bende unuttuğun son parçan.

70 14 1
                                    

Jimin...saatin yoktu, zamanının değeri yoktu. Yetişmen gereken bir ev, yetişmen gereken bir randevu yoktu. Hayalin yoktu, hayal kuracağın biri yoktu. Ufak bir sır defterin yoktu, sırrın yoktu. Her şeyi gözlerine sığdırmıştın. Islak bir şehri kucaklayan, sonbahar gibi, acıyı kucaklamıştın. Islaktın. Yağmurluydun. Siyah değildin, griydin. Siyaha çok yakındın. Usulca sana dokunduğum vakit ellerim titremişti. Korkmuştum, farkındaydın. Soğuk tenin en narin yanındı, ince kirpiklerin kırıldı kırılacaktı. Canın yanmıştı, canını yakmışlardı. Bense;

"Bak." dedim, elimdeki sigarayı gösterdim.

"Bak, bunun gibi tükeniyoruz işte. Biz tükendikçe insanlar keyif alıyor."

Uzun aradan sonra duyduğum titrek sesin, zehir gibi bir acı gülümseme düşürmüştü yanaklarıma.

"Geriye küllerimiz kalıyor..ve savruluyor, Joon."

İçinden gerçekten mutlu olup olmadığını sorguluyordun, fark etmiştim. En acısı ise dudaklarında kal cümlesi yoktu. Sana kavuşmanın hissettirdiği yalnızlık bir şiir olmuş, söylediklerin ise yalnızca hatıralara dönüşmüştü.

"Beni..bırakma deseydim daha farklı olacak mıydı? Birlikte ördüğümüz bu duvarı bensiz aşma desem.."

Yutkundum, kursağıma kelimeler takıldı. Yağmur şehri değil, yanaklarımı ıslatıyordu sanki. Sense gözlerinde yara izleri saklıyordun. Niçin sevmekten korkuyordun? Niçin zırh bağlamıştın göğsüne?

"Yeterli."

Ben..ismini silebilirdim, sarı saçlarını siyah beyaz yalnızlığıma katar kendi tükenişimde harcayabilirdim; fakat sesin? Sesin bende kalan son parçandı ve “insan sevdiği sesi unutamaz” cümlesini sarf ederken bu kadar haklı olduğumu bilsem sana sıkı sıkıya sarılır “beni bırakma” diye yalvarırdım. Daha ıslanamadığımız çok yağmur, peşinde koşamadığımız çok özgürlük, keşfedemediğimiz onlarca cadde vardı. Yaşlanacaktık, birlikte. Yanı başımda yaşlanacaktın. Hasta olduğun zamanlar olacak ve senin için yemek yapmayı öğrenecektim. Beğenmesen de beğendim diyeceğini adım gibi bildiğim hâlde ısrarla soracaktım. Bir cadde üstünde evimiz olacaktı, hatırladın mı? Mutlaka bir balkonu olacaktı. Küçük olsa da olurdu ama sabah kahvaltılarını orada yapacaktık. Deniz görmesi şart değildi, üst kat seviyordun sen, üst kat olması yeterliydi. Sabahları telefonun alarmıyla değil de sesinle uyanmak isterdim. Bunu adın gibi bildiğin için sıcaklığın tenime bulaşacak, sesin uykulu sesime karışacaktı. Ellerini avuçlarımı alıp saklayacaktım, ısıtacaktım. Uzun hayaller kuracak, balkona çıktığında üşürsen belinden sırtına kadar seni saracaktı bedenim. Hatırladın mı, yazın adaya gidecektik. Ada vapurunda sarılıp martıları göz ucuyla takip ederken uyuyakalırdık. Hayallerime en çok sen yakışıyorsun..

..fakat senin de hayalden pek bir farkın kalmadı, Jimin.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 18, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

𝘕𝘢𝘮𝘮𝘪𝘯 - 𝘎𝘶̈𝘻 𝘺𝘢𝘳𝘢𝘴ı.Where stories live. Discover now