7:Kaçırılma

22.6K 1K 51
                                    

|7:Kaçırılma|

Gözlerimi başımdaki keskin ağrı ile araladım. Bir arabanın içindeydim. Arka koltukta oturuyordum. Ön koltukta iki adam vardı. Uyandığımın farkın da değillerdi. Gözlerimi kapatarak uyanık olduğumu anlamamalarını sağladım.

Araba durmuş benim olduğum taraftaki kapı açılmıştı. O adamlardan birinin beni kucağına alması ile nerede olduğumuzu anlamak için hafif gözlerimi araladım. Ormanlık bir alanda küçük bir bina hatta daha çok depoya benzer bir alandı. Beni taşıyan adamın üstüne bakmaya başladım. Cebinde çakı vardı ama etrafta da çok fazla adam vardı. Şuan almam imkansızdı.

Bina tarzı yere girmiş ve bir odaya sokmuştu. Beni bırakırken çakıyı alarak şortumun cebine saklamıştım. Fark etmemiş arkadan ellerimi bağlayarak çıkmıştı. Onun çıkması ile gözlerimi tamamen açıp odayı incelemeye başladım. Sarı ışığın hafif aydınlatması sayesinde aydınlanan penceresiz bir odaydı. Tek çıkış kapıydı. Çakıyı almaya cebimden almaya çalışsam da beceremiyordum. Yakından bağırma sesleri gelmesi ile uğraşları mı sonlandırarak sesleri dinlemeye başladım.

"Bırak lan beni."

"Kimsiniz siz?"

Gibi bağrışmalar vardı. Kapının açılması ile bir Akın'ı benim yanıma sanda ki sandalyeye bağladılar. Akın'ı bağladıktan sonra bana kısa bir bakış atarak çıktılar. Akın'a döndüğüm de o da bana bakıyordu. Kahverengi saçları çırpınmaktan dağılmıştı.

"Aşkım." Şaşkın çıkan sesi ile onunda bir şey anladığını fark etmiştim. 

Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışarak tekrar çakıya uzanmaya çalışmam ile başarısız olmuştum.

"Ne yapıyorsun?" Onu takmadan ona yaklaşarak sağ cebimi işaret ettim.

"Cebim de çakı var. İpleri kes." Sessizce konuşmam ile bana uyup çakıyı alarak ipleri kesmeye başlamıştı. Kendi ipleri kesmesi ile arkamda diz çökerek benimkileri de kesmişti. Kalkacağım sırada dışarıdan gelen sesler ile Akın da tekrar oturmuş ve hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başlamıştı. Kapının açılması ile otuzlu ve kırklı yaşlar da iki adam girmişti. Daha büyük duran adam konuşmaya başlamıştı.

"Hoş geldiniz sizi daha iyi karşılamak isterdim ama koşullar pek el vermedi aslında Gece senin Ünerlerin kızı olduğun ortaya çıkmasaydı bu konuşma bir kaç yıl sonra olacaktı." Sonlara doğru bana bakarak konuşması ile kaşlarımı çattım neyden bahsediyordu bu adam.

"Açık konuş" Akın'ın sert sesi ile gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Eminim ailen size, kardeşime yaptıkları hatadan bahsetmişlerdir. Ben Zahir Boduroğlu bu da en büyük oğlum Zamir Boduroğlu" bu adamlar Oğuz'u hastanelik eden adamlardı. Tamam amcam onların kızıyla nişanlıyken evlenmesi yanlıştı ama bunları bize taşımaya ne gerek vardı. Karşılıklı konuşarak halledilebilirdi.

"Her neyse senin ölmenin benim ile alakası yoktu zaten ben de senden kısa süre önce haberdar oldum ama babanızın hapishaneye attığı adamla sonradan iş birliği yapmak güzel bir fikirdi. Açıkçası benim sorunum Aykut ileydi. Agah da denedim ama önlem aldı. Oğuz da denedim onda iyi bir önlem almıştı. Berk de ise denememe gerek kalmadı. Zaten karısını da kaybetti, ilahi adalet. Her neyse Oğuz'dan iki sene sonra doğan Osman'ın ikiz çocukları vardı. Erken doğum da doğan küvöze alınmış biri erkek biri kız olan ikizler. Ben de intikamımı kardeşinden almaya karar verdim. Doğumunuzda ikinizi de alamadım. Son anda gelen büyük abin Aybars yüzünden alamamıştım aslında iyi oldu. İki yaşına kadar sana bağlandılar. Babanın başka bir düşmanı yüzünden sen ölü gösterildin. Bana da yapana yardım etmek düştü tabi. Ne acıklı hikaye dimi. Ben de buraya intikamımı tamamlamaya getirdim sizi. Bu sefer acıyı ikiye katlayarak."

Anlattıklarını tamamlayarak odadan çıktılar. Kalbimdeki ağrı yine baş göstermeye başlamıştı. Bu sefer bur şey olacağından deģil korkudan atıyordu.  Akın iyi olmadığımı fark ederek yanıma gelmiş önümde diz çökmüştü.

"İyi misin? Kolum mu ağrıyor? Cevap ver bana. Hadi güzelim." Derin nefesler alarak az da olsa sakinleştikten sonra konuştum.

"Önemli bir şey yok çıkalım artık buradan." O da beni onaylayarak elimden tutup kaldırdı. Kapıya açmaya çalışmış ama açılmamıştı. Adamlar zeki çıktı.

"Ben bağıracağım  sende kapı açıldığında sandalyeyi adamın kafasına geçireceksin tamam mı?" Bence çok mantıklı bir plandı. Sonuçta ben yaptım.

"Ya bir kaç kişi gelirse." Sen beni aptal mı sandın? Ben onu da düşündüm. Bir de ikizim olacak.

"Ben bağırdığım da tek kişi gelecek o da susturmak için, bir kaç kişi gelmez. Merak etme." Sandalyeyi alarak kapının yanına geçti ve kafa salladı. Ben de kapıya biraz yaklaşarak bağırmaya başladım.

"Biz de insanız ya hani tuvaletimiz geliyor. O kadar kaçırıyorsunuz ihtiyaçlarımızı da karşılayın bari. Hem bu ipler belki benim elimi acıtıyor. Zaten kolum yandı. Siz beni öldürmeye getirmediniz mi bari ölmeden önce mutlu olsa-"

Cümlemi yarı da kesen kapının kilit sesi olmuştu.

"Sonun da biriniz de sesimi duydu. Hızlı ol biraz" tekrar bağırmam ile kapı açılmış adam boş sandalyeyi görünce tam bağıracağı sırada Akın sandalyeyi kafasın da kırmıştı. Çok şükür bugün de kurtulduk.

Elimi tutarak beni arkasına almış ve boş koridora çıkmıştık. Etrafı kontrol ederek yürüyor ve çıkışı arıyorduk. Adım seslerini duymam ile onu durdurdum. Arkamızdan gelen adım sesleri daha çok gelmeye başlamış ve sese gülme hatta kahkaha atma sesi de eklenmişti.

Arkamıza döndüğümüzde Zahir kahkaha atarak bize bakarken Zamir ise elindeki silahı bize doğrultmuş ciddi bir şekilde bakıyordu. Zahir'in konuşması ile yutkundum.

"Siz bizi salak mı sandınız? Emin olun siz daha salaksınız."

Gelen silah sesi ile Akın beni kendine çekerken korkudan bayılacak hale gelmiş, hissettiğim acı korkumu taçlandırmıştı.
____

Tekrardan Selamm

Nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Geçen bölüm kısa olduğu için bu bölmü de düzenleyip attım. Belki bir tane daha atabilirim ama kesin değil.

Akın?

Aşkım?

Zahir?

Zamir?

Kendinize iyi bakın, görüşürüz.

Ünerler✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin