26.BÖLÜM(***YÜZLEŞME***)

4.1K 223 2
                                    

“Uçsuz bucaksız kuru bir çöldüm.

Sen ise o çöle hayat veren vaha …

        

Günlerce susuz kaldığımda,

İçtiğim ilk yudum su gibisin…”

 

Foça’ da yeni bir gün daha doğmaya çalışırken Ferhat Bey’ in yüreği kızının gitmesiyle birlikte kapkaranlık mahzenlere gömülmüştü. Kızının gidişinden kendini sorumlu tutan yaşlı adam, dert ortağı ve içini rahatlatan biricik karısının mezarına hiç gidememişti. Oraya gidebilecek gücü aylar geçmesine rağmen kendinde bir türlü bulamamıştı. Ne karısının karşısına çıkabilecek ne de kızını arayıp geri dön diyebilecek cesareti vardı. Her gün yaptığı gibi çok erken restorandı açmıştı. Çalışanların gelip servis açmasını beklerken dalgın dalgın dışarıyı izliyordu.

“Ferhat Bey,” duyduğu bir ses daldığı düşüncelerden ve duygu selinden kurtulmasını sağladı. Yüzünü gelen sese doğru döndürdüğünde bakışları sertleşmiş bir halde hiddetle yerinden kalktı.

“Sen, sen hangi yüzle buraya gelirsin?” diye yakasına yapışmış, sesi o kadar yüksek perdeden çıkmıştı ki restoranın içi adeta inlemişti. Ferhat Bey’ in yakasına yapıştığı ve hareketsiz kalan kişi ise kızının hayatının kararmasına sebep olan Umut’ tan başkası değildi.

“Ferhat Bey, ben, ben sizinle konuşmaya geldim,” derken sesindeki çaresizliğe ve gözlerindeki yalvaran bakışlara rağmen içi yanan yaşlı adam gözlerini kısmış içindeki kızgınlığı gözlerinden hissettirerek bakarken öyle okkalı ve yakıcı bir tokat attı ki yediği tokat ile yere yığılan Umut yüreğinin sızlamasının yanında canının acısını hissetmemişti. Tek bir hareket bile yapmadan, kendini savunmadan yıkıldığı yerde sadece sevdiği kadının babasının sakinleşmesini bekliyordu.

“Sen, sen adi, şerefsiz bir adamsın. Sen adam bile değilsin. Nasıl böyle hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gelirsin? Utanmıyor musun?” derken ağzından cümleler küfür eder gibi tükürürcesine çıkmıştı.

“Ben, ben Beren hakkında konuşmaya geldim.” Dediği anda yakasından çekilip ayağa kaldırıldı. Ferhat Bey’in yaşına rağmen bu tür hareketleri zorlanmadan yapması Umut’ u şaşırtsa da bunun üzerinde düşünmenin ne yeri ne zamanıydı. Ferhat Bey, Umut’un gözlerinin içine dik dik bakarken kaybettiği kızının acısına sebep olan adamın, gözlerindeki nefretini görmesini istiyordu.

“Adını ağzına alarak masum kızımı kirletme,” derken adeta tiksinir gibi konuşuyordu. Umut adamı sakinleştirecek ve direncini kıracak son cümleyi de sesi titreyerek büyük bir sırrı veriyor gibi fısıltı ile söyledi.

“Beren, Türkiye’ye geri döndü. Şu an İstanbul’da,” bunu duyan Ferhat Bey duraksadı, önce Umut’un yakasından elleri düştü ardından ayaklarındaki gücün azaldığını hissederek kendine en yakın masadan tutunma ihtiyacı hissetti.

“Ne? Kızım, meleğim geri mi döndü?” derken artık dizlerinin bağı çözülmüş onu taşımıyordu. Ayakta daha fazla durmaya dayanamayan yaşlı adam dizlerinin üzerine çöktü.

“ Kızımmmm,” diye inliyor, gözlerinden akan yaşlara mani olamıyordu. Umut hemen Ferhat Bey’ in karşısına çökerek onu kendine getirecek, boş bakışlarına hayat belirtisi getirecek konuşmayı gerçekleştirdi.

“Sizi kızınıza götürmeye geldim.”derken gözlerinde af diler bir bakış vardı.

“Hatalıyım, her şey ama her şey benim suçum, lütfen bana yardım edin. Ben kızınızı deli gibi seviyorum. İzin verin sizi kızınıza götüreyim. İzin verin bizi affetmesi için her şeyi yapayım. Lütfen benimle gelin.” Derken artık bakışları yerde sesi fısıltı halinde çıkıyordu.    Hayır, cevabını almaktan korktuğu için adamın gözlerine bakmaya çekiniyordu. Duydukları karşısında şok olan adam ne diyeceğini bilemez halde karşısında ezilmiş küçük bir çocuk gibi duran genç adama bakıyordu. Kararını vermeden önce bilmesi gereken çok şey vardı ve Umut’ un önce bunları sabırla cevaplaması gerekiyordu.

FERHAT BEY’İN CEVABI NE OLACAK?

BÜTÜN HERŞEYDEN HABERSİZ OLAN BEREN NE YAPACAK?

GERÇEKLER ORTAYA NE ZAMAN ÇIKACAK?

ÇOK YAKINDA…

Umudum AŞK# YENİDEN YAYINDA#Where stories live. Discover now