4. ateş böceği

23 7 0
                                    

o gün seungmin için uyanmak çok zor olmuştu. rahatsız edici bir koku ve rahatsız edici bir yatakta bulmuştu kendini. gözlerini açmak için ne kadar enerji harcasa da göz kapaklarında tonlarca ağırlık varmış gibi açamadı. en sonunda pes etti ve etraftaki sesleri dinlemeye başladı.

"seungmin! sevgilim, uyandın mı? beni çok korkuttun."

bu hyunjin'in sesiydi. onun sesini duymak birazda olsa acısını dindirmiş ve onu görmek için gözlerini açmıştı.

neden hastanedeydi?

"neden evde değilim? hyunjin noluyor?"

"bebeğim sakin ol. dün gece changbin geldikten sonra uyumaya gittin ve gece kapı açılma sesi duydum. uyur gezer gibi dışarıda geziyordun. sana koşmama rağmen yetişemedim." kısaca açıklamıştı hyunjin. o anları anlatırken gözünün önüne gelmişti ve tekrar içi kötü olmuştu.

"neye yetişemedin? noldu bana?"

"hatırlamıyor musun sevgilim? ah bu hiç iyi değil. gerçi o an kendine olsan neden kendini arabanın önüne atasın ki?" hyunjin son cümlesini sessizce söylesede seungmin duymuş ve yatakta doğrulmuştu.

"kendimi arabanın önüne mi atmışım?"

"seungmin bu iyiye işaret değil. doktoru çağırmalıyım." hyunjin odadan çıkıp bir kaç dakika sonra doktorla birlikte içeriye girdi.

"merhaba seungmin. ben doktorun chan. sevgilinin söylediğine göre bir şeyler hatırlamıyormuşsun. bana dün en son ne yaşadığını anlatabilir misin." dedi chan rahat bir sesle.

"dün hyunjin ile film izledik. daha sonra ben...ben odama gittim ve uyudum. uyandığımda buradaydım." dedi seungmin. konuşmakta zorluk çektiği belliydi.

"seungmin en son ne zaman yemek yedin?"

seungmin chan'ın sorusuna cevap verememişti ve ortamda gerici bir sessizlik olmuştu. en son ne zaman yediğini hatırlamıyordu bile çünkü.

"ah dün yedik. kurabiye yapmıştık." dedi hyunjin.

chan kafa sallayıp önündeki kağıda bir şeyler yazdı ve hemşirenin içeri girmesini söyleyip hyunjin'den dışarıya çıkmasını istedi.

"seungmin haplarını alıyor musun?"

"ne hapı?" dedi seungmin.

"yani demek istediğim en son içtiğin hap neydi ve ne zaman kullandın?"

"iki gün önce midem bulandığı için bir hap içmiştim."

"hmm. hala bazen miden bulanıyor değil mi? o yüzden o hapları içmeye devam edeceğiz."

"ama olmaz ki."

"neden?" diye sordu chan.

"her o haptan içtiğimde kabus görüyorum. içmek istemiyorum."

chan bu cevap ile seungmin'in durumunu tamamiyle anlamıştı ve ona yardım etmek için elinden geleni yapacaktı. ve seungmin'in bundan haberi bile olmayacaktı.

o gün tüm gün yatakta yattı ve hyunjin ile sohbet etti. yatağın rahatsız edici olmasına rağmen kolundaki serum yüzünden kolunu hareketsiz tutmak daha rahatsız ediciydi.

gece olduğunda hyunjin uyumak için ışıkları kapatmış ve koltukta yer edinmişti.

"hyunjin.."

"efendim bebeğim?"

"uyuyamıyorum bana masal okur musun?" dedi seungmin bir bebek gibi.

hyunjin onu onayladıktan sonra yatağına yaklaşıp ses tonunu ayarladı ve masalı okumaya başladı.

"dünyanın en sessiz sakin yerinde yeşilliklerle kaplı bir ormanın ortasında cennetten bi göl varmış. orada bir sürü hayvan yaşarmış ve o güzelliğin tadını çıkarırmış. o gün bir ateş böceği çayır çimen gezerken bir hayli yorulmuş ve çok merak ettiği o göle gitmek istemiş. uçmuş uçmuş yorulmuş ama yine de pes etmeden o göle varmış ve bir çiçeğin üstüne konarak uyumak istemiş. tam uykuya dalarken başında bir ses duymuş.

"defol!"

ateş böceği kafasını kaldırıp bakmış, kelebek ona buradan gitmesi için bağırıyormuş. ateş böceği ne olduğunu anlamamış fakat diğer tüm börtü böcek başına toplanıp ona bağırmaya devam ettiğinde ateş böceği kanatlanıp uzaklara gitmiş. arkasından hala sesler geliyormuş.

"çirkin yaratık! burada işin ne senin? güzelim gölü çirkinleştiriyorsun" diyorlarmış.

ateş böceği diğerlerinin göremeyeceği bir yere gitmiş ve gece olmasını beklemiş. o gölde kalabilmek için onca yol gelmişken orada vakit geçirmeden geri dönemezmiş. gece olduğunda kimse görmeden oraya gitmeye karar vermiş.

beklendiği gibi gece olmuş ve ateş böceği uçarak gölün kenarına gelmiş. zifiri karanlıkta gölü tek gören ateş böceğiymiş. diğerleri ateş böceğini görür görmez şaşırmış.

geceleri göle hiç ay ışığı gelmezmiş ama şuan burası göz görebilecek şekilde aydınlıkmış. kuşlar ve diğer böcekler hemen ateş böceğinin yanına gidip sormuş.

"bu ışığı nereden aldın?"

ateş böceği şaşırmış. ilk defa böyle bir soru almış çünkü.

"bilmem ki? ben doğduğumdan beri yanımda. hatta annemle babamda bile var." demiş umursamazca.

diğer böcekler ona inanmamış. bunun imkansız olduğunu düşünüp durmuşlar. nasıl olurda onda ışık olur ama bizde olmaz diye meraklanmışlar.

en çokta kelebek kıskanmış onu. geceleyin o kadar güzel gözüküyormuş ki ateş böceği, güzelliği karşısında kendinden nefret etmiş kelebek. o gün ateş böceğini takip etmeye ve ışığı nereden aldığını görmeye karar vermiş.

ateş böceği uçmuş uçmuş, kelebek onu takip etmiş. yorulsada pes etmemiş çünkü çok merak ediyormuş ve onun gibi olmak için her şeyini verebilirmiş.

en sonunda ateş böceği bir yete konmuş ve kelebek etrafa bakınmış. ateş böceğinin ışığından başka bir yerde daha ışık varmış.

bir evin penceresinden bir mum ışığı görmüş kelebek.

"sonunda ışığını nereden aldığını buldum. bende senin gibi güzel olabileceğim artık." demiş kelebek ve mum gidip etrafında dönmeye başlamış.

bir süre sonra uzaklaşıp arkasına bakmış. ama hala ışık yokmuş.

"sanırım bu yeterli olmadı."

muma biraz daha yaklaşmış. kanatları yanmaya başlayınca hemen geri çekilmiş.

"işte şimdi işe yarıyor. devam etmeliyim." dedikten sonra tamamen mumun ışığına bırakmış kendini.

ve orada yanarak can vermiş.

ateş böceği gibi olmak uğruna gittiği bu yolun sonunda kavuştuğu tek şey ölüm olmuştu."

hyunjin hikayesini bitirdiğinde seungmin gözlerini kapatmış bu hikaye hakkında düşünmeye başlamıştı.

neden bu kadar tanıdık geliyordu ki bu hikaye.

hyunjin'in seungmin'i kelebeğe benzetmesi yetmezmiş gibi şuana kadar olan her şey ateş böceği yüzünden olmuştu.

bu hikayede kelebek seungmin'di. ateş böceği ise seungmin'in olmak istediği asıl seungmin'di.

firefly | hyunminWhere stories live. Discover now