13: falling leaves are beautiful

1.1K 126 58
                                    

merhabaaaa

yorumlarınızı eksik etmeyin, umarım bölümü seversiniz 😩🤍

insta/twt: bogostipdia

-----------

"benden kaçıp duruyorsun!" Yeonjun mızmız bir şekilde peşimden geliyor ve konuşup duruyordu. "hayır, ne alakası var?" diyiverdim. Ona döndüm ve duvara yaslanıp onu izlemeye başladım.

"yakın olduk sanıyordum." dedi üzgünce. Üzülmüş müydü gerçekten? Hızlıca ellerimi salladım. "hayır hayır! yakınız zaten." diyiverdim.

Dudaklarını büzdü, Tanrım dudaklarında nemlendirici vardı ve parlıyorlardı resmen. Yutkundum. Yutkunmaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu çünkü.

Birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra dudaklarını yaladı. Gözlerim dudaklarından ayrıldı ve gözlerine çıktı.

"Mars." dedi. Bana 'mars' demesi kadar güzel bir şey yoktu hayatımda. Kulaklarım sesini duyduğunda çiçekler açıyordu.

Gözleri suratımda gezindi ve kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başladı. Gözleri dudaklarımda takılı kaldığında bayılıp kalacağımı düşündüm. Mahvediyordu beni.

"hm?" saçlarını düzeltti ve bana doğru yaklaştı. "iki gün önce bana söylediğini hatırlıyor musun?" dedi fısıltıyla. Etrafımızdan geçen insanların seslerine rağmen duymuştum onu.

"evet." dedim gülümsememi zar zor tutarken. "neden onu şimdi gerçekleştirmiyorsun?" bu sefer yutkunamadım bile. Tereddütle gözlerine baktım. Yapmalı mıydım? Her şey kötüye gider miydi?

Düşünmek istemiyordum, sadece anı yaşamak istiyordum.

Bana daha çok yaklaştı, bacaklarımın arasına girdi. Ellerim belini buldu. Suratlarımızı birbirine yaklaştırdım. O burnundan alıp-verdiği nefeslerini tuttu. Heyecanlanmış gibiydi.

"emin değilim." dedim dudaklarına doğru. Gözlerim kapanmıştı bile çoktan, çoktan kapılmıştım.

Dudaklarım dudaklarıma deydiği an sondu işte. Yerlerimizi değiştirdim hızlıca, artık o duvarla bütün bütüneydi. O herhangi bir atak yapmasını bekledim.

Dudakları yavaşça hareket etmeye başladığında dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Dudakları şifa gibiydi.

Dudaklarımı dudaklarıyla öyle güzel hareket ettiriyordu ki yığılıp kalacaktım sanki. Ellerim onu rahatsız etmemek amacıyla iki yanıma düştü. O ise ellerini yanaklarımdan düşürmemişti.

Birkaç saniye, belki bir-iki dakika sonra ayrıldı benden. Dudakları kızarmıştı ve mutlu gözüküyordu. "Tanrım, ne oluyor bana?" fısıltıyla söyledi, kendi kendine konuşuyor gibi bir hali vardı. "ne oluyor?" dedim kısık bir sesle. Elini kalbine götürdü, kafasını omzuma dayadı.

"anlamıyorum." dedi boğukça. "sanki yıllardır seni tanıyormuşum gibi." gülümsedim. "neden kalbim bu kadar hızlı atıyor?" kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı. Omuzlarımı indirip kaldırdım. Güzel gözleri parladı ve gülümsedi. "sanırım bu hissi sevdim." tam bir şey söylecekken bir çığlık kopmuştu.

Hızla kafamı arkaya çevirdim. Üç kişi öylece bize bakıyordu. "sizin burada ne işiniz var?" dedi Yeonjun hızlıca. Duvardan destek alarak birkaç adım öne gitti. "inanamıyorum!" dedi Beomgyu. Aralarından sadece Beomgyu'yu tanıyordum. "öpüştünüz! çıkıyor musunuz?" genç kız yanıma gelip kolumdan tuttu.

Hafifçe boğazımı temizledim. "bu biraz korkutucu oldu." diyiverdim. Onların hepsi gülmüş Yeonjun bana dönerek mahçup bir şekilde bakmıştı. Omzuna elimi attım. "sorun değil."

Gülümsemiş ve arkadaşlarına dönmüştü. "Yena, Vivi ve Beomgyu." kafamı eğdim hafifçe. "memnun oldum, ben de Soobin." Yena kıkırdadı ve saçlarını geriye attı. "biliyoruz."

Gülümseyerek kafamı salladım, gerçekten komik insanlara benziyorlardı. "neredesin oğlum sen ya?!" Yunho'nun taa kapıdan bana bağırışıyla kafamı arkaya çevirdim. "insan haber verir geldiğin-" suratındaki maskeyi indirdi ve bize şaşkın şaşkın bakışlar attı. Hızlıca öbür tarafıma gelmiş, bana 'burada ne oluyor?' bakışı atıyordu. "arkadaşım Yunho, Yunho; Yena, Vivi ve Beomgyu. Yeonjun'u zaten tanıyorsun." Yunho hepsiyle gülümseyerek tanışmış ve hemen muhabbete başlamıştı.

Yeonjun yanıma yaklaşarak, "şunlara bak, nasıl hemen anlaştılar?" dedi şaşkınca. Kıkırdadım. "Yunho insan seven birisi, sanırım ondan." kafasını salladı ve saçlarını koluma dayadı. Yapacağım herhangi bir hareketten rahatsız olabilirdi, onun için dikkatli oluyordum ama o güzel kokan saçlarını omzuma kadar koymasıyla ne yapmam gerektiğini bilemez hale geldim.

"saçların..." dedim allak bullak olmuşken, "çok güzel kokuyorlar." gözlerini arkadaşlarımızdan çekerek gözlerime baktı. "bebek gibi kokuyorsun." kıkırdadı. Kafasını iyice koluma bastırdı utançla, gözlerini kaçırdı ve nefesleri hızlandı.

"kafeye mi gitsek?" dedi Vivi, öyle demesine kalmadan hepsi bize dönmüş, Yunho sırıtarak bana bakıyordu. "bana uyar." dedi Yeonjun. "bana da."

-----------

MERHABA

Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🙆🏼 öbür bölüm de hazır, büyük ihtimalle yarın ya da öbür gün bölümü atarımmmm 🤍

byeee 💪🏻

hold onWhere stories live. Discover now