iblis'in cennette unuttuğu özü

654 65 176
                                    

𝅘𝅥𝅮 Jadu Heart, Burning Hour

Bölüm 24
iblis'in cenette unuttuğu özü

Ölü bir yılanın engereğinde geride bıraktığı derisini tenimde hissediyordum. Kollarıma sarılan sıcak ellerin olduğu, damarlarından tenime akıp giden kanının anlattığı kelimelerde korku vardı.

Gözlerim kapanmıştı ve Pandora'nın ismini kulağımdan gitmeyen fısıltılarda duyduğumda konuşmak istesem de yapamamıştım, tüm gücüm fısıltıların soluklarına karışıp benden tükenip gitmiş gibiydi.

"Rosé..."
Güllerin dikenleri dilindeymiş gibi acıyla kulaklarıma dolan fısıltısının hemen ardından şakaklarımda parmaklarını hissediyordum, saçlarımı geriye doğru ittiriyordu.
"Bana burada olduğunu hissettir."

Hemen ardından sesi yüzümden çekilip uzaktan duyuyormuşum gibi kulaklarıma doldu.
"Onu uyandırıp ne olduğunu öğrenmen için bir dakikan var."

Başka birisiyle konuşuyordu, bunu anlamıştım. Göz kapaklarım alt ve üst kirpiklerime yapıştırılmış gibiydi, hareket bile ettiremiyordum. İki göğsümün arasına oturan derin ağırlığın ne olduğunu bilmiyordum, ancak kulaklarımdaki fısıltılar çekilmişti.

"Bir dakikada bunu yapamam, bu çılgınlık olur!"diye sitem ile sesini yükselten kadının Aeshma olduğunu algılarımda bütünleşen tanıdık sesiyle ayırt etmiştim.

Ellerini yüzümden ve kolumdan çekmiyordu, öfkeyle bağırmıştı bu kez.
"Sana bir dakikan var dedim."

"Çekil."dediğinde düz ve öfke dolu sesini duymuştum Aeshma'nın.
Jungkook'un birkaç saniye duraksadıktan sonra yanağımdan ve kolumdan çekilen parmaklarının sıcaklığını aramaktan korkmuştum.

Kimyasal bir maddenin kokusu etrafı dolduruyordu. Duyduğum bu kokunun bir hayal ürününden mi, yoksa gerçekten mi ibaret olduğunu ayırt edemiyordum. İki âlem arasındaki boşlukta asılı kalmış gibiydim.

Bileğimin iç yüzeyinde ince ve zarif parmakları hissedebilmiştim. Jungkook'un aksine çok soğuk bir teni vardı, en ayırt edici özelliği bu olmalıydı.
Her iki bileğimin iç yüzeyine de parmaklarını bastırdı. Hemen ardından parmaklarının çenemi kavradığını hissettim.
Çeneme sert bir baskı uygulayarak kontrol edemediğim kaslarımın gevşemesine sebep olarak ağzımı açmamı sağladı. Baş parmağını dilimin ortasında hissettiğimde, doğrulup kasılan midem ile birlikte öğüreceğimi sansam da, tek bir mimiğimi bile hareket ettiremiyordum.

Bir şeyleri kontrol ediyor veya arıyor gibiydi.
Hemen ardından ensemde parmaklarını hissettim. Üç parmağını sertçe ense köküme bastırıp yokladıktan sonra geri çekildi.

"Ona büyü yapılmış."

İçten içe titrediğimde, odada sancılı bir sessizlik hâkimdi. Jungkook'un nefesini bile duyamıyordum.
Hemen ardından dişlerini sıktığından emin olduğum bir şekilde konuştu, "Yarasının durumu?"dedi sorarcasına.

Ardından çıplak karnımın üstünde Aeshma'nın soğuk parmaklarını hissettim. Acıyla inlemek istesem de yapamamıştım.

"Kullandığım merhemin şifayı bulamamasının sebebi de büyü olmalı. İz çürüklerinde kullandığım en etkili merhemdi, etki etmemesi imkansız olurdu."
Düz bir sesle yaptığı net açıklamasının ardından Jungkook'un adım seslerinin bana doğru yaklaştığını duydum.

"Süren doluyor, uyandır onu."
Emrivakileri sert ve itaatsizliğe tahammülsüzdü.

Aeshma ürkütücü bir sakinlik ve düz bir sesle net açıklamalarından birisini daha yapmak için derin bir nefes aldı.
"Birden fazla büyü yapıldığını düşünüyorum, çok güçlü olmalı. Bizi duyuyor, tepki vermesini engelleyecek kadar ağır bir büyü. Bağlama büyüsüyle bağlanan büyülerden olmalı, bunu bir dakika içinde çözemem."

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Donde viven las historias. Descúbrelo ahora