dedikodu

86 18 20
                                    

Biliyorum hikaye çooook yavaş ilerliyor. Sizi sıkıyor muyum?Hızlı olursa çok saçma olur gibime geliyor çünkü kurgu bana göre ağır bir konu gibi geliyor. O yüzden de hızlı olması saçma ilerler gibi ... Neyse keyifli okumalar güzellerim. Umarım güzel bir gün geçirirsiniz <3 Yorumlarınızı eksik etmeyin <3 Bu bölüm Jimin çoook tatlı :D 

Yoongi kapıyı kapatıp içeri girdiğinde Jimin' i gördü. Genç oğlanın yanakları kızarıktı ve gözleri parlıyordu.

"Birilerinin randevusu iyi geçmiş anlaşılan."

 "Gol bir dakika bir. Dur bi Yoongi ya." homurdanarak koltuğa oturduğunda Yoongi kahkaha attı. Jimin kardeşine bakıp gülümsedikten sonra koltukta bacaklarını bağdaştırıp oturdu ve yanında duran yastığı kucağına çekti. 

"Çok güzeldi." dedi ve iç çekti.

"Sanırım Taehyung' tan baya hoşlanıyorum. O çok kibar Yoongi. Çok tatlı ve gülüşü de çok güzel. İçim gıdıklanıyor onu gülerken görünce."

"Sen hoşlanmıyorsun Jimin. Sen baya baya aşık olmuşsun." dediğinde Jimin dudaklarını birbirine bastırırken başıyla onayladı. Yoongi ağzını açmıştı ki kapı zilini duydu.

"Ben bakarım." dedikten sonra ayaklandı ve kapıyı açtı. Kyungsoo kıpkırmızı bir suratla arkadaşına bakıyordu.

"Ben ayvayı yedim Yoongi." onun bu halinden endişelenen Yoongi kenara çekildi.

"Ne oldu Kyungsoo? Adamı çatlatma da söyle." dediğinde Kyungsoo içeri geçmişti bile. Jimin' in yanına kendini atıp başını onun dizlerine yasladı.

"Jongin." dedi yutkunmadan önce.

"Bana çıkma teklifi etti." Bunu duyan ikizler anında çığlık atmış, çocuğun kırmızı yanaklarını tutup sevmeye başlamıştı.

"Ee ne güzel işteee." Jimin gözlerini kocaman açıp söylediğinde çocuğun bundan hoşnutsuz olduğunu görüyordu.

"Sen ondan hoşlanmıyor musun?"

"Hoşlanıyorum." kem-küm ederek söyledi. 

"O zaman sorun ne?" Endişeyle sordukları zaman Kyungsoo nefesini bıraktı.

"Ne olacak korkağın tekiyim ve o teklif ettiğinde o kadar heyecanlandım ki korkup kaçtım." Yeniden bir çığlık duyuldu evde.

"Ama yarın onun kalbini alacağım." Kararlılıkla söylediği şeyle ikizler anlayışlar arkadaşlarına baktı. 

"Eee siz ne yapıyorsunuz." konuyu dağıtmak için soru sorduğunda Yoongi kocaman gülümsedi.

"Jimin randevudan geldi ve anlaşılan çook aşık." dediğinde genç oğlan kardeşinin omzuna vurdu.

"Ne zaman çoook aşık olduğumu söyledim? Element uydurma."

"Değil misin?" diyerek sataşmasını sürdürdüğünde Kyungsoo onları gülümseyerek izliyordu. O da meraklanmıştı ve Jimin' in artık bir kaçışı yoktu. Neler olduğunu en başından anlatmaya başladı. Jimin güzel bir randevu geçirmişti. İkili bolca her konudan konuşmuş, laf lafı açmıştı. Biraz cümleleri birbirine girmiş buna kıkırtılar eşlik etmişti. Birer sıcak çikolata yapmışlardı ve şimdi yerde altlarında minderle oturuyordular. Önlerinde ki abur cubur kasesinden alıyor, içeceklerini yudumluyordular.

"Asıl mesele bence Yoongi." Jimin' in bunu demesi ile iki tane eş zamanlı kafa döndü Yoongi' a ve genç oğlan bundan korkup yutkundu.

"Neden?"

"Bugün partiye gitti de Kyungsoo' çuğum. Nasıl geçti neler oldu merak ediyorum." Jimin dedikodu moduna çok güzel girmişti. Yoongi kıkırdadı ve sıcak çikolatasından bir yudum aldı.

"Sen beni bıraktıktan sonra oldukça tedirgindim açıkçası ama Soyeon geldi ve kolumdan tutup kendi grubunun olduğu masaya oturtturdu beni. Hepsi çok tatlı olduğumu ve güzel olduğumu söyledikleri zaman rahatlamıştım. Bu kıyafetlerle yeni bir ortam beni korkutuyordu ama hemen ısındım. Çok tatlılardı hepsi. Hele bir Jackson var sanırım idölüm oldu çünkü çok komik, hayat dolu bir insan. Sonra..." dedikten sonra yanakları kızarmıştı.

 "Başkan geldi.. Ufak sohbetler felan Soyeon zorla sahneye çıkarttı beni herkes deli gibi dans ederken Jackson slow bir dans başlayacağını söyledi ama ne oldu biliyor musunuz?" dediğinde ikili başlarını olumsuz anlamda salladı.

"Bir kadın bir kadınla ve bir erkek bir erkekle dans edebilir' dediğinde o kadar mutlu oldum ki. Omuzlarımdan yük kalkmış gibiydi. Bu tarifi edilemez bir durumdu ..." yutkundu ve devam etti.

" Yani o kadar ne bilim. O an kimsenin beni yargılamayacağını, o ketum bakışlarıyla beni süzmeyeceklerinden emin oldum. Herkes dans ederken ben sahnenin kenarındaydım. Hoseok geldi." ve çok güçlü bir çığlık Park Jimin'den. Kardeşinin omuzlarından tutmuş ve onu sallamaya başlamıştı. Gözleri ışıldıyordu genç oğlanın.

" AMAN ALLAH'IM! Seni hain bu bomba haberi nasıl sona saklarsın. Seni öldürmek istiyorum ama önce neler olduğunu duymalıyım." Kyungsoo ve Yoongi genç oğlana gülerken Jimin kardeşini bırakmamakta ısrarcıydı.

"Tamam bırak beni önce. Dans ettik işte ne olacak."

"Nasıl ne olacak o kadar mı?" Jimin burun kıvırdığında bu aradığı veya umduğu bir haber değildi.

"Eh şey başımı omzuna yaslamış olabilirim. Bide şey... gece sonuna kadar dans ettik."

"Park Yoongi! SENİ ÖLDÜRECEĞİM BUNU NASIL SONA SAKLARSIN."

"Bir, iki üç."

Durula.

"Bir, iki üç."

Durula.

"Bir, iki üç."

Durula. 

Hoseok yorgunla arkasına yaslandığında gözleri parkedeydi. Döktüğü şarabı temizliyor, yeteri kadar temiz olmadığını söyleyerek yeniden siliyordu.

"Bir, iki üç."

Durula.

Yeniden. 

Tekrar. 

Durmadan. Bu geceden memnun olmayan iki kişi vardı sadece. Biri zihnini ve olanları unutmak için yeri defalarca silen, parkeye zarar veren Hoseok. Diğeri ise teklifine karşılık almayan Jongin' di. 

"Bir, iki üç."

Durula. 

"Bitti." dedi gözlerini kapatırken. Gerçekten bitmiş miydi? Hoseok derin bir nefes almış ve anlından dökülecek gibi olan terlerin varlığını hissetmişti. Bunu hissettiğinde midesi bulanmış ayağa kalkarak dikkatli adımlarla banyoya gitmişti. Kıyafetlerini direk çöp kutusuna atmış, soğuk suyun altına girmişti. 

Durması gerekiyor muydu? Neler oluyordu? Yumruk yaptığı elini fayanslara geçirdi ve öfkeyle çığlık attı. Şuan sevgilisi yatak odasında olabilirdi. Onu bekliyor ve uyumamak için direniyor olabilirdi. Olabilir miydi acaba? Düşünmek istemiyordu ama düşünüyordu hem de hiç olmadığı kadar.

 Zihni ikiye bölünmüş gibiydi. Bir yanı parlak gülüşlü çocukta diğer yanı minik sevgilisindeydi. Keşke biri onun içinde ki bu fırtınadan haberdar olsaydı da elini uzatsaydı. Sahte gülüşlere kanmak ne kadar basitti. İnsanlar üç maymunu oynamaya bayılırdı. İşlerine geldiği zaman duyar, görür ve konuşurdu, diğer türlüsü onlara zıttı. Eylemlerinin sonuncu asla düşünmez, pişmanlıkları eylem sonunda olurdu. Ama pişmanlıkları birkaç gün sürer sonrasında hatırlanmazdı bile. 

Bazı eylemlerde öfkeyle yapılırdı, belki de içinde ki kendi acizliklerini bastırmak, susturmak için yapardılar. Belki de sahip olamadıkları şeylerin başkasında basit bir şekilde olduğun gördüklerinde onu kıskanır ve onları alaşağı etmek isterdiler. Hareketlerinin sorumluluğu birkaç saniyelik duygularının esiriydi.

ObsessivelyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin