'e bir şey olacak korkusuyla yaşayamazdım ben. Ama ne yazık ki bu savaşı da durduramazdım.

Damağım kurumuştu. Yüzümdeki ter damlacıkları bir su misali yüzümden düşüyordu. Açtım. Susuzdum. Uykusuzum. Yorgundum. Hem bedenim, hem de ruhum o kadar çok yorgun du ki, nefes almak bile bana zor geliyordu.

Karanlık odada, pencere yoktu. Temiz hava yoktu. Yatak yoktu. Yani burada hiçbir insan yaşayamazdı. Tabi şu an benim bu odada neredeyse bir haftadır kaldığımı var sayarsak, yaşanabilirdi. Buna yaşamak denirse..

Benim yatmam için konulan küçük bir yer döşeğinde, sırt üstü uzanmış, tavana bakıyordum. Gözlerimin açık olup olmadığından emin değildim, çünkü gözlerim açık da olsa, kapalı da olsa karanlıktı. Zifiri karanlık. Sadece..karanlık.

Paslı demir kapı, büyük bir sesle açılınca irkildim, ama bulunduğum konumu bozmadım.

"Yemek vakti prenses(!) Eminim acıkmışsındır." Dedi kalın adam sesi. Ses tonundan anladığım kadarıyla, benimle dalga geçiyordu. Günde sadece bir vakit yemek veriyorlardı. Kuru ekmek ve biraz suya yemek denirse tabii.

Karanlık odaya cılız bir ışık dolunca, içime de bir umut doğmuştu sanki. Belki kaçabilirdim.

Bir süre sonra paslı kapının kapanma sesi kulaklarıma dolunca, bu umudum da karanlığın içine gömülmüştü. Başaramazdım... Asla başaramayacaktım..

Üzüntüyle yattığım yerde doğruldum. Bana verdikleri  'yemeği'n bir parçasını zor da olsa su ile birlikte bitirdim. Diğer yarısını tekrar acıkınca yiyecektim. Gücümü toplamam gerekirdi.
Tabağı bir kenara bıraktım ve karanlıkta ne kadar seçebildiysem artık, döşeğimi bulup oturdum. Dizlerimi kendime çektim.

Kaçırıldığımdan bu yana, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar konuşmuştum. Bazı zamanlar öyle bir hale geliyordum ki, kendi kendime konuşmaya başlıyordum. Düşünecek çok zamanım olmuştu. Bazen, çok düşünüyordum ve delirme safhasına geliyordum. Kendime hakim olamıyordum. Düşüncelerim beni bu odada boğuyordu. Ellerimle kulaklarımı kapatıyordum düşüncelerimi duymamak için. Ama işe yaramıyordu. Saçlarımı çekiyordum. Canım yanar da düşünmeyeyim diye. Bazen çığlıklarım karanlık odada yankılanıyordu. Tavandan yere damlayan su sesleri ise, benim delirmeme daha bir katkı sağlıyordu.
Yine düşüncelerim beni boğacak safhaya gelmişti ve ben ellerimle kulaklarımı kapatmış, öne arkaya doğru sallanıyordum. Bu işe yaramıyordu. Acıyı hissetmem gerekiyordu.

Avcı- Zayn MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin