|14|

1.5K 112 7
                                    








Rahatça oturduğum koltukta omzumu şu sıralar çok özlediğim bedene yaslamıştım. Güzel kokusu çektiğim her nefeste ciğerlerime doluyordu ve başka hiçbir insanda bulunmayan yumuşacık, pamuk ellerinden birini kendi avucuma hapsetmiştim.

Capcanlı gözlerim yavaşça tek kişilik koltukta telefonuyla uğraşan arkadaşımı buldu. Yavaş yavaş aşağı indikçe evi temizlerken fark etmediğim çıplak ayakları girdi görüş açıma. Bora'nın kokuşmuş çoraplarını misafirimden önce bulmayı umarak gözlerimle etrafı taradım.

Görünüşe göre salonda yoktu, anlık rahatlamam çorapların olmadık bir yerden fırlama olasılığıyla dağıldı. Yüzümdeki tebessüm kasıldı, boğazımı uyarı babında temizledim ve beni tanıyanların 'Onat Öfkesi' olarak isimlendirdiği bir bakış fırlattım ona.

Bora'nın bana çevrilen siyahları rahatsızlığımın sebebini anlar anlamaz çözüm niyetine ayaklarını altında topladı, dişlerimi sıkıp 'bunu sonra konuşacağız' anlamına gelen bir baş hareketi yaptım. Yutkunup kaçar gibi telefona indirdi yine başını.

''Oğlum.'' dedi yaratanına kurban olduğum zarif sesli kadın.

''Efendim annem?''

''Biliyorum, yarım saat önce de sordum ama paraya falan ihtiyacın olmadığına emin misin?'' dedi, bana benzeyen evhamlı yapısı yüzünden her bu sıkıntılı ifadeyi yaptığında olduğu gibi, yine gülümsedim cümlesine karşılık.

Eğer endişelerini biraz olsun silemezsem babamı da alıp buraya taşınırdı, doğrusu onları çok özlemiştim fakat yalnız yaşamaya da alışmıştım. Alıştığım düzenin bozulması beni kısa vadede kötü etkileyecekti ve koca bir adam olarak bazı şeyleri tek başıma yapabilmeliydim.

''Yok annem, yok. İyiyim ben, işim de var hem. Kazandığım parayla geçinip gidiyorum işte. İnanki bir şeye ihtiyacım yok.'' dedim ikna olması için.

Dertli bir iç çekti, yaşanmışlıklar yüzünden kırışmış benimkiyle aynı renk kahve gözlerini Bora'ya döndürdü bu sefer. ''Eee genç adam, sen nasılsın görüşmeyeli?'' diye sordu konuyu rafa kaldırdığını belirtir şekilde.

Bora kendisine sorulduğunu fark edip anneme baktı. Erkeksi suratında hin bir sırıtış belirdi. ''Ne olsun Dilek Teyze be? Baba parası yiyip Otome'deki 2D güzelleri kapıp Onat'la eğleniyorum.'' dedi keyifle sırtını koltuğa verirken.

Annem ne anime bilir, ne de çok oynanan Otome'leri tanırdı. Bora bunu bildiği için korkmadan söylemişti her şeyi, yine de üstü kapalı anlatması daha iyi olurdu. Annem aptal bir kadın değildi, biraz mantıkla bile Bora'nın neden bahsettiğini yüzeysel de olsa tahmin edebilirdi.

''Anladım.'' dedi annem bozuntuya vermeden. ''Ailen, anan baban nasıl?''

Bora'nın sırıtışı bozuldu. Umursamaz, sıkılmış bir tavırla omuz silkti. ''Bilmem, pek konuşmuyoruz.'' dedi sadece. Annemin çıkmaza girdiğini anlayarak sohbeti devraldım.

Bora çoğu zaman iletişim kurulması zor biri olabiliyordu. Küçüklüğünden gelen bir alışkanlık üzere ciddi konuşmalar yapamıyor, biriyle iletişimi kestiğinde bunun bir sorun olduğunu düşünmüyordu.

Onunla tanıştığımda da tıpkı kapalı bir kutu gibiydi. Şakalarının ve enerjik tavırlarının ardına gizlediği kasırgavari ruhunu zaman içerisinde, sabır edip hoşgörülü davranarak keşfetmiştim. Bu hiç olay olmamıştı.

Ajtó |boyxboy|Where stories live. Discover now