Chapter 7: The dream

267 21 4
                                    

....
"Anka, zorbalığa uğradığında bana söylemelisin!"
"Ama abi, zaten başında bir çok dert varken benim başıma gelen olaylar ile uğraşamazsın. Ben kendimi koruyabilirim!"
"Yüzündeki ve bacaklarında ki yaralar kendini nasıl koruyabildiğini belli ediyor."
"Bu güçsüz anıma denk geldi."
"Her seferinde böyle diyorsun."

Yara bandını masaya koyup ellerimi avuçlarına aldı. Gözlerime derince bakıp buruk bir tebessüm etti.

"Anka, bana bir söz ver."
"Ne sözü?"
İç çekerek titremiş sesi ile konuştu
"Ben olmazsam...kendine çok iyi bakmaya özen göstereceksin. Sana öğrettiklerimi asla unutmacaksın ve lider ruhlu güçlü bir kız olacaksın. Bana bunun için söz verir misin?"

Bir süre şaşkınca abime baktım. Daha sonrasında da başımı onaylarca sallayıp "söz veriyorum..." dedim.

...Derin nefesler alıp vererek uyumuş olduğum yataktan doğruldum. Ter içinde kalmıştım. Masanın üzerindeki saate baktım saat yediydi. Derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalıştım.

Neden bu kadar gerilmiştim hiç bir fikrim yoktu ancak gördüğüm kişinin abim olduğuna net bir şekilde emindim.

Yerdeki ev terliklerini giyip geniş camın köşesine geçtim. Pencereyi açıp serin hava eşliğinde sakinleşmeye çalıştım.

Abime kendimi koruyacağıma dair söz vermişim fakat duruma bakılırsa sözümde duramamışım.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
"Yaklaşık bir hafta geçti ve dört kişi öldürdün. Ej'in yarası iyileşmeye başladı ve duyduğum bazı haberlere göre benden habersiz sana bulaşılmış. Bu haksızlığa karşın o kişilere gerekli cezaları verdim."

Ellerini birbirine kenetleyip yüzünü bana çevirdi.

"Kendini geliştirmek için evdeki herkesten yardım alabilirsin. Ancak bir süre görevlere Masky ve Hoddy ile çıkabilirsin. Onlar sana gerekli silahları verecektir."
"Tamam, Slenderman."

Odadan ayrılıp kapının önünde bir müddet durdum. İç çekerek aşağı kata indim ve bahçeye çıkmak üzere kapıdan dışarıya çıktım. Merdiven trabzanına kollarımı koyup ormana doğru baktım. Narin narin rüzgar esiyordu.

"Abla?"

Gelen çocuk sesinin olduğu yöne baktım. Küçük bir kız elindeki ayıcığa sarılarak bana bakıyordu. Önüne diz çöküp saçlarını geriye aldım. Ufak ellerini tutup gözlerine baktım.

"Efendim?"

Sevimli bakışlar ile bakarak...
"Benim ile oyun oynar mısın?" Dedi. Sanırım şuana kadar en çok kanım ısınan kişi o olmuştu.

"Tabi, ne oynayacağız?"

Sevinçle elimi sıkıca tutup odasına koşturdu. Odanın zemininde bir çok ahşap oyuncak bebek, plastik yemek takımı ve eski peluş oyuncaklar vardı.

"Hadi benimle evcilik oyna!"

Koşturarak önceden hazırladığı oyuncakların yanına gitti. Elindeki ayıcığı plastik pembe sandalyeye oturtup dolabına koşturdu. Bir müddet kadar sonra elinde çaydanlık ile yanıma geldi. Yerdeki mindere oturup karşısındaki yeşil minderi gösterdi.

"Otur"

Başımı onaylarca sallayıp mindere oturdum. Ayıcığı'nın başını oynatarak bana baktı. Kocaman gülümseme ile konuşmasına devam etti.

"Mr. Death sana merhaba diyor."

Ayıcığa başım ile selam verip
"Merhaba Mr. Death... Umarım anlaşırız."
"Çay ister misin?"
"Olur."
"Şeker?"
"Hmhm"
"Fazla şeker koymayacağım yoksa dişlerin çürür."
"Oh, anladım. Dikkat edeceğim güzel bayan."

Çaydanlıktan plastik çay bardağına çay dolduruyor gibi yapıp bardağı bana uzattı.

"Tadına bak ve nasıl olduğunu söyle bakalım."

Bardağı elime alıp çayı içiyor gibi yaptım.

"Bu çay çok güzel olmuş. Tarifini almak isterim."
"Gizli tarif, veremem."

Tebessüm edip bardağı yere koydum.
"Mr. Death çayı nasıl bulmuş acaba?"

Ayıcığına bakıp başını hareket ettirdi.

"Çok sevmiş."

Gülümseyip bir müddet kadar daha birlikte oyun oynadık. Yaklaşık yarım saat kadar sonra ikimizde halıda uyuya kalmıştık.

Masky
Görevimi bitirmiştim ve odama yol alıyordum. Bu sırada Sally'i kontrol etmeye gitmiştim.

Odanın kapısından içeriye bakmam ile halıda çaylak ile birlikte sarılarak uyuyan bir adet Sally görmeyi beklemiyordum. Sessizce içeriye girdim ve Sally'i kucaklayıp yatağına uzandırdım. Yorganı üzerine çekip halıda hala uyuyor olan çaylağa baktım. İçimden her ne kadar uyandırmak geçsede vicdanım el vermiyordu.

Sally'nin dolabından yastık ve battaniye çıkarıp yanına geçtim. Başının altına yastığı koyup üzerine battaniyeyi örttüm. Yüzüne düşen saçları yüzünden kaldırıp bir müddet yüzüne baktım.

"Tch, ergen dertler ile buraya gelmiş bir gereksizden başka bir şey değilsindir çaylak."

Odadan yavaş adımlarla dışarı çıkıp kapıyı arkamdan kapattım.
------------------------------------------

 ------------------------------------------

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Who Am I? [𝘛𝘢𝘮𝘢𝘮𝘭𝘢𝘯𝘥𝘪]Where stories live. Discover now