9

1K 64 22
                                    

Rosé büyümüş gözleri ile giydiği elbisesinin altından akan sıvıya bakıyordu.

"Lisa ben şey altıma isemedim yanlış anlama ama doğuruyorum galiba."

İşte o an büyük bir soka girmiştim. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve Rosé bana emanetti.
Kendimi toplamam lazımdı. Telaşımi ona belli etmemem lazımdı.
Gözlerinden gördüğüm korkusu daha da büyürse iyi şeyler olmazdı.

Yavaşça elini tuttum."Rosé sakin ol tamam mı şimdi hemen Jimin'i arayacağım.ben seni hastaneye götürürken onlar da oraya gelecekler ve sonra siz bu eve 3 kişi olarak gireceksiniz tamam mi meleğim?"

Yanaklarından süzülen yaşlar ile birlikte beni onaylarken onu yavaşça içeriye götürdüm.

"Sancın başladı mı?"

Kafasını iki yana salladı.
"Hayır ama suyum geldi başlaması yakındır."

"Tamam tamam hemen gideceğiz.sadece bana bebek çantasının ve diğer malzemelerin yerini söyle hemen alıp çıkalım."

Malzemeleri ve çantayı aldiktan sonra sırada Rosé'yi arabaya götürmek vardı.
Beline sarılarak koltuktan kaldırdım ve yavaş adımlarla kapiya doğru yürüdük.

"Ah Lisa sanırım sancım başladı acele etmeliyiz."

Sakin olmaya özen göstererek onu arka koltuğa bindirdim kemerini de bağladiktan sonra hemen ön koltuğa geçtim ve arabayi çalıştırdım. Ana yola çıkarken dikiz aynasından sürekli Rosé'yi gozetliyordum. Derin derin nefesler almasından sancılarının sıklaştığını anlamıştım.

"Rosé susma sancin geldiği an bağır kolumu sık koltuğu sık ne bileyim aklına ne geliyorsa işte seni yetiştireceğim hiç şüphen olmasın. Kızını arabada falan doğurmana izin vermem sakin korkma."

Beni onaylayinca evden çıkma telaşıyla arayamadigim baba adayı aklıma gelmişti. Hemen arabanın telefonuma bağlı olduğu ekrandan adını bulup açmasını bekledim.
Birkac saniyelik ses sonunda telefonu acmasiyla ne söylemem gerektiğini toparlamaya çalıştım.

"Lisa noldu? Iyi misiniz?"

Jungkook'u değil de onu aramamdan ötürü telaşlanmıştı.

"Jimin bak biz yoldayi- LISA COK KÖTÜ LISA GELIYOR GALIBA HIZLI OLSANA"
Endiseyle hemen aynaya baktım. Rosé kendini sıkmaktan ve ağlamaktan kipkirmizi olmuş bir şekilde hıçkırıklari arasinda derin derin nefesler alıyordu.

"LISA O ROSÉNIN SESI MI NEREYE GIDIYORSUNUZ BEBEK MI GELIYOR"

"Jimin Rosé'nin suyu geldi ve ben onu size en yakın hastaneye götürüyorum şimdi. Hızlı olun hemen yanımıza gelin."
Aynadan Rosé'ye baktım.
"Telaslanma ben onu hastaneye yetiştireceğim sadece sancısı yavaş yavaş artıyor bu yüzden öyle bağırdı. Sakin bir şekilde buraya gelin lütfen."

"Tamam tamam biz hemen çıkıyoruz şimdi. Lütfen dikkatli olun ve onlara iyi bak Lisa. Ikisinden birine bir şey olmasına izin verme."

"Merak etme Jimin."

Telefonu kapattığım gibi göz ucuyla arkama baktım.
"Rosé dayanabileceksin dimi?
çok az kaldı 2 dakika daha dayan nolursun."

"Ahh çok zor Lisa ah şuan buraya doğuracakmış gibi hissediyorum."

"Hayır hayır hayır Sakın kendini tut nolursun bak geldik."

Arabayı acilin kapısına gelişi güzel bırakıp hemen bağırmaya başladım.
Sesimi duyan görevliler sedye ile yanimiza gelip Rosé'yi iceriye götürdüler.
Sedyenin yanında elini sıkı sıkı tutarak iceriye girdim.

lost starsWhere stories live. Discover now