Ruhe kasabasında yaşayan bir grup arkadaş, kasabalarına gelen keşifçinin, kasabadaki mağaradan ne istediğini anlamaya çalışırlar. En yakın hedefleri, o mağaranın haritasına ulaşmak ve mağaraya, keşifçiden önce girmekti ama... hiçbir şey planladıklar...
Rica ediyorum Oy vermeyi ve YORUM yapmayı eksik etmeden bölümü okuyun. Hiçbir paragraf arasının boş kalmasını istemiyorum<3
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm 21: ❝İMKANSIZ AŞKLAR VE KASABADAKİ ŞEYTANLAR.❞
❝Beklemek cehennemdir ama yine de beklerim seni.❞
Pars henüz yedi yaşındayken annesi ileri derece şizofreni hastasıydı. Kendisine kimi zaman bir kurtmuş gibi görünen kocasını, Pars'ın gözleri önünde, evlerinin arka bahçesinde öldürmüştü. Pars olan biteni duvarın arkasından, garip bir ifadeyle izlemişti. Kadın, öldürdüğü kocasını bıçakla parçalarına ayırırken de Pars bunu izlemişti. Annesi ayırdığı parçaları bir poşete sarıp buzluğa kaldırırken de. O gece annesi ona şunu da demişti.
Tanrı ziyaretime geldi, böyle istedi. Babanı Tanrı için kurban ettik.
Annesi hep böyle şeyler söylerdi.
Sonra kadın Pars'a yemek pişirmişti, içine biraz patateste eklemişti. Pars o gece annesinin mum yakmasını izlemişti, önündeki yemekte ağır bir koku duyumsamıştı. Evleri, Ruhe'nin en karanlık kuytusundaydı ve civardaki en yakın ev bir kilometre uzaklıktaydı. Annesi başına üç kere vurunca o yemeği yemişti ama gece kusmuştu, sabah okula gitmişti. Hayatında ilk kez birisini, henüz o yaşındayken o gün ısırmıştı. Çünkü annesi bir gün önce, karşısında otururken elindeki insan etini iştahla yemişti. Ve bir anda sıra arkadaşının kolunu ısırmaya başlayınca sınıfta bağırtılar oluşmuştu, kızlardan birisi öğretmene haber vermişti. Öğretmen de sınıfa gelip kafasının arkasına vurunca Pars sırasından yere düşmüştü.
Öğretmeni ev telefonundan annesini arayıp çağırmıştı. Oğlunuzu bir terbiye edin, demişti. Annesiyse babasının şehir dışına gitmek için uzun yola çıktığını, oğullarının bu yüzden hırçınlaştığını söylemişti. Oğlunu alıp üç kilometre yürümüş, eve gitmişti, ona hiç kızmamıştı. Çıkarıp dün yaptığı yemekten ısıtmıştı, Pars o yemekte dün ki kokuyu hissedince tabağına kusmuştu.