19.bölüm: Hazar ağa

88.3K 3.6K 406
                                    

Sabah uyandığımda yine Savaş yoktu. Sabah sabah ne yapıyor bu anlamıyorum ki! İşe gitmiyor. Biliyorum çünkü her zaman birlikte kahvaltı yapıyoruz.

Neyse ya! Bana ne, ne yapıyorsa yapsın.

Kendi kendime kavga etmem bittikten sonra, her zaman ki gibi üstümü değiştirerek kahvaltıya indim. Ayaklarım her ne kadar geri geri gitse de en sonunda masaya oturmuştum maalesef.

Fakat bir şey vardı ki, ortalıkta kimsecikler görünmüyordu. Savaş da dahil hiç kimse ortalıkta görünmüyordu. Evin hemen hemen bütün erkekleri kaybolmuştu resmen. Yılmaz desen o günlerdir yok zaten.

Bıkkınca kahvaltıya geçtiğimde, sadece kadınlar masadaydı. Yani bugün, dâha da tuhaf bir hâl alıyordu. Bu erkekler nereye kayboldu böyle? Haberimiz olmadan savaşa mı çıktılar. Anlamadım gitti.

Her ne kadar Esma hanımı ve Hejan'ı görmek istemesem de. Bir şekilde onlarla yemek yedim.

Esma hanımın bana yaşattıklarını hatırladıkça iyice sinirleniyordu. Delirmemek elde değildi. Bu kadar ileri gitmesine inanamıyordum. Tamam beni pek sevmiyordu ama bu kadarı fazlaydı. Çok fazla!

Hele bana bir laf atmaya çalışsın, o zaman her şeyini yüzüne vurmazsam benim adım da Çilem değil. Bakalım o zaman kim kimin gözünü korkutuyor göreceğiz.

Kahvaltı bir süre sonra bittiğinde, herkes salona geçmeye başladı. Yavaş yavaş kahvelerimizi yudumlamaya başlarken, benim kahvem boğazıma dizilmeye başlamıştı bile.

" Çilem...nasıl bir isim ya! İnsanın ağzı alışamıyor."

" Alışmıyorsa söyleme Hejan, zaten ismimi senin ağzından duymaya pek de hevesli değilim."

" Her neyse, düğün kutlaması için İdil'i göremedin değil mi?" Umursamaz tavrına göz devirirken cevap verdim.

" Düğünde görürüm Hejan, merak etme." Sanki gelin bakmaya meraklıyım ben de.

" Teyze, o gün İdil'in ne dediğini hatırlıyor musun?"

İmâyla ona bakarken keyifle konuşmaya devam etti. " Çilemcim, İdil benim Savaş'ın karısı olduğumu zannetti biliyor musun? Tabii, sen orda olamadığın için benim olduğumu sanması normal."

Koltuğuna yayılarak konuşmasını sürdürdü. "Eh! Gerçi sen orda olsaydın da yine beni Savaş'ın karısı olduğunu zannederdi belki, kim bilir?"

Sinirle dişlerimi gıcırdattım. Bu kızın neresinden tutsam elimde kalırdı. Valla bak, neresi ise söylesin biri, belki bana bakmaya bile korkar olur.

" Doğru Hejan'cım. Kızcağız şaşırmıştı. Hatta bana Çilem Efeoğlu bumuymuş bile dedi. Hem de küçümser bir ifadeyle. Artık neyini beğenmediyse."

Gülümseyerek Hejan'a baktığımda, morali bozulmuş gibiydi. Esma hanım da onunla beraber sinirlenmişti. "Gülsüm, sana ne oluyor. Yeğenime laf mı atarsın."

" Yok ana estağfurullah, sadece İdil'in dediklerini söylüyorum. Sanırım Hejan İdil'e biraz kaba davranmış. Bu yüzden bunu demiş olsa gerek." Gülsüm Hejan'a dönerek konuşmaya devam etti. " Hatta ne dedi biliyor musun Hejan. 'Savaşla hiç yakıştaramadım.' Dedi. Senin huyunu da beğenmemiş."

" Gülsüm, kendine gel. Yeğenime konuştuğunu unutma!"

Esma hanım kızarken ben de keyifle kalkarak Hejan'ın karşısında durdum. "Ne yaparsan yap, ne kadar çırpınırsan çırpın, hatta o çok küçümsediğin ismimi bile kullan, fark etmez. Sen ben değilsin, kırk fırın ekmek yesen de olamazsın. Çünkü bende, sende bulunmayan bir şey var. O da utanma. Ben bari yerimi biliyorum. Senin gibi kendimi bilmez hareket etmiyorum."

ÇilemWhere stories live. Discover now