3.4

5.8K 409 206
                                    

Şimdi önceki bölümü şöyle kısaca özet geçeyim. Cansu, Oğuz ve bizim çocuklar Gökalp'lere baskın yaptıktan sonra kafayı bulmuşlardı. Mete, Batu ve Eda'yı Cansu'yla Gökalp eve bırakmıştı. Burak ve Cem Çağlar'ın odasında, Merve Gökalp'in odasında kalmıştı. O gece Mete aşırı uykusuzluktan Batu'nun yanında sızmış ve beraber uyumuşlardı. Hatta Batu sabah teyzeyle laf dalaşına girmişti. Merve uyandığında evdeki herkesin ifşasını çekip kahvaltı için bir şeyler almaya gitmişti. Sonrada herkes okula gitti. Okuldan döndüklerinde Burak ablasıyla konuştu. Ablası ona destek çıktı. Yani Cem'le aralarını yapacak. Batu eve geldiğinde Mete'yi sigara içerken yakaladı. Laf dalaşına girdiler. Mete sigarayı bıraktı. (Evet bu kadar hızlı.) Sonra Batu itiraf etti ve Mete Batu'nun elini öptü. Gökalp eve döndüğünde ise eve iki kedi soktu. Çağlar akşam ailesi hakkında nasıl hissettiğini anlattı. Gece ise kedilerle uyuyakaldığında Gökalp onları kapıdan izledi. Hatırladınız mı? Hayır, değil mi? Boşverin bende hatırlamadım ama sizin için bölümü tekrardan okudum. Şu anda bu bugünün sabahındayız.

Neyseeee, iyi okumalar.

*

Karanlık içindeki çığlıklar o kadar fazlaydı ki bütün bedenimin bu seslerle titrediğini hissediyordum. Her yerdeydiler. Acı içindeydiler.

Ellerimi kulaklarıma bastırırken, "Lütfen susun," dedim. Çığlıklar azalırken aradaki cümleler daha fazla duyulmaya başlamıştı. Hepsi suçlayıcıydı. Kimi suçluyorlardı? Beni.

"Susun."

"Gökalp."

"Susun." Yerdeki kanlar ayaklarımdan yukarı çıkarken bedenime ellerin dokunduğunu hissettim.

"Gökalp."

"Yalvarırım bırakın beni."

"Gökalp."

Aniden gözlerimi açtığımda yerimden doğrulmaya çalıştım. "Sakin ol." Çağlar beni omuzlarımdan tutarken ani hareketler yapmamı engelledi. Derin nefesler alırken boğazımda bir şeylerin düğümlendiğini hissettim. "Sadece rüyaydı," dedi sakin sesiyle. Rüya, sadece rüyaydı. Gerçek değildi.

Başımı Çağlar'ın omzuna koyarken yaşların istemsizce aktığını hissettim. Neden şimdi böyle bir rüya görmek zorundaydım ki?

Çağlar bana sarılırken sırtımı da okşuyordu. Ona biraz daha sokuldum. Hissettiğim güven duygusu bana rahatlık verirken daha fazla ağlamaya başlamıştım. Uzun bir süredir böyle rüyalar görmüyordum. Ve annemin ölüm yıldönümü de yaklaşıyordu. Sanki her şeyi tekrar yaşıyormuş gibi hissediyordum. Bütün anılar her ayrıntısıyla aklımdaydı. Kötü olanda buydu zaten. Neden unutamıyordum?

Bakışlarım kapıya kayarken kedilerin koridordan salona ilerlediğini gördüm. Çağlar'dan ayrıldığımda gözyaşlarımı sildi. "İyi misin?" Yavaşça başımı salladım. Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiydim.

Endişeli gözlerle beni izlerken elini tuttum. Onu endişelendirmeye hakkım yoktu. "Anlatmak ister misin?" Bir süre ona baktım. Ne diyebilirdim? Annemin ölümüne sebep olduktan sonra kazada ölen herkesin çığlıkları arasında beni suçladıklarını ve benim bunu kaldıramadığımı. En başta, bunu sesim titremeden anlatabilir miydim? Anlatsam bile dile nasıl dökeceğimi bilmiyordum. Başımı iki yana salladım. "Nasıl anlatacağımı bilmiyorum."

"Sorun değil," dedi. "Kendini zorlama." Ayaklanırken, "Tuvalete gideceğim," dedim. Başını salladı, bende odadan çıktım. Kapıyı arkamdan kapatırken ellerimi gözlerime bastırdım. Ağlama. Ağlayıp durma. Lavoboya ilerlediğimde suyu açtım. Birkaç küçük yaş gözümden tekrar firar etmişti. Gözlerim bileklerimdeki kalın bilekliklerde gezdi. Söyle diyordu içimden bir ses. Çağlar'a her şeyi anlat.

Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now