18

264 26 4
                                    

Medyaya bir şarkı bıraktım <3

***

Atsumu uyuyamadı. Nasıl uyuyabilirdi ki, yaptığı şeyin farkındalığıyla?

Hinata'nın itirafından sonra Atsumu sadece onu öpebildi çünkü başka ne yapabileceğini bilmiyordu. Sonra da becerdi onu, çünkü hâlâ nefes alamayacağı kadar titriyordu. Ve şimdi saatler sonra, Hinata göğsünde mışıl mışıl uyuyordu, Atsumu da voleybolcu görünüşüne bürünmüş Şeytan olduğunu hissediyordu. Bu kadar boktan biri olmasının başka bir bahanesi yoktu.

Ah, Tanrım, ne sorunu vardı onun? Ne bok yemişti böyle?

Atsumu sabah dört sularında yataktan çıkabilmeyi başardı, bu kadar ağır bir yaradan sonra dinlenmenin kendisi için imkansız olduğunun farkındaydı. Uyurken çıkarcı şeytanın birinin ellerine ayak bastığının farkında bile olmayan bir melek gibi görünen Hinata'yı çok fazla kıpırdatmamaya dikkat etti.

Parmak uçlarında, sessizce çıktı odadan. Kapıyı arkasından ses çıkarmaması için çok yavaşça kapattı. Bir an bile bekleyemiyordu.

Anahtarlarını alıp Hinata'ya mutfak tezgahına bir not bıraktı, günün kalanında dışarıda olacağını yazdı ve sanki tüm dünyası yanıyormuş gibi bir hızla koşarak terk etti daireyi. Zaten öyle de hissettiriyordu.

On beş dakika sonra Osamu'nun kapısında belirip içeriden sürtünen, cılız ayak seslerini duyana kadar endişeli bir fırtına gibi kapıyı acımasızca yumruklamaya başladı. Kilidin açılma tıkırtısından hemen sonra ikizinin yorgun yüzüyle karşılaştı, kırgın ve bıkkın arasında bir ifadesiyle.

"Neden," dedi Osamu sadece.

Atsumu hızla içeri daldı, Osamu kapıyı kapayıp onu içeriye takip etmeden önce yorgun bir iç çekti.

"Sana Shouyou-kun ile çıktığımı söylediğimde, zamanının geldiğini falan söylemiştin sen." Atsumu volta atmayı bırakıp sanki başka bir yerde olmayı diliyormuş gibi koltuğa çöke kardeşine döndü. "O zaman ne demek istedin bununla?"

Osamu'nun attığı bakışta ilginin kırıntısı bile yoktu. "Ne dediysem onu. O çocuğun için asırlarca hasretini çektin resmen; sonunda cesaretlenip açılmanın zamanı gelmişti işte."

"Onun hasretini çekmek?"

Osamu kardeşi aklını kaybetmiş gibi baktı ona. "On yedi yaşımızdan beri aşıksın ona. Onunla bir kere oynadık diye aylarca ondan başka bir şeyden bahsedemedin. Ve sonra onun plaj voleybolu için ülkeden çıktığını öğrendiğin zamanı hatırlıyor musun? O kadar ihanete uğramış gibi davrandın ki gören nikah masasında terk edildin sanırdı. Çok rahatsız ediciydi. Acımasızca bulaştık sana bunda. Takımına girdiği zamanı da söylettirme bana. Heyecanını fışkırttığın mesajların yarısını okumadım."

"Ona aşığım demek değil bu ama!" Atsumu isyan ettiğinde Osamu gözlerini ovuşturmadan önce göz devirdi. Damlaları olmadan hep mahzun ve kuru olurdu gözleri.

"Seninle her konuştuğunda çocuğun dudaklarına bakıyordun ve sürekli de ona dokunmak için bahane arıyordun. Ya kolunu omzuna atıyordun ya başını çeneni dinlendirme yeri olarak kullanıyordun. Kimseyle böyle sevecen olmazsın sen. Kıskançlığa da girmiyorum-"

"Ne?" Atsumu patladı. "Ne kıskançlığı?" Yalandan çıkmaya başladıklarından beri sahiplenici olduğunu biliyordu ama kesinlikle ondan önce değildi.

Osamu başka bir bakış atarak hizaya getirdi onu. Tek bir kelime söylemeden nasıl onu bu kadar aşağılayabildiği etkileyiciydi. "Sakusa Kiyoomi," dedi sonra.

"Tamam, şimdi bu doğru değil işte. Omi-kun'u kıskanmıyorum."

"Ah, lütfen, ne zaman birliktelerse yemyeşil oluyorsun. Diğerleriyle içmeye gitmemişsen hep aralarına sokulmaya bahane arıyorsun ki mümkün olduğunca az baş başa zaman geçirsinler. Her seferinde de bebek gibi sızlandın."

"Ben- ben öyle," dedi zayıfça,  çünkü- yapmış mıydı? Hatırlayamıyordu, ama düşününce, Hinata ile çıkmaya başlamalarından önce bile onlarla garip derecede çok zaman geçirmişti. Belki de takımda onun yaşına en yakın iki kişi oldukları için böyle yaptığını düşünmüştü ama Bokuto çok daha önce katılmıştı ve Atsumu onunla hiç bu kadar fazla zaman geçirmemişti.

Her ne ifade yapıyorsa bunu gören Osamu doğrulup gözlerini kıstı. "Sanki beş ay önce itiraf etmemiş ve nasıl hissettiğin hakkında bir fikrin yokmuş gibi niye soruyorsun bunları?"

Çünkü o bir aptal. Bu yüzden. Bütün bu zaman boyunca, Atsumu Hinata'yla çıkarmış gibi davranmanın çok kolay olduğunu düşünmüştü çünkü çok yakın arkadaştılar ve Hinata kızdırıldığında çok tatlı oluyordu, ancak gerçekte, bu kadar gerçek hissettirmesinin nedeni gerçek olmasıydı. Hinata itiraf edene ve dünyanın ayaklarının dibine çöktüğünü hissedene kadar bunu fark etmemişti.

Hinata'yı seviyordu, Hinata da onu seviyordu, ve bu basit olmalıydı- ama değildi. Çünkü Atsumu her şeyi batırmıştı ve bu saçmalığı çok uzun zaman sürdürmüştü, ve şimdi...

Şimdi, ne yaparsa yapsın onu incitirdi. Planlandığı gibi ondan ayrılsa da ona gerçekleri söylese de... Bu Hinata'yı mahvedecekti, ve Atsumu'nun suçlayabileceği biri bile yoktu çünkü bu pisliğe bulaştıracak kadar aptal olan tek kişi kendisiydi.

AtsuHina | Ampersand ✔çeviriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora