İTİRAF

9.6K 682 59
                                    

 İyi okumalar! 

Kelimelerin yetersiz kalıp güçlerin konuştuğu bir noktadaydım. Ancak benim gücümde susuyordu. Korkum bedenime o kadar fazla geliyordu ki ruhumun derinliklerinde yavaş yavaş öldüğümü hissediyordum. En büyük düşmanım, zihnimde ki canavarla yüz yüzeydim. O beyaz gözlerini ve sivri dişlerini hatırlıyordum. Defalarca kez, onun görüntüsünden çığlık çığlığa uyanmıştım. 

İşte, şimdi tam karşımdaydı. 

"Kendimi taktim etmek isterim," beyaz saçlarını geriye attı. Ayaktaydı ve koltukların etrafında yürüyordu. Yutkundum. 

"Ben Lofas," tek kaşım seğirmeye gözüm ise atmaya başladı. "Adımın hiç bir anlamı yok. Ama yakışıyor bana değil mi?" cümlesinden sonra kendi kendine gülmeye başladı. Anladığım kadarıyla Lofas bir deliydi. Ya da ben bir deliydim. O konu gerçekten tartışmalara açıktı. 

"Bir çok kez rüyalarında buluştuk, benden hep korkup terk ettin o diyarı. Asla son sözümü duyamadın," Son söz? Son sözü ne olabilirdi ki? 

"Son sözün, üstüme kemikten bir bıçakla saldırmaktı diye hatırlıyorum." çekingen halimin aksine sesimin şiddetli ve otoriter çıkmasını sağlamıştım. Bunu nasıl yapmıştım inanın bilmiyordum ama bu tarz durumlarda gaza geliyordum ben. Kafasını sallayarak aşağı doğru eğdi. Gülümsüyordu. 

"İster inan, ister inanma seni korumak için buradayım. Şu yerde yatan iki avcıyı görüyor musun?" O yerde yatan iki kişinin avcı olduğunu bilmiyordum. 

"Joseph beni koruyor." dedim dikleşerek. Ona inanmıyordum. Ondan sadece korkuyordum. Gözleri, dişleri, gülümsemesi, ses tonu yürüyüşü her şeyi beni ürkütüyordu. 

"Joseph, seni koruyabiliyor olsa şu an burada olmaz mıydı? O duygularına yenik düşen bir genç adam." Biraz daha bana ilerledi. "Ondan daha büyük bir korumaya ihtiyacın var. Ailene bir sözüm var Elena Rose Sky." 

"Adımda Rose yok." dedim nefesim sıklaşmıştı. "Ailen sana Rose diyordu." 

"Ailemi nereden tanıyorsun?" O yüzünde ki pişkin gülümseme daha da yayıldı. "Çünkü," bir adım daha yaklaştı. "Bende aileden sayılırım." 

Kalbimin atışını durduramıyordum. Beyaz gözlerinin benim gibi yeşile döndüğünü fark ettim, etrafında bir parıltı oluşmaya başladı. Bütün bedeni parlıyordu, aynı benim gibi. O ışık bir halka misali dönüyordu bedeninde. Bir yılan gibi sırnaşıyordu ona. 

Gözlerim kamaşmıştı. Ellerimi yüzüme siper aldım ve başımı eğdim. Bir süre sonra ışık gitti. Korkarak kafamı kaldırdım. 

Karşımda o korkutucu yaratık yoktu. 

Yemyeşil gözleri zümrüt gibi parlayan, simsiyah saçlarını yüzünü çevrelemiş, gencecik bir adam vardı. 

"Ben Lofas Sky." gözlerim kocaman olmuş ona bakıyordum. "Bu halimi beğendin mi kardeşim?" 

***

Birisinin beni bu kabustan uyandırması gerekiyordu. 

Birisinin beni acilen bu kabustan uyandırması gerekiyordu. 

"Yalan söylüyorsun." kafamı iki yana sallıyordum, reddediyordum. İnanmıyordum. 

"Yalan söylüyorsun. Tek melez cadı benim. Başkası olsa Joseph bilirdi." dedim yutkunarak. "Bir cadı melezi olduğumu nereden çıkardın?" diye sordu. 

"Kardeşsek, seninde öyle olman gerekiyordu." Ağzından 'tı,tı,tı' seslerini çıkardı. "Ben, bir hataydım Elena. Sen planlanmıştın. Milyonlarca kelimeden doğdun. Milyonlarca yıldızdan meydana geldin. Evren senin ayaklarının önünde diz çöktü. Doğduğun andan itibaren ben seninleydim,"

Melez CADIWhere stories live. Discover now