8

301 28 4
                                    

"Sanki Rusya seni kabul edecekmiş gibi söylüyorsun," dedi Sakusa çubuklarını erişteler etrafında döndürürken. Oturma odalarının ortasındaki gösterişli chabudai'nin üzerine eğilmişken berbat bir pozisyonda duruyordu. Karşısında Sakusa onu aşağılarken bile hep çok mutlu görünen Hinata vardı, ve Atsumu, Hinata'nın sağındaki minderde, arkasında ve yerde duran eline ağırlığını vererek erkek arkadaşı "olması gereken" kişiye doğru eğilmiş oturuyordu, omuzları birbirlerine sürtünüyordu. "Fazla mutlusun, soğuk bir ülke orası. Durduk yerde adamların ülkesinde ışık yakmış gibi olacaksın."

Hinata gülümsemesini çayının arkasından saklamayı denedi ama başarısız oldu. "Rusya'nın voleybolcuları ne kadar iyimser oldukları üzerinden yargıladığını düşünmüyorum."

"Nereden biliyorsun ki, sordun mu onlara?"

"Lev çok uzun! Ama iyi biri! Ve çok da iyi arkadaşız!"

Sakusa belirgin bir şekilde aptal olan insanlara özel olarak, kelimelerin ağızlarından ekstra absürt çıktığını düşündüğü zaman yaptığı ifadeyi takındı.

Atsumu Hinata'ya acıyarak bakarken omzuyla dürttü; yüzünde benzer, bastırılmış bir gülümseme vardı. "Japonya'da doğup büyümüş ve Rusça bir kelime konuşmayan birinin ülkenin nasıl cevaplayacağına dair iyi bir örnek olduğunu düşünmüyorum, Shouyou-kun. Ayrıca, neden Rusya ilk üç listende ki? Niye daha havalı bir yer değil, İtalya ya da İspanya gibi?"

"Tabiki sen İtalya'yı seçersin," dedi Sakusa homurdanarak. "Tam otururdun. Güya herkes şerefsiz ya."

"Omi-san!" Hinata suçladı. "Genelleme yapıyorsun. Kaba olma."

Atsumu sırıttı. "Omi-kun'un diğer insanların onu nasıl yorumladığını umursadığını düşünmen çok tatlı."

"Niye insanlarla sınırlandırıyorsun? Sadece seni hariç tutuyor bu," dedi Sakusa.

"Hey!"

"İtalya'ya voleybol oynamaya gitmeyi düşünür müydün, Atsumu-san?" Her geçen gün Atsumu'nun beklediğinden çok daha az yüzsüz olduğu daha da belli olan Hinata, şaşırtıcı derecede iyiydi Sakusa ve Atsumu'nun tartışmalarını yönetmekte. Sanki bir bisiklette kontrolü kolaylaştırmak için takılan iki arka tekerlek ya da bowling toplarını tutup hareketlerini dizginleyen o sepetler gibi onları güvenli sınırda tutuyordu. 

Başta, Atsumu Hinata'nın onunla ne kadar uzmanca baş edebildiğini fark ettiğinde birazcık sinirlenmişti -baş edilmek istemiyordu- ama Hinata bunu o kadar masumca yapıyordu ki mümkün değildi kızmak. "Olduğum yerde iyiyim. Ayrıca, İtalya'ya taşınmak Tobio-kun ile tekrar aynı ligde olacağım anlamına geliyor ve o kurşunu bir kez atlattım. Niye bir daha isteyim?"

Sakusa tek kaşını kaldırdı. "Tekrar gölgede kalacaksın diye mi korkuyorsun yoksa?"

Atsumu sertçe burun çekti. "Daha çok ben orada onu gölgelemeden ilgi çekmesi için fırsat vererek iyi davranmış oluyorum. Geçen yıl ligde şampiyonluğu ondan aldık ve en iyi pasör koltuğuna tekrar yerleştirildim. Kazandım."

"Ben hâlâ onun daha iyi olduğunu düşünüyorum," dedi Sakusa, Atsumu'nun ifadesi sertleşti. "Neden böyle diyesin ki bana? Suratına çorba atmamı mı istiyorsun?"

"Bence sen harikasın, Atsumu-san!" dedi Hinata. "İstediğin şey bu olsaydı, herhangi bir uluslararası ligi allak bullak ederdin. Sana sahip oldukları için çok şanslı olurlardı!"

Atsumu'nun omurgası sertleşti. Bu gerilimi takımın hep onu tokatlamak istemesiyle sonuçlanan ifadelerinden birine çevirmeye dikkat etmişti. Hinata ile yalandan çıkmak onda da bu etkiyi bırakmıştı, 17 yaşında olduğu ve sırf yapabildiğinden, insanları kızdıracak şeyler söylediği zamanları hatırlatıyordu. Çünkü yapacak daha iyi bir şeyi yoktu. Çünkü saha dışında kendini küçük düşürmeden birileriyle iletişim kurabileceğini bildiği tek yok buydu.

AtsuHina | Ampersand ✔çeviriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora