57

6.7K 508 59
                                    

*iyi okumalar

Sınava girdikten sonra, sonuçlar açıklanana kadar geçen zamanda strest hayatımın her yerindeydi. Ailem stresimi tetiklerken, benir rahatlatması gereken sevgilim de aile işleriyle uğraşması gerektiğini söylemişti. Aile işi dedikten sonra, bu işleri kurcalamamıştım. Yaşadığım her kötü an zihnimde canlıydı. Deniz'in beni sokmadığı hayatının o kısmına girmeden onu da o hayattan kurtarmak istiyordum. Sonucumdaki sıralamam ile, bu hayalime daha da yakınlaşmıştım. İyiydi, gerçekten iyiydi. Tüm çabama değmişti ama son zamanlarda çalışmadığım için 'mükemmel' değildi. Ailem benimle birlikte ekrana bakarken, ilk kez benimle gururlanmışlardı. Sevinçle omuzlarımı okşarlarken, abim de saçlarımı öpüp tebrik ediyordu. Bana yıllardır vermedikleri sıcaklığı, tek bir anda verdikleri için üzgündüm. Eğer bu sıcaklığı senelerce hissettirseler kaçmak düşüncelerimin arasında olmazdı.

Sabahtan beri arayıp, ulaşamadığım sevgilime sitemkar bir mesaj attım. Ardından da arayıp, ulaşılamıyor sesini dinledim. Bu durum canımı sıkıyordu. Deniz, sınav sonuçlarından sonra tercihi birlikte yapacağımızı söylemişti. Gideceğimiz yeri benim secmemi istiyordu. Tek sorun, ikizinin de gelmesini istemesiydi. Onlara yaşatılan şeyi bildiğim için, Berat'a acıyordum. Ama kendime olan acımam silinmemişti. Beni ürküten çocukla yaşamak istemiyordum. Deniz için, o istiyor diye uyum sağlayacaktım. Onun sayesinde dağılmış, onun sayesinde toparlanmıştım. Bir daha beni dağıtırsa da yine toparlar diye düşünüyordum. İşin gerçeği, o olmasa yaşanan onca seyden sonra sıradan hayatıma uyum sağlayamazdım.

Arkadaşlarla konuşup sonuçlarımızı söyledik. Ulus'un bana çok yakın gelen sıralamasını tebrik ettim. Son haftalarda o da kötü zamanları geride bırakmıştı. Birkac kez konuşmuştuk ve ona istediğimin yarısı kadar destek olamasam bile, mutlu olduğu için mutluydum. Tek sorun, gerçekleri bilen kişi olmamdı. O gerçekleri benimle birlikte mezara götürecektim. Ulus için endişelenen tarafım, onun Purs adındaki çocukla bir daha işini olmayacağını söylemesiyle rahatlamıştı. Eğer rahatlamasaydım, bencilce onu yalnız bırakamazdım. Şimdi 'gitme' konusunu ona açtığımda, bana sadece çok uzaklaşmamamı söylemişti. Ziyarete gelebilecek kadar yakın, tatil yapabilmek için ideal bir yeri tercih etmemi söylüyordu. O henüz karar vermemişti.

Sonunda, sabahtan beri aradığım bedenden geri çağrı aldığımla hızla cevapladım. Azar çekmek üzere konuşacakken yorgun sesiyle duraksadım.

"Bebeğim, ağzıma sıçmadan önce bana sonucunun güzel olduğunu söyle."

Bu dediğine gülerken "Güzel." dedim.

"Hangi şehirde okumak istediğine karar verdin mi?"

Sesindeki aceleci tonu anlamazken "Hayır." dedim.

"Tamam, birkaç güne karar verirsin."

"Acelemiz mi var?"

Duraklamasıyla, kaşlarım çatıldı. Ses tonu aşırı yorgun geliyorken, aceleciycide.

"Hayır." diyerek bana yalan söyledi.

Artık onu tanıyordum.

"Bana doğruyu söyle."

Bir süre sessiz kalıp, ardından derin bir nefes verdi. Deniz, yalan söylerken tereddüt etmiyordu. Bu yüzden artık onu uyarmaya başlamıştım. Bana dürüst olmasına ihtiyacım vardı. Ben ona karşı tamamen dürüsttüm.

"Dedem öldü."

Bunu öyle bir tonda söylemişti ki ne üzgün ne de mutluydu. Dedesi olarak bahsettiği adam, ailenin başıydı ve tüm kirli işlerin de başını çekiyordu.

Yutkunurken "Sevinmen gerekiyor değil mi?" dedim.

Bir insanın ölümüne sevinebilir miydiniz? Ben Deniz'e acı çektiren o adamın ölümüne seviniyordum.

"Gitmek için harika bir zaman. Ortalık karışık."

Şimdi acelesini anlıyordum. Odamın kapısını aralayıp, salonda televizyon izleyen aileme baktım. Ardından yavaşça kapatıp pencereye ilerledim.

"Anlıyorum ama bizimkilerle vedalasmam lazım. Hiçbir şey demeden gidemem."

En azından abimle ve küçük kardeşimle sarılmalıydım. Annem ve babam beni çoktan gözden çıkarmıştı. Bu yüzden ben de onları gözden çıkarıyordum.

"Nasıl istersen." dediğinde, gözlerim bir noktaya kaydı.

Simsiyah bir araba. Bundan bahsedecekken, Deniz "Şimdi kapatmam gerek." deyip, telefonu kapattı.

Yanına birinin geldiğini kapatırken duyduğum seslerden anlamıştım. Gözlerim tekrar arabaya kayarken, dikkatimi çekme nedeni fazla tanıdık olmasıydı. Sonra arabadan biri indi. Kafasını kaldırıp tam bulunduğum yere bakınca, hızla içeri girdim. Bu yükseklikten kim olduğunu görememiştim. O da benim kim olduğumu görmemiş olmalıydı ama tam bulunduğum yere bakması normal değildi.

Deniz'e 'evin önünde bir araba var.' dediğimde 'ben gönderdim.' diye cevap verdi.

Kesinlikle sorun vardı. Sorunu deşmek isteyen tarafımı susturdum. Deniz'den bir mesaj daha gelmişti.

'Geçen okulda gördüğün adam, seni takip ediyordu. Dedem peşimize takmış olmalı. Artık öldüğünden, ne planlıyorsa yapamadı ama temkinli olmaktan zarar gelmez. Korkma.'

Derin bir nefes verip 'Tamam' yazıp yolladım.

Korkmuyorum diyemiyordum çünkü beni korkutabilecek çok şey olmuştu. Sadece Deniz'e güvenmeye devam etmek istiyordum.

Karmakarışık Kız (gxg)Where stories live. Discover now