Friends

429 26 30
                                    

"Hey! Duydun mu? Bu dönem Mimarlığa yeni biri geliyormuş!" dedi sarı saçlı oğlan yanındaki karamel saçlı oğlana.

"Hadi ya? Sene ortasında kafayı yemiş olmalı!"

"İngiltereli olduğunu söylüyorlar!"

"Kafayı yemiş harbiden! Kim İngiltere gibi bir yeri bırakıp Koreye gelir ki?" karamel saçlı genç kıkırdadı. Hemen arkasında beliren gençten bihaberdi.

"Ah, sanırım ben gelirim." dedi kahverengi saçlı genç. Sonra konuşan ikilinin arkasından önüne geçti. Elini uzatıp kendini tanıttı.

"Kim Seungmin, İngiltere gibi bir yeri bırakıp Koreye dönen, muhtemelen kafayı yemiş kişi." karamel saçlı oğlan mahcup bir şekilde gülümsedi.

"Han Jisung, o manada söylememiştim. Yani bilirsin, İngiltere güzeldir." derken el sıkıştılar. Sarı saçlı oğlan da elini uzattı.

"Hwang Hyunjin."

"Memnun oldum, sizin bölümünüz nedir?" diye sordu kahverengi saçlı genç karşısındaki iki oğlana.

"Ben inşaat mühendisliği okuyorum, Jisung ise seninle aynı bölümde." sarı saçlı gencin yanıtı Seungmin'i genişçe gülümsetmişti.

"İlk günden arkadaş buldum demek? Birlikte dersliğe gidelim mi? Yani size sorun olmayacaksa, okulu tanımak açısından?"

"Olur olur! Gidelim, hatta ben de geleyim, benim de sizin binada birkaç işim vardı." dedi sevinçle sarışın. Arkadaşı ise göz devirip zorla ayaklandı.

"Bana soruyordu Hyunjin, bana! Bir cevabımı bekleseydin keşke!" diye sitem etti Jisung, binaya yürümeye başlarlarken.

"Aman sus be Allah'ın arabı! Sana kalsa sonsuza dek bekar yaşayacaksın!"

"Ne? Ne saçmalıyorsun?" Jisung arkadaşının imasını anlamış, hafifçe yanakları kızarırken İngiltereli'yi anladı mı diye kontrol ediyordu. Çocuğun anlamayıp sadece güldüğünü görünce biraz olsun rahatlamıştı.
Arkadaşının kulağına yaklaşıp fısıldadı.

"Bir daha böyle bir imada bulunursan seni öldürürm Hwang!"

"Aman be ne güzel çocuk işte azcık yavşa belki o da sana yavşar! Müzmin bekar olarak öleceksin!"

"Kes sesini!"

İkilinin sessiz kavgası bittikten sonra hemen arkalarından gelen çocuğa döndüler.

"Eee? Sen neden geldin buralara? İngiltere'de seni tutamayan şey neydi?"

"Ailem, onlardan nefret ediyorum. Bu yüzden orayı terk edip memleketime  döndüm." bu cevabı beklemeyen ikili şaşırmıştı.

"Vay canına, çok... Dürüst bir cevaptı." dedi Jisung. Bu sırada mimarlık fakültesinin binasına adım atmışlardı.

"Teşekkür mü etmeliyim?"

"Ay yok hayır! Biz 'annem tayin oldu, babam emekli oldu' tarzı sıradan cevaplar beklediğimiz için- Her neyse ya, boşver!" Seungmin kafasını iki yana sallayıp güldü.

"Hey! Neye gülüyorsun?"

"Çok tatlı bir çocuksun." aniden gelen iltifatla Jisung, kızardı. Hyunjin de arkadaşının bu haline kıkırdamıştı.

"Teşekkür ederim, sen de. Benden daha tatlısın hatta, yani iltifat babında. Geri iltifat etmek için. Aslında yakışıklı desek daha doğru olur. Ne diyorum ben? Özür dilerim." durup eliyle alnına vurdu, suratını gizledi. Seungmin ve Hyunjin'in kahkahalarla güldüğünü duyunca kaşlarını çatmış, elini yüzünden çekmişti. İkisinin de koluna vurdu.

"Hah! Çok komik öyle mi?" koridorun ortasında hala gülen ikiliyi orada bırakıp dersliğe gitmek üzere merdivenleri çıkmaya başladı. Aklına Seungmin'in iltifatı gelince yüzüne bir sırıtış oturdu.
Bu sırada yukarıdan aşağıya doğru inen biri bomboş merdivende ona çarpmış, bir iki basamak düşmesine sebep olmuştu. Hiçbir şey demeden çekip giden kişinin arkasından bakakalırken merdivenin başında iki arkadaşı belirdi.

"Hey! Sorun ne?" diye sordu sarışın.

"Az öncekinin suratını gördünüz mü?"

"Hayır?"

"Dikkat etmedim, bir şey mi oldu?"

"Az önce arkadaş boş merdivende  içimden geçti de! Resmen bile isteye geldi çarptı. Hayır hayır, bildiğin omuz attı."

"Oha! İyi misin?" hızla yanına çıkıp kontrol etti arkadaşını sarışın olan.

"İyiyim. İki basamak aşağı indirdi beni çarpışıyla ama. Şu korkuluğa tutunuyor olmasam yuvarlanırdım herhalde burdan aşağı."  dedi Jisung.

"Yuh! Ne insanlar var ya."

"Seninle bir sıkıntısı mı vardı acaba?"

"Sanmıyorum, herkesle iyi anlaşırım genelde. Neyse çıkalım hadi." daha fazla umursamayıp dersliğe çıktılar. Jisung her zaman oturduğu en arkanın bir önünde olan sıraya geçti. Seungmin de onu takip edip yanına oturdu. Hyunjin biraz uzaklaşıp onlara sırıtarak baktı.

"Amanın! Ne kadar da yakışıyorsunuz siz böyle! Aigooo!"

"Ne saçmalıyorsun!? Gerizekalı!" Jisung utanç ve sinirle ayaklanıp arkadaşına kalemliğini fırlattı.

"Aigo! Aman aman minik sincap-" sarışın oğlan kalemliği darbe almadan havada kapsa da arkasından gelen kişiden aldığı darbe ile sıraya savruldu.

"Yavaş olsana kardeşim! Kocaman sınıfta-" sarışına çarpan kişi atarlı konuşan karamel saçlıya dönüp sert bir bakış attığında susup yerine oturmak zorunda kaldı. Beti benzi atan karamel saçlı ve korkuyla gözleri fıldır fıldır dönen sarışına şaşkınlıkla baktı Seungmin.

"Hey! Sorun ne? Neden sözünü yarıda kestin?"

"Canıma susamadım."

"Ne? Ne demek bu?"

"O çocuğun cinayet sabıkası var! Herkes ondan çekiniyor." diye yanıtladı karamel saçlı.

"Ne? O zaman burada ne işi var?"

"Cezasının bir kısmını çekmiş. Sonra babası para ödeyerek çıkartmış ve evlatlıktan reddetmiş. Geçimini de kiralık katillikle sağladığını iddia edenler var. Bazıları tetikçi diyor." Hyunjin'in heyecanla okulda dönen tüm dedikoduyu anlatmasından sonra yavaşça kafasını arkasına çevirdi Seungmin. Genç adam kafasını sırasına gömmüş uyuyordu. Daha sonra önüne dönüp sırıttı.

"Hoşuma gitti." dedi. Hyunjin ve Jisung ise şaşkınlıkla ona bakıyordu.
Tabi konuşulanları duyup uyanmış olan genç adam da...

*
*
*
*
*
*
*
*
Merhaba, ben Nervia'dan N.
Bu hikayeyi E ile birlikte yazacağız.
Çok fazla ders çalışmamız gereken bir dönemdeyiz.
E'nin isteği üzerine yayımlıyorum.
Geç gelen bölümler için anlayışlı olmanızı umuyoruz.
Desteğiniz ve anlayışınız için minnettarız.

Murderer Sitting Next To YouWhere stories live. Discover now