BÖLÜM3

1.1K 56 0
                                    

Cevabı vermeden önce gözleri etrafı taradı uygun cümleler bulmaya çalıştı. Onunla çok samimi olmamaya çalıştığımı fark etmiş olacak ki " Aynı, Begüm. Değişen bir şey yok. Ama onu bu durumda görmene izin veremem. Seni de düşünmem lazım. Günlerdir uyumadığını, ne kadar yıprandığını biliyorum. Nasıl diye sorma, ilk gün seni aradığımda telefonun diğer ucundaki ses hayat doluydu. Bu geçen bir haftada ne kadar yıprandığını anlamamak mümkün değil. Hem ben doktorum, unuttun mu? Lütfen Elif'i o yatakta öyle görmeni istemiyorum. Onun için her şey yapıldı. Dua etmek lazım sadece. Kader bu Begüm. Ama sen de en az onun kadar etkilendin. Farkında değil misin? Yıllardır tek bir kelime bile konuşmadığın beni bile onun için aradın. Lütfen kendine bunu yapma! " diye bağırdı birden.
Bir an ne söyleyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. Bunlar beklediğim sözler değildi. Madem bana Elif'i göstermeyecekti, neden çağırdı ki? Öfke ile ayağa kalkıp, çantama uzanmaya çalıştım. Birden elimi tuttu ve beni oturmaya zorladı. Dayanamayarak sordum. " Madem bana onu göstermeyecektin neden hastaneye çağırdın bu gün gelmemi istedin o zaman?" Diyerek bağırdım. O ise sesi daha kısık bir şekilde "Seni görmek istedim. Onun yakınında olabilmek için gelmek isteyeceğini biliyordum. Ben seni çağırsaydım gelmezdin ; Begüm seni çok iyi tanıyorum. Elif için gelirdin senin için değerli olanlar için gelirdin benim için değil." Dedi.
Söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Ama anlam veremiyordum. Belki de son kez görebilecektim Elif'i. Neden böyle davranıyordu bu adam ya....
Hızla elimi elinden çekip, "peki göstermiyorsun anladım, o zaman diğer arkadaşlar neredeler? Burada olacaklarını söylemişlerdi. Onların yanına gidelim ." Dedim dişlerimin arasından. Ahmet derin bir nefes alıp, " Gel onların bekledikleri yere götüreyim seni." dedi ayağa kalkarak. Yorgun ama mümkün olduğunca hızlı adımlarla onu takip ettim.
Bir kaç kat çıktığımızda yoğun bakım ünitesinin önüne gelmiştik. Etrafıma bakınca tanıdık bir yüz bile  göremedim. "Hani neredeler?" Diye sordum. O da anlamamış gibi davrandı. "Buradaydılar az önce! Unutmuşum ziyaret saati bittiği için gitmiş olmalılar. Ama sen şanslısın Begüm sayemde gelebildin ." Dedi ve sırıttı.
Ne yapacağım şimdi diye düşünürken yanımdaki doktor bozuntusu arkadaşım hasta arkadaşımı göstermiyor ve diğerleri de gitmişti. Banklardan birine başım döndüğü için çöktüm. Ah şu tansiyonum tam da düşecek zamanı buldu şimdi diye içimden saydırırken, Ahmet'in telaşlandığını gördüm. Elimi kaldırarak sadece tansiyonumun düştüğünü, bunun sık sık olduğunu, sadece üzüldüğüm için olduğunu söylesem de beni hemen kucaklayıp, bir odaya götürdü. Sedyeye yatırıp, hareket etmemem konusunda uyarıp, gitti.
Geri döndüğünde elinde bir tansiyon aleti ile gelip, ölçtü ve ayağa kalkıp " Sen ne yaptığını zannediyorsun Begüm? Kendini bile bile öldürmeye mi çalışıyorsun? Senin tansiyonun şu anda 6 ya 3. Dün bu tansiyonda olan bir hasta yoğun bakıma kaldırıldı ve hayati fonksiyonları bitti. Fişini çekmek için onay bekliyoruz! Yapma bunu kendine. En azından bana yapma Begüm !" Dedi ve gözünden yaşlar akmaya başladı.
Anlama yetim bu gün hastane ortamında pek işe yaramıyordu. Benim tansiyonum hep düşüktü ve bu anormal değildi benim için. Ahmet'e ne oluyorsa diye içimden geçirirken, arkadaşlarına karşı fazla duyarlı sanırım dedim içimden.
Tuzlu bir ayran içtikten sonra bana bu akşam hastanede kalmam gerektiğini ve yapılacak tahlilerden sonra çıkıp, çıkmayacağımı belirtebileceğini söyledi ve ardından kendisinin de nöbetçi olduğunu, sürekli yanımda olacağını söyledi ve hemşireyi çağırıp; çıktı. Şimdi bir  bu eksikti. Tahliller kötü çıkarsa eğer; eşim ve çocuklarıma bir şey söylememem gerektiği konusunda kendimle uzlaşmıştım bu arada. Eşim zaten bir check-up yaptırmamın iyi olacağını söylüyordu uzun zamandır.  En iyisi onu arayıp, hastaneye gelmişken check-up yaptıracağımı söylemem çok mantıklıydı şu anda. Başka türlüsünü yapamazdım. Eşimle telefonda konuşup, çocuklara iyi bakmasını söylediğimde bana saçmaladığımı ve kafamdaki saçma sapan düşünceleri atmam gerektiğini ve sonuçların iyi çıkacağını söyledi ve sonunda beni sevdiğini söylediğinde kapı açıldı ve ben de eşime onu sevdiğimi söyleyip, kapattım. Karşımda öfkeli bir Ahmet gördüm yine.
Oflayarak yanıma oturdu ve " sen hiç laftan anlamaz mısın? Hala inatçı Begümsün.! " dedi.
"Eşimi arayıp, bilgi verdim hastanede kalacağım için. Ha bu arada sen benim inadımı nerden biliyorsun ki? Sana hiç bir şey yapmadım ya da yaptırmadım  ki inatlaşarak!" Dedim. Bu adama dair pek bir şey bilmiyordum aslında, ama şu anda farkettiğim  bir şey vardı ki; o da bu Ahmet'in insan olarak da doktor olarak da sinir bozucu olduğuydu....
Bu gece nasıl geçecek acaba bu manyağın elinde diye düşünürken uyuyakalmışım. Uyandığımda bir hemşire odada beni bekliyordu. Bana yaklaşıp, kolumdaki serumun ayarını kontrol etti ve " Sanırım Ahmet Doktor için önemli birisiniz. Sizin odanızdan çıkarken çok öfkeliydi ve hepimize sıkı sıkı tembih etti sizi sürekli kontrol etmemiz için" dedi.
Tatlı bir kadındı bu hemşire ve ağzımdan laf almak için değil sadece merak ettiği için sorduğu belli idi.
Yatağımdan doğrularak, " Okul arkadaşıyız sadece. Bu gün Ortak arkadaşımız Elif'i ziyarete gelmiştim. Ama sonuç bu "dedim ellerimi iki yana açarak.
Hemşire gülümseyerek devam etti,"Size Elif hanımdan daha çok değer verdiği belli. Elif hanım bir haftadır burada ve sanki bir görevi yetine getirirmiş gibi bakıyor ona. Ama size gözü gibi baktığından eminim." Dedi.
Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek adına cevabımı hazırladırdım; "Yanlış anlamışsınız, ben evli ve iki çocuk annesiyim. Ahmet de bir çocuk babası ve evli. Onun bu hassasiyeti yanında rahatsızlanmamdan kaynaklı bence. Yoksa ne soğuk ve gıcık birisi bilmez miyim? Allah yardımcınız olsun ." Dedim gülümseyerek.
Hemşire tam ağzını açacaktı ki kapı birden açıldı ve kahraman doktorumuz içeri girdi. Hemen hemşireye kan alması talimatını verip, kucağıma bir tablet bırakıp, bununla oyalanırsın artık dedi ve çıktı odadan.

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن