Episode 1 (Tuhaflık)

81 14 21
                                    


"Güne günaydın diye başlamak isterdim Rely. Oysa kalbim ağrıyor. Kalbim sanki yerinden çıkacak gibi. Bu acı ne Rely? Beni delirten bu şey ne?" Elindeki defteri masasına bırakan Rely yanıma adımladı endişeli gözlerle.

"Rawbi, canını sıkan bir şey olmadığına emin misin? Yani sebepsiz acı çekmen normal değil. Seni üzen bir şey mi yaşadın yakın zamanda? İstersen dışarı çıkalım. Hava almış olursun." ardı ardına sıraladığı cümlelerinin sonunda yorgun bir nefes verdim.

"Bilmiyorum Rely, son zamanlarda bana olan şey her ne ise düşünmemi bile engelliyor. Mantıklı bir sebep bulamıyorum. Oysa gülmek ve eğlenmek benim için önemli şeyler. Haklısın, belki de hava almalıyız." diye bitirdim ben de uzun konuşmamı.

Bu anlamsız iç sıkıntım beni boğmaktan beter ediyordu. Sürekli yorgun ve huzursuz hissetmeme neden olan şeyi anlayamıyordum.

"Hazırlan o zaman. Sana iyi gelebilecek bir yer biliyorum." dedi Rely neşeli bir ses tonunda.

Hazırlandım ve onu beklemeye başladım. Hazırlamıştım hazırlanmasına ama ne içindi en ufak bir fikrim bile yoktu. Rely iyi gelecek demişti. Ona güvenmeliydim ve kendimi biraz olsun rahatlatmalıydım. Ama bu içimdeki his neydi? Ne oluyordu bana? Neden içimde bir yerlerde hem korku hem heyecan hissediyorum ki?

Rawbi neredesin? Seni çok özledim.

Ne, bu ses de neyin nesi? Rely az önce gitmemiş miydi?

"Rely!"

Rely az önce gittiği alt kattan endişeli ama meraklı bir ses tonuyla bana seslendi.

"Efendim Rawbi?"

"Bir şey mi oldu?" dedim, ama merdivenlerden çıkan Rely bana anlamaz bakışlar atıyordu.

"Asıl sana mı bir şey oldu, iyi misin Rawbi?"

Kafamı iki yana salladım.

"Bana seslenen sen değil miydin?" dedim, kaşlarını çatıp pencereye doğru döndü.

"Hayır, sana seslenmedim. Pencere açık kalmıştı, dışarıdan gelen sesleri duymuş olmayasın?" dedi, karşısında bir deli varmış gibi bakıyordu.

"Bana deliymişim gibi bakma Rely. Az önce duydum, biri Rawbi diye seslendi. Kendi adımı hatırlamayacak kadar yaşlı değilim."

Rely hâlâ o bakışlarını devam ettirirken ben kendimi iyice kötü hissetmeye başlamıştım. Gerçekten aklımı mı yitiriyordum bilmiyordum.

"Neyse Rawbi, hazır mısın? En iyisi biraz hava almak. Hadi gidelim."

Neyi var bunun demek geldi içimden. Bana seslenmişti işte, öyle bakmasına gerek de yoktu. Her neyse, belki de gerçekten hava almalıyım. Bu evde kendimi hiç rahat hissetmiyorum. Bugünlerde başıma gelen tuhaf olaylar umarım mevsimsel bir şeydir yoksa gerçekten aklımı kaybetmeye başladığıma inanacağım.

"Bugün seni götüreceğim yere bayılacaksın. Hatta daha önce götürmediğim için beni dövebilirsin bile."

Bu dediğine seslice güldüm. "Ne saçmalıyorsun Rely? Seni ne zaman dövdüm?"

Dudak büzerek bana döndüğünde gülüşüm havada asılı kalmıştı. "Ah, son günlerde gerçekten çekilmezsin Rawbi. Sadece şaka yapmıştım."

Tanrım, bu kızın bir de dudak büzmesi yok mu? Sanırım onun bu sevimli haline içimden de olsa gülmeyi kesmeliyim yoksa beni azarlayacak. Ne yazık ki ben daha gülmemi kesmeden sinirli bakışlarıyla bana döndü.

"Hadi Rawbi yürü. Geldik zaten." Kolumdan çekiştirerek beni sürüklemeye devam ettiğinde cidden yorulmuştum.

"Neredeyse bir saattir yürüyoruz Rely bitmedi mi hala?" Kızgın bakışlarını bana döndürüp kaşlarını çattı.

Fairytale Where stories live. Discover now