𝒊𝒍𝒌𝒃𝒂𝒉𝒂𝒓.

153 30 1
                                    

Yıl 2020. Dünlerimi çantama koydum, başucumda son nefesini verememiş vedalarım var. Yaşıyorum üstelik, yaşamamam için onca sebep varken hayattayım hâlâ. Dünyam dönüyor dönmesine de, kimse bilmiyor, tüm bu neşe kahkaha birkaç kimyasalın hatrına. Her gün sisli bir sabaha uyanıyorum, ya da ben mi etrafı görmek istemiyorum? Bir bana mı böyle gri bu gökyüzü, bir bana mı solgun? Hafiften delirdim galiba.

Delirsem de seni gördüğüm zaman, Namjoon, hissediyorum. Terli ve sırılsıklam sırtımda bir karıncalanma oluyor. Avuç içlerim nemleniyor, derin nefesler alıyorum. Göğsümde adlandıramadığım bir sızı, çırpınıp duruyorum kendimce. Sayende sana olan duygularımdan delirdiğimi düşünür oldum.

"Telaşlı gördüm seni."

Gözlerime bakıyorsun, sanki beni uzun zamandan sonra yeniden görmüş gibisin. Ortama ayak uydurmak istiyorum ama merakım beni yeniyor. Sormak istiyorum ama boğazıma bir yumruk dayanıyor sanki, sessiz kalmam için başıma silah dayatılmış gibi ve sonra kalın bir ses duyuyorum. Gözlerim gözlerinle buluşuyor o sıra.

"Hayattan bir beklentin var mı?"

Öylece gözlerine bakmaya devam ediyorum. Beklenti.. Çocukluğumdan bu yana kendimi ait hissedeceğim yaşı bekledim. İki bilinmeyenli denkleri çözmenin en pratik yolu bilinmeyenlerden birini yok etmektir. Ben kimdim, biliyor muydum? Bilmiyordum. Peki ya ait olmam gereken şey ya da şeyler neydi? Onu da bilmiyordum. Ait olmam gerekenleri bulmak için kendimi yok etmek istedim. En nihayetinde beklentimin diğer insanların duyguları olduğunu öğrendim. Belki biraz sevgi, belki biraz onur, biraz da mutluluk.

Yapayalnızdım ben, Joon. İsteseydim sarılabilirdim birilerine, sarılmadım. Sığınabilirdim, sığınmadım. Sığınsam en güvenli sığınak olurdu, bilmiyor muyum? Kalplerini açıp yuva yapmam için izin verselerdi, hayır. Yine yapmazdım. Yapamazdım ki.

Sonra bir gün seninle karşılaştım, tüm umutlarım tükenmişken siyahıma bir gökkuşağı gibi düştün. Belki de o gün son günümdü, belki de yanımdan geçip gidecektin ama geldin. O gün sokak sokak gezdik, sabaha kadar konuştun benimle.

"Dünya sinir bozucu biraz tabii.. Ben otuz küsür metre aşağıda hapis olsam da birileri yukarıda koşup eğleniyor."

Evet, haklıydın. Dünya biz olsak da olmasak da dönüyordu. Varlığımın acı gerçekliğini söylediğin kelâmlardan anlasam bile seninle birlikte koşup eğlenen insanlardan olmak istedim.

Kendime olan bu fedakârlığım, sadece ve sadece senin sayendedir Namjoon.

"Beklenti? Imm..beklenti.. Bunca zaman seni bekliyordum ben, ilkbahar'ım!"

𝘕𝘢𝘮𝘮𝘪𝘯 - 𝘎𝘶̈𝘻 𝘺𝘢𝘳𝘢𝘴ı.Where stories live. Discover now