Hey güzel insan şu alt tarafta bir yıldız var gördün mü?
Evet evet o ,hadi onu unutmadan parlat da yazar da sevinsin😂
İyi okumalar🦋
Kapkara gözleriyle etrafı bir kurt gibi taradı. Çevresinde oluşan büyük çemberin tam da ortasında iki kolu da Çinli erler tarafından sıkı bir şekilde tutulmuş öylece duruyordu. Saklandığı yerden yakalanmıştı daha doğrusu öyle sanılmasını istemiş kendi kendini ele vermişti.Göz ucuyla yanında duran kıza çevirdi bakışlarını . Hala daha ürkek bir şekilde başını öne eğmiş öylece duruyordu.
" Seni burada görmek ne güzel" dedi Çinli er atından inerek. Cerdukaya doğru birkaç adım attıktan sonra yanında ki kızı göstererek " bir taşla iki kuş" dedi
"Söylesene Cerdukay ne işin vardı burda?"
Cerdukay çatık olan kaslarını sanki daha da çatmak mümümkünmüscesine sert bir bakış attı karşısında ki Syaoran'a
" Burası benim budumun toprakları asıl sizin ne işiniz var burada"
" Neden burada olduğumun bir önemi yok Cerdukay. Her ne kadar başka bir şey için burada olsam da can düşmanım tam da karşımda duruyor." Dedi gülümseyerek
Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle tam karşısında duran Çin ordusunun yüksek orunlusu olan Syaoran'a baktı Cerdukay.
" Yerinde olsam bu kadar erken sevinmezdim Syaoran"
İçinde oluşan kin ve öfke adeta gözlerinden okunuyordu Cerdukayın.
Syaoran kılıcını kınından çekerek Cerdukayın yüzünün sol tarafında bulunan yara izinde gezdirerek konuştu.
" Uzun zamandır bu anı bekliyordum." Syaoran Cerdukayın kulağına doğru eğilerek fısıldadı " Kılıcımı kanınla yıkamayı o kadar çok istiyordum ki Cerdukay bak kendi ayaklarınla geldin eceline"
Gözlerini bir noktada sabit tutarak konuştu Cerdukay yüzünde alaycı bir gülümsemeyle "Fırsatın varken beni öldürmelisin Syaoran" dedi daha sonra az önce kendisiyle fısıltılı bir şekilde konuşan Syaoran'ı taklit ederek
" Ben pusatımı kınından çıkardığımda kelleni almadan kınına asla geri sokmam bilesin."
Sesi kendinden o kadar emin çıkmıştı ki Syaoranın tüyleri diken diken olmuş,içinde ki kin daha da artmıştı.
Elindeki pusatını daha da sıkı kavrayarak tüm gücüyle Cerdukaya savurmak üzereydi ki Cerdukayı tutan erlerinin ikisinin de aynı anda yere yığılmasıyla pusatı havada kalmıştı.Ortalık biranda savaş alanına dönmüştü. Çinli erler nereden geldiklerini çözemedikleri okların hedefi olmuşlardı.
Cerdukay boşalan atlardan birine çevik bir hareketle bindi. Kınından çıkardığı pusatını öyle bir ustalıkla kullanıyordu ki az önce korkudan başını yerden kaldıramayan kız tüm şaşkınlığıyla ona bakıyordu.
Üzerinde hissettigi bakışlarla hızla arkasına döndü Cerdukay. Kısa bir süre yabancı kızla göz göze gelse de tehlikeyi fark etmişti.
Genç kızın arkasından ona doğru koşan Çinli eri gördüğü gibi hançerini ona doğru fırlattı.
Genç kız ne olduğunu anlamadan arkasına döndüğünde ayaklarının önüne cansız bedeni serilen kişiyi görünce korkuyla geri çekildi.Ne kadar zaman geçmişti bilinmiyordu ama ətraf durulmuştu. Çinli erlerin kimi yaralı kimisi ise çoktan son nefesini vermişti.
Cerdukay atının sırtından inerek yaralı bir şekilde bulunan Çinli komutana baktı.
Syaoran'ı tutan börülerine bırakmaları için işaret verdikten sonra konuştu" Sana fırsatın varken beni öldürmen gerektiğini söylemiştim Syaoran."
Belinde ki pusatını kınından çıkarmaya yeltenmisti ki Syaoranın söyledikleriyle durdu.
"Hayır, hayır canımı bağışlamanı istiyorum senden. Yeter ki canımı bağışla herşeyi anlatırım sana herşeyi."
"*Budununa,imparotoruna ihanet edeceksin yani,öyle mi?"
" Sen yeter ki canımı bağışla herşeyi yaparım"
Sesi korkudan titrer bir şekilde çıkmış. Korku adeta gözlerinden okunuyordu.
"Hem beni öldürürsen imparotorumuz bunu sizin yanınıza bırakmaz."Gülümsedi Cerdukay... Dudaklarında alayın bariz bir şekilde okunduğu bir gülümsemeyle tam da Syaoranın gözlerinin içine bakarak konuştu.
" Ben devlet işlerinden anlamam Syaoran." Pusatını hızla kınından çekerek göğe kaldırdı. Syaoran ışığın vurup parlattığı pusata baktı korkuyla
" Sana söylemiştim fırsatın varken beni öldürmeliydin çünkü ben pusatımı kelleni almadan kınına sokmayacağım." Diyerek hızla elindeki pusatını Syaoranın boynuna indirdi.
......
Başında hissettiği şiddetli ağrıyla beraber usulca gözlerini aralamaya çalıştı. Sanki yıllardır uyuyormuş gibi bir ağırlık vardı üzerinde.
Uzandığı yerde doğrularak etrafına bakındı. Dün akşama dair neler olduğunu hatırlamaya çalışsa da beyninde sadece ufak tefek seneryolardan başka bir şey dolaşmıyordu.
Başında ki ağrı bir nebze olsa azalmıştı.
Ayağa kalkarak etrafına bakınmaya başladı. Muhtemelen bayılmıştı ve obada ki biri onu kendi çadırına getirmişti.Çadırın içinde çeşitli otlar bulunuyordu muhtemelen bu otların hepsi tıbbi ilaç yerine kullanılan otlardı.
Aniden çadırın kapısının açılmasıyla hızla arkasına döndü.
" Sonunda uyanmışsın" dedi muhtemelen akran olduğu kız sakin bir ses tonuyla.
İstemsizce kaşlarını çattı Gökkurt.
Kız giyinişiyle duruşuyla obada ki diğer insanlardan farklıydı.
" Siz de kimsiniz?"Genç kız elindeki bir kucak dolusu bitkiyi yerleştirdikten sonra doğrularak Gökkurta baktı.
Bir şey hissetti Gökkurt o gözlerde. Yüreğini yakıp geçmişti sanki o bakışlar.
Efsunlu bir çift göze tutulmuştu adeta.Utançla bakışlarını kaçırdı.
" Hiçbir şey hatırlamıyor musun?" Genç kızın tatlı bir melodiyi andıran sesi kulaklarına ulaştığında tekrardan hatırlamaya çalıştı fakat kayda değer hiçbir şey hatırlamıyordu. Zihninde ki herşey parça parçaydı.
Olumsuzca başını salladı.
" Herşey parça parça ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum."
Gökkurt burun kemerini sıktı. Birşeyler hatırlamaya çalıştıkça sanki baş ağrısı daha da artıyordu.
Genç kız onun bu halini görünce " kendini fazla zorlama" dedi ardında da az önce Gökkurtun uzandığı yeri göstererek " az daha dinlen" dedi.
" Herşey için teşekkürler ama gitsem daha iyi abim merak etmiştir."
Çadırın çıkışına yönelmişti ki genç kız tekrar konuştu.
" Gidemezsin yabancı"
Gökkurt yavaşça arkasına dönerek çatık kaşlarıyla genç kızın gözlerine dikti sert bakışlarını." Artık çok geç " dedi genç kız vakur bir duruşla " sende tıpkı diğerleri gibi olman gerektiğin ait olduğun dünyadasın aşina buradan geri dönüş yok "
Evettt ben geldim ...
Uzun bir süreden sonra tekrardan buradayım. Umarım bölümü beğenirsiniz şahsen ben pek beğenemedim ama sizi de bekletmek istemediğimden yayınladım bölümü.
Lütfen oylarınızı ve o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin rica ediyorum. Bir emek olduğunu unutmayın lütfen. Saygı çerçevesinde her türlü eleştirinize ve görüşlerinize açığım bunu unutmayın. Yazım yanlışları varsa affola 🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Peşinde
FantasyKaranlığa alışmamış gözlerini kısarak etrafında gezdirdi. Uçsuz bucaksız bir ormanın içinde yapayalnızdı. Etrafta usul usul esen rüzgarın ağaç yapraklarına çarpınca çıkardığı ses dışında hiçbir ses yoktu. " Neredeyim ben?" dedi etrafında dönerken "...