6. Bölüm

587 75 140
                                    

İyi okumalar!
~~~

"Taehyung, geri döndüğümüzde olabildiği kadar uzakta dur ve Hoseok ile resmimizi çek."

Evet, oldukça uzun süren gece hala bitmek bilmezken ve babam yukarı katta belki de ölümle savaşırken ben, tam olarak bunu yapıyordum. Çünkü hayatımda Namjoon denen tuhaf bir varlık vardı ve yaptığımız telefon konuşmasında başıma gelenler konusunda onu yeteri kadar ikna edememiş olacaktım ki, benden fotoğraf istemişti.

Hem de Hoseok ile yan yana inanabiliyor musunuz? Ne dememi bekliyordu acaba? 'Bay Jung biliyorum şuan yukarıda babamın hayati tehlikesi devam ediyor ama bir fotoğraf çekilebilir miyiz?'

Bu delilikti, gerçekten tüm bu olanlar saçmalıktı.

"Yoongi ciddi anlamda kafayı yediğini düşünmeye başladım, ne resminden bahsediyorsun?"

Telefonu eline tutuşturmaya çalışırken arkasındaki aynadan iğrenç görüntümle göz göze geldiğim bir iki saniye bende iyi bir etki yaratmamıştı. Çaresizliğin en son seviyelerini yaşıyor olabilirdim.

"Normalde bunu söylediğin için sana kızardım ama haklısın çünkü yakın zamanda gerçekten kafayı yiyeceğim. Sorgulama, önden gideceğim, dediğimi yaptığında yanıma oturup telefonu ortalık bir yere koy."

Onu es geçip bu berbat halime rağmen üzerime çeki düzen vermeye çalıştım ve fazla zaman geçirmeden oradan ayrıldım. Hoseok ve Jimin saat gece iki olmasına rağmen hala buradan ayrılmamışlardı.

Bay Jung hislerini üst düzey gizleyebilen bir insandı ya da hissiz falandı bilemiyorum. Çünkü normalde kendimde sevdiğim birkaç özellik varsa bunlardan birisi insanları okuyabilme huyumdu ama bu, konu Jung Hoseok olduğunda tam bir hüsrandı.

Jimin onun aksine kolay çözülüyordu, duruşundan ve bakışlarından bile babam adına ne kadar üzüldüğünü ve gecenin bu yarısı onlarca insanı aramasından ne kadar çabaladığını gözlerimle görmüştüm.

Bunu her ne kadar hak etmesem de.

Gerçekten iğrenç herifin teki olduğuma dair içimde oluşan his hızla artıyordu.

Hoseok babam için kesinlikle az olmayan miktarda kan vermesinin hemen ardından Jimin'in zorlamasıyla şekerli bir şeyler yemek için gelmişti kantine. Aksi taktirde şuan muhtemelen yine sigara içiyor olurdu. Hiç içmemesini dilerdim ama sigaranın psikolojik olarak rahatlatıcı bir etki verdiğini de biliyordum.

Muhtemelen bir çok problemle uğraşıyordu.

Jimin'in aradığı kendi arkadaş grubundan Choi San ve sevgilisi Wooyoung da on dakika uğrayıp gitmişlerdi biraz önce. Bay San'ın kan grubu da uyumlu olduğu için yardımcı olmaktan geri durmamıştı. Onlara ciddi anlamda minnettardım.

Rahatsız adımlarla Hoseok'un yanına gidip oturduğumda telefona yönelik bakışlarını üzerime çevirdi.

"Daha iyi misin? Kötü bir haber almış gibi görünüyordun."

Bir şeyi de anlamasan mı?

"Bir arkadaşımdı sadece, önemli bir durum yok. Siz iyi misiniz?"

Onun hakkında söyleyebileceğim tek kelime varsa bu yorgun olurdu sanırım. Fazlasıyla bitkin ve ayakta bile durmaya mecali yokmuş gibi görünüyordu ve buna rağmen hala burada benimle bekliyordu.

"Dışarı çıkabildiğim an daha iyi olacağım."

Daha önce görüş açımda olmayan Jimin aniden arkamızdan minik adımlarla çıkıp masaya birkaç adet çikolata bıraktığında yüzünde bir gülümseme vardı. Hoseok ise buna göz devirerek yüzüne kenetledi bakışlarını.

spyboy//sopeWhere stories live. Discover now