sessiz bir şekilde ağlıyorum

2.6K 327 254
                                    

Felix uyanıp etrafına göz gezdirdi. Hyunjin'in odasındaydı ama yanında veliaht prens yoktu. Doğrulmaya çalıştığı sırada bir el onu belinden tutup tekrar yatırmıştı.

"Uyu Felix. Henüz uyanma vakti gelmedi."

Prens kalkıp "O zaman sen neden uyanıksın? Neden şimdiden giyindin? Nereye gidiyorsun hem sen, bugünkü programın öğleye kadar boş." demek istiyordu ancak o kadar uykusu vardı ki kolunu bile kaldıramıyordu. Kafasını yastığa koyduğunda alnında Hyunjin'in dudaklarını hissetti. En azından ona gülümsemek istiyordu ama gözlerini bile açacak hali yoktu. Kapıya doğru ilerleyen adım sesleriyle birlikte uyku onu ele geçirmişti.

Hizmetçisi Park Jimin yerine odaya Min Yoongi'nin girdiğini Felix ikinci kez uyanınca fark etti. Hizmetçi odaya girdiğine göre uyanması gerekiyordu.

"Günaydın majesteleri."

"Günaydın Yoongi."

Felix yanaklarını şişirip başını aşağı eğdi. Sarı saçlarını karıştırıp bir şey söylemek üzere ağzını açtı.

"Bakın Prens Felix ne soracağınızı biliyorum ama buna bir cevabım yok, üzgünüm." Felix'in konuşmasına fırsat kalmadan Yoongi cevap vermişti. "Tek bildiğim kral ve veliaht prens çok meşgul ancak bunun sebebi ne yazık ki evlilik değil. Eminim Prens Hyunjin yakında sizinle konuşacaktır lütfen çok endişelenmeyin. Müstakbel kraliçenin hastalanmasını istemeyiz."

Onu rahatlatmak için gülümseyen hizmetçiye Felix de, elinden gelen en iyi şekilde, gülümsemişti. Yoongi haklıydı, Hyunjin ona elbet anlatacaktı. Dün ağlarken Felix'e yüzünü bile göstermek istememişti. Demek ki cidden kontrolü dışında gelişen şeyler oluyordu.

"Jimin nerede?"

"Sizin burada olduğunuzu veliaht prens ona iletti. Şu an kendi odasında."

Felix başını aşağı yukarı salladı. Şu an aklı sadece Hyunjin'deydi. Onu ağlarken görmek Felix'i çok üzmüş ve kalbini paramparça etmişti.

Umarım benimle konuşursun Hyunjin.

Prens tam da düşünceleri arasında kaybolmak üzereyken hizmetçi bunu fark edip elindeki battaniyeleri yere bıraktı ve Felix'in önüne geçti.

"Majesteleri, dünden beri hiçbir şey yemediniz. Kimse olmayacağı için yemek odasına tek inebilirsiniz."

"Ah şey, tamam."

Felix kendini zorlayarak ayağa kalktı ve üstünü değiştirdi. Hiç iştahı yoktu ama yemek yemezse bir yerden sonra çöker ve hastalanırdı. Bu istediği son şeylerden biriydi.

Yemek odasına indiğinde hizmetçilerden biri hariç hepsi onu selamlamıştı. O kişi Seo Yeonhee'den başkası değildi. Bunu fark eden Mihyun sinirle kaşlarını çatıp hizmetçiye döndü.

"Reverans yapman gerektiğini sana öğretmediler mi?"

Saraydaki kimse Yeonhee'yi sevmezdi. Şımarık ve başına buyruk biriydi. Saraya sonradan gelmişti ve gelme amacını herkes ilk günden anlamıştı: veliaht prensle yakınlaşmak.

Ne yazık ki bu isteği bizzat Hwang Hyunjin tarafından her seferinde engelleniyordu. Hizmetçinin kuzey kanadına girmesi balo gününden sonra yasaklanmıştı ve Hyunjin'in işi olduğu yerlere prens çıkana kadar giremiyordu.

"Selamlamam gereken birini göremiyorum?"

Felix yediği omleti güçlükle yutabilmişti. Gördüğü ufacık saygı işte yine uçup gidiyordu. Gerçi sorun değildi, alışmıştı.

black swan | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin