kulübe hoşgeldin

109 20 8
                                    

Sahte avuntulara gerek yoktu. Umut bir yalandı ve yalanlara inanmak çok basitti. Tekrarlanan kelimeler yeni bir oyunun başlangıcı olur, piyonlar vezir olurdu. Hoseok belgeyi kendi dosyasına koyduğunda Soyeon kaşlarını çatmıştı. 

"Bir şey yok." demişti lakin gülüşü yok' lardan çok şeyi barındırıyordu. Soyeon sadece başıyla onayladı. Beyin fırtınası ile bir çok senaryo üretilmiş, hepsi çöpe gitmişti. Hoseok yaptığı her işte gerçek anlamda mükemmel olmak istiyor, hata görmek istemiyordu. Ufak bir iş bile olsa mükemmel olmalıydı. Tek bir hata büyük başarısızlıklar doğururdu. Su gibi akan ama oldukça zorlu saatlerin ardından üyeler oldukça yorulmuş, sinirlenmiş ve acıkmışlardı. Hoseok kolunda ki saate baktı. 

"Bugünlük bu kadar." demiş Soyeon' a sadece başıyla selam verdikten sonra masadaki eşyalarını toplamış ve çıkmıştı. İçini kaplayan bir huzursuzluk vardı. Dilini dudaklarında gezdirdi. Kafeteryaya indiğinde kendine bir kahve aldı. Derse girmesine çok vardı bu yüzden de biraz ders öncesi çalışsa iyi olacaktı. Ama gözleri çok uzağında olmayan masaya takıldı. Sevgilisi, yılan ve kardeşi aynı masada konuşup gülüyordular. Dudakları alayla kıvrılırken huzursuzluğun yerini mutluluk, galibiyet hissi kaplamıştı. Derin bir nefes almış dosyasından Yoongi' in belgesini çıkartmıştı. Yüzüne sevecen bir gülümseme yerleştirdikten sonra emin adımlarla masaya ilerledi.

 "Merhaba." dediğinde başlar ona döndü. Taehyung anında kaşlarını çatarken, Jimin ve Yoongi ona gülümsüyordu. 

"Merhaba Hoseok." dedi Jimin. Hoseok kusmamak için büyük uğraş içine girmişti. 

"Nasılsın Jimin?"

 "Teşekkür ederim iyiyim sen nasılsın." 

"Bende iyiyim de." demiş cümlesini uzatmıştı. Amacı meraklandırmaktan öte hem sohbeti kısa kesmek hem de olabildiğince uzatmaktı.

 "Dersimin başlamasına az kaldı o yüzden direk konuya gidiyorum." dediğinde Taehyung kaşlarını çattı. Onu umursamıyor gibi duruyordu ama ona attığı kaçamak bakışların farkında değillerdi. 

"Tebrikler Park Yoongi, tiyatro kulübüne kabul edildin." dediğinde çocuğun tamamen saf bir şekilde sevinmesini izledi. Eğer Jimin' in kardeşi olmasaydı onun adına üzülebilir veyahut bunu sevimli bile bulabilirdi. Ama değildi.

 "Gerçekten mi?" diye sordu. Yanaklarını gerçek anlamda sevimli sayılan bir pembelik kaplarken gözlerinin içi gülüyordu adeta. Jimin' de aynı mutluluğu yaşıyordu hızla kardeşine sarılırken onu tebrik ediyor, başaracağına olan inancını söylüyordu. Eğer Hoseok burada olmasaydı Taehyung bu görüntünün keyfini doya doya çıkarırdı. Taehyung Hoseok' u biraz tanıdıysa kafasının içinde tilkilerin dönüp dolaştığını biliyordu. Ama ne düşünüyor, neler yapacak hiçbir fikri yoktu bu konuda. 

"Teşekkür ederim." dedi Yoongi kocaman gülümsemesiyle. Zayıf bedenine karşın yanakları biraz daha tombuldu ve geniş gülümsemesinden dolayı gözleri tamamen kısılmıştı, diş etleri kendini belli ederken Hoseok onun bir kediye benzediğini düşündü. Ve o kedilerden nefret ederdi.

 "Teşekkür etmene gerek yok, yeteneğin sayesinde girdin kulübe." dedi. Kelimeleri biraz süslemenin zararı olmazdı neticesinde. Devam etti. 

"Haftaya pazartesi günü yeni gelenlere hoş geldin partisi var. Saat altıda küçük bir kutlama." Genelde yapılırdı bu ve kulübün en sevdiği anlar o zamanlar olurdu. Yeni gelenlere toplu bir şekilde hoş geldin denilirdi. Ama hepsi durmazdı, daha doğrusu duramazdı. Hoseok onları sert ve acımasız bir şekilde eleştirirdi. Aslında diğerlerine davrandığı gibi davranırdı ve yeni olup olmamaları umurunda olmazdı. Lakin kulübün ve Hoseok' un isminden dolayı bir kesim buna katlanıyordu. Bir kesim de onun genç yaşta olmasına rağmen bu konu da önünün açık olduğunu, onu takip ederlerse o ışıktan yararlanabileceklerinin farkındaydılar. Ayak üstü küçük bir sohbetten sonra Hoseok ayrılmıştı. Yoongi' nin yanaklarının kızarıklığı yerini korurken, gözden kaybolana kadar izledi giden bedeni. Jimin elbette ki fark etmişti kardeşini. Ondan hoşlanmıştı ve şimdi önünde kocaman sayılabilecek bir fırsat vardı lakin Hoseok' un cinsel yönelimi hakkında bir fikirleri yoktu. Kardeşinin üzülmesini zerre istemiyordu Jimin. Onun için her şeyi yapabilirdi. "Tebrik ederim." dedi Taehyung , Hoseok kaybolduktan sonra. Yoongi ona dönüp teşekkür ettiğinde, Taehyung derin bir nefes aldı. 

"Başkana çok yaklaşma ama. Korkunç biri olabiliyor." dedi. Gerçekler açığa çıksın, Jimin' in gözünde kötü gözüksün istemiyordu Taehyung. Olabildiğince iyi bir izlenim bırakmak istiyordu. 

"Neden?" dedi ikizler aynı anda. "Oldukça sert olabiliyor ve sivri diliyle senin kalbini kırabilir." dedi bir abi edasıyla. Jimin ve Yoongi şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. 

"Onu tanıyor musun?" diye sordu Jimin merakla. Çünkü Hoseok geldiği zaman Taehyung genelde sessizce dururdu ve ikili birbirlerine selam bile vermezdi. 

"Eski bir dost." diyerek kestirip attı. Bu konu hakkında konuşmak istemediği her halinden belliydi ve ikizlerde bunu üstelemedi. Lakin Taehyung aslında korkuyordu. Eğer Hoseok ile eskiden sevgili oldukları ortaya çıkarsa Jimin' in gözünde ki imajın zedelenmesinden korkuyordu.

Yoongi heyecanla alt dudağını ısırdığında aynadan kendini kontrol ediyordu. Saçlarına bakıp bozulup bozulmadığından emin olmaya çalışıyordu ve yaptığı ufak makyajın abartı olmasından korkuyordu.

"Gayet güzelsin bebeğim." Jimin' in şefkat dolu sesini duyduğunda Yoongi gülümseyerek arkasını döndü. İkisi kapının girişine yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde ona bakıyordu yüzünden her zaman Yoongi' yi cesaretlendiren o gülümsemeyle.

"Emin misin?" diye sorduğunda Jimin başıyla onayladı ve kardeşine doğru yürüyüp onu kolları arasına almış, saçlarını bozmamak için dikkatli bir öpücük kondurmuştu.

"Eminim bebeğim." demiş yanaklarına da ufak bir öpücük kondurdu. Yoongi kıkırdamış ve kardeşine daha çok sokulmuştu.

"Korkma tatlım. Parlıyorsun ve eminim ki çoğu kişi senden gözlerini alamayacak." dediğinde sesinde ki gizli imayı Yoongi anlamıştı bile. Yanakları kızarırken kardeşinin omzuna vurdu.

"Park Jimin ölümlerden ölüm beğen."

ObsessivelyWhere stories live. Discover now