5- Önemli Sır

429 9 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Orda Ortada - Adamlar🎵

Karanlık...
Her yer karanlık...
Sadece sesler var.
Açık pencereden gelen rüzgarın sesi.
Koluma bağlı olan serumun sesi...

Tek eksik O... O'nun sesi...

Gözlerimi açtığımda Ceren yanımdaki koltukta oturmuş bana bakıyordu. Yanında da Cengiz vardı.

Benim uyandığımı ilk Ceren gördü. Ben doğrulmaya çalışırken yanıma koştu.

"Eda! İyi misin?"

"İyiyim... Neden buradayız?"

"Boşver sen onu."

"Kaldırır mısın beni?" dedim doğrulmaya çalışarak.

"Hayır hayır olmaz. Biraz daha sabret birazdan doktor gelir ve çıkıp çıkmayacağımızı söyler. Sen şimdi sakince yat." dedi elimi tutup beni geri yatırarak.

"Tamam. En azından şu suyu verir misin?"

"Tabii ki canım." dedi ve suyu uzattı.

Yanıma Cengiz geldi.

"Nasılsın?"

"İyiyim..."

"Şampiyon iyileşeceksin merak etme." dedi göz kırparak.

Hiçbir şey söylemedim. Sadece güldüm ve elimdeki suyun kapağını açıp içmeye çalıştığım sırada içeri doktor girdi.

"Merhabalar. Size güzel haberlerim var."

"Neymiş güzel haber." dedi Ceren bana bakıp gülümseyerek ama benim hiç umrumda değildi.

"Tebrik ederim hamilesiniz."

Aniden gelen bu cümleyle ağzımdaki suyu püskürtmem bir oldu. Nefes alamıyordum. Bu sefer gerçekten nefes alamıyordum!

"N-nasıl?" dedi Ceren, o da şaşırmıştı.

"Bebeği beklemiyordunuz herhalde." dedi doktor sinir bozucu bir gülümsemeyle.

Ani bir hareketle yerimden doğruldum. Üçü birden bana baktı.

"K-kaç haftalık peki?"

"9 haftalık." demesiyle birlikte gözümden bir yaş düştü ve elimi karnıma götürdüm...

"Bu arada bebeğin babası nerede?" dedi ve Cengiz'e bakarak ekledi "siz misiniz?"

"Hayır. O konuyu konuşmaya gerek yok. Sizin başka söyleyeceğiniz şey var mı?"

"Akşama kadar burada kalacaksınız, durumunuzun kötüye gitmesini beklemiyoruz ama yine de tedbirli davranacağız. Ben sizi yalnız bırakayım." dedi ve çıktı.

Ceren ve Cengiz şok içinde bana, ben de aynı ruh haliyle karşıdaki duvara bakıyordum.

"Eda..." dedi Ceren.

Cevap vermedim.

"Eda! Bu çocuk kimden?" dedi.

"Kimden olacak. Çağlar'dan tabi ki! Değil mi Eda?!" dedi Cengiz araya girerek.

Ben hâlâ duvarı izlemeye devam ediyordum.

"Eda!" dedi Cengiz sinirle.

Kafamı ikisine de çevirmeden duvara bakarak konuşmaya başladım.

"Çağlar'ın... bu bebekten... en ufak bir haberi olmayacak... eğer olursa sizinle bir daha asla konuşmam..."

"Eda saçmalıyorsun şu an! Bebeğin babası Çağlar! Ve sen bu bebeği ondan saklamaktan bahs-"

"Sus! Sus Cengiz. Tek isteğim bu. Söylemeyeceksin." dedim gözlerinin içine bakarak.

"Eda bak! Başka ne istersen yaparım ama bu olmaz. Olamaz. İmkansız. Sen bu bebeği onun babasından saklayama-"

"Tamam Cengiz. Yeter. Kimseye söylemeyeceğiz. Sadece üçümüz bilecek." dedi Ceren araya girerek.

"Ama-"

"Ama'sı yok, öğrenmeyecek. Zaten zamanı geldiğinde söyleyeceğiz."

"Hayır. Hiçbir zaman söylemeyeceğiz. Çağlar bilmeyecek... zaten muhtemelen aldırırım çocuğu." dememle birlikte Ceren aniden patladı.

"Sakın! Sakın öyle bir şey yapayım deme! Eğer gerçekten yaparsan bir daha asla benimle konuşamazsın. Tamam mı?! Sakın!"

Ceren'in sözlerinden sonra oda iyice gerilmişti. Cengiz sinirlenip hızlıca odadan çıktı. Ceren ise yanımdaki koltuğa oturdu.

Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece bacaklarımı kendime çektim, onlara sarıldım.

~~~

Aradan on dakika geçmişti. Cengiz hâlâ gelmemişti. Odada Ceren'le baş başaydık. Ona arkam dönük bir şekilde yatıyordum.

"Eda. Bu çocuğun Çağlar'dan olduğuna eminsin değil mi?" dedi Ceren.

"Ceren sen de yapma lütfen... Biliyorsun."

"Evet..." dedi sessizce.

Derin bir nefes aldım. Anlatmaya başladım.

"Düğünden bir gün önceydi... Çağlar'la son hazırlıkları tamamladıktan sonra eve gelmiştik. Şu an onun oturduğu eve... ikimiz de yorgunduk. Çok yorgunduk. Yattık. Ben kitap okuyordum. Daha doğrusu okuyamıyordum. Heyecandan... gerçi o heyecanım boşa çıktı ama... sonra bana yaklaştı iyi geceler dedi. Öptü. Sonra da tam olarak o şey yaşandı." dedim gözlerimden yaşlar süzülürken.

Aşk yavaş bir iyi geceler öpücüğüdür; şefkattir. -Zed

Bir yandan yaşları siliyor diğer yandan karnımı tutuyordum. Resmen içimde bir şey vardı, bir canlı, bir bebek! Ama bunu hâlâ kendime kabul ettiremiyordum. Ceren yanıma geldi, elimi tuttu, gözlerimi sildi.

"Merak etme... bebek... ve sen çok mutlu olacaksınız. Güven bana. Hem sana bir keresinde ne demiştim hatırlıyor musun? Ben senin çocuğunun çılgın teyzesi olacağım demiştim. Ve olacağım. Çağlar'a söylemesen bile, biz seninle birlikte o çocuğu en iyi şekilde büyüteceğiz. Emin ol." dedi.

Hiçbir şey söylemeden sadece gülümsedim. Şu an her şey çok farklı olabilirdi. Mesela biz Çağlar'la evlenmiş olabilirdik ve bebeğimiz olacağı haberini mutlu bir şekilde öğrenmiş olabilirdik ama olmadı... o istedi...

~~~

Akşam olmuştu ve eve gelmiştik. Ceren yanımda kalmakta ısrarcıydı ama daha yeni evli oldukları ve benimle vakit geçirmeyip baş başa zaman geçirmeleri gerektiğini bahane ederek onu gönderdim.

Evde tektim ve kapının yanındaki cam kırıklarını hâlâ temizlememiştim.

Koltukta dizi izlerken durup düşünüyordum... bugün Berat'ın kalbini çok kırmıştım. Onu üzmüştüm. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Onu sevgili olarak sevmiyordum, ruhum buna izin vermiyordu. Hâlâ Çağlar'a takıktı ruhum...

Bu düşünceler ve bugün yaşanan olaylar üst üste gelince üzerimde çok büyük bir yorgunluk yaratıyordu. Odama gittim ve kendimi yatağa attım. Sonra aklıma karnımdaki bebek geldi. Bundan sonra her hareketime dikkat etmeliydim. Hem onun hem de kendim için...

~Sabah~

Sabah olmuştu. Ne kadar kalkmak istemesem de kalmak zorundaydım. Yapmam gereken çok iş vardı.

Yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittim. Sadece bir elma alıp yedim. Sonra aslında programıma dün eklediğim ama gelişen muhteşem(!) olaylar yüzünden yapamadığım ve bugüne ertelediğim evi toplama işine başladım. Yaptığım şeyleri hızlı yaptığım için salondaki dağınıklığı toplamam kısa sürdü ama odama bomba atılmış gibi olduğu için oraya adım atmak bile istemiyordum.

Tam o sırada Ceren aradı. Onunla klasik konuşmamızı yaptık ve geleceğini söyledi ama evi topladığımı ve gelmemesini söyledim. Zor da olsa kabul etti.

Derin bir nefes alıp odama girdim. Toplamaya başladım. Dolabıma eşyalarımı yerleştirirken bir kutu buldum. Küçük bir kutuydu. Hemen elimdekileri bırakıp onu açtım...

Unutmuştum...

Kahve Damlaları 2| Çağlar SöyüncüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin