seventeen

1.8K 170 35
                                    

Taehyung
12.10

Hayatımda en çok soru cevapladığım fizik sınavımdı!

Cidden, daha önce fizik sınavlarımda hiç bu kadar soru cevaplamamıştım. Boş bıraktıklarım tabii ki vardı ama çoğu Jungkook'un defterindeki sorulara benziyordu, sabah notunu gördüğüm gibi incelemiştim.

Bana not bırakmıştı, dahası evime getirmiş, muhtemelen taşımıştı ve defterini vermişti!

Gülümsedim, sabahtan beri bunları düşünüyordum ama düşünmemek de elde değildi.

Birkaç gün önce garip bir şekilde tanıştığım insan bana fizik notları veriyor, beni ve en yakın arkadaşımı çalıştırıyor ve üstüne beni evime bırakıyordu.

Bu yüzden Jungkook'a teşekkür etmeliydim, hatta etmeliydik. Çünkü Hoseok'un anlattığına göre onun sınavı daha iyi geçmişti. Benim boş bıraktığım çoğu soruyu cevaplayabilmiş ve doğru olduğunu düşünüyordu.

"Hoseok, kalk, Jungkook'un yanına gitmeliyiz!"

Hoseok, telefonuyla ilgilenirken onu dürtüp bana bakmasını sağladım. Jungkook'un ismini duyunca hemen ayaklanmıştı zaten.

Biz sınıftan çıkarken bana seslenince ona döndüm hemen, aynı zamanda yürüyorduk. "Taehyung, ben dün siz yalnız kalasınız diye evim uzak dedim. Çıktığım gibi yemek yedim."

Söylediklerine büyükçe güldüm ve utanmamamı engellemek için omzuna sert olmayacak şekilde vurdum. "Ondan hoşlandığımı düşünecek! Neden böyle bir şey yaptın?" Hoseok gülerek ilerlemeye devam etmişti. "Hoşlanmıyor musun zaten?"

Olduğum yerde durup düşünmeye başladım. Hoşlanıyor muydum? Jungkook mükemmel birisiydi, ona alışmıştım ve yanında güzel hissediyordum. Artı olarak çok yakışıklıydı, onu izlemekten kendimi alamıyordum bazen. Başarılıydı, çekiciydi, kendisine bakıyordu, Yeontan'ı seviyordu ve aklımı karıştırıyordu her seferinde. Jeon Jungkook'ta kaybolmamak elde değildi.

"Bilmiyorum, hadi gidip teşekkür edelim." Hoseok'un yüz ifademden asıl söylemek istediğim şeyleri anlamasını umarak ilerlemeye başladım. "Tabii tabii, hiç bilmiyorsun."

Jungkook'un sınıfının önüne geldiğimde birkaç göz bize dönsede aldırış etmeden sınıfın içerisine göz atarak onu bulmaya çalıştım ve bulduğumda anında modum düşmüştü. Sırasında otururken bir kızla gülüşüyor, hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu.

İki saniye önce aklımı bulan düşüncelerin tamamı tuzla buz olmuş, yerini kırıklığa bırakıvermişti. Yine hata bendeydi, Jungkook'un yönelimini bilmeden ona kapılmıştım ki büyük ihtimal bir önceki gibi çıkacaktı, hep öyle olmuştu. Hoseok sessizliğimi sorgular gibi bana döndüğünde konuyu anladığı gibi kolunu sırtıma atmıştı.

Bu Jungkook'un hatası değildi elbette ancak ona haber vermek istediğim şeyler için havam kaçmıştı ve şimdi hiçbir şey anlatmak istemiyordum.

Hoseok'a dönüp yanaklarımı şişirdim. "Hadi gidelim Hoseok. Sonrada söylerim ne söyleyeceksem." Hoseok bir şey demeden beni koynuna çekip ikimizi de yürütmeye başlamıştı. "Kantine gidelim mi, çikolata alırız?" Sessizce başımı salladım.

Kendimi hemen bu üzüntü bataklığına düşürmek istemiyordum ama kendime engel olamıyordum. Jungkook onca zaman sonra önüme çıkan en güzel şeydi, istemeden ona ve ilişkimize anlamlar katmıştım dolayısıyla.

Benimle ilgilenmesi o kadar hoşuma gitmeye başlamıştı ki buna hayatım boyunca ihtiyaç duyacaktım. Jungkook ve onunla ilgili olan her şey benim için çok farklıydı.

clichéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin